Yeni Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Kürtlere ne getirecek? Kürt sorunu, yeni haliyle Kürtlerin sorunu yeni sistemden nasıl etkilenecek?
AK Parti, kuruluş aşamasında parti programında Kürt meselesini ele almış; Kürt meselesi ile terör meselesinin ayrı olduğunu vurgulamıştı. Kurucu Genel Başkan Recep Tayyip Erdoğan, 2005 yılında Diyarbakır'da “Kürt meselesinin kendi sorunu olduğunu ve mutlaka çözeceğini” ifade ederek yeni bir dönemi başlatmıştı.
Recep Tayyip Erdoğan, bu meselenin çözümü için, yine kendi deyimiyle “gövdesini ortaya koydu.” “Baldıran zehri içmek pahasına” bu meseleyi çözeceğini ifade etti. 2009'dan itibaren, çok büyük bir siyasi risk alarak, devrim niteliğinde reformları gerçekleştirmeye başladı. Doğu ve Güneydoğu illerine büyük yatırımlar yapıldı. Demokratik adımlar atıldı. Yasaklar kaldırıldı, özgürlükler genişletildi. Red, inkar ve asimilasyonun sona ermesiyle, “Kürt meselesi” de “Kürtlerin meselesine” evrildi.
Erdoğan, Kürt meselesinde tarihi nitelikte ve cesur adımlar atarken, Kürtler bundan memnun oldular, ama Erdoğan'ın asıl başarısı, Türkleri ikna etmek oldu. Erdoğan'ın liderliği, samimiyeti ve gönül dili sayesinde Türkler yapılanları büyük bir olgunlukla karşıladılar, umutlandılar, 2011 seçimlerinde, Erdoğan'ın sorunu çözmek için attığı adımları onaylar şekilde AK Parti'ye yüzde 50 destek verdiler.
Türkiye çözüme bu kadar yaklaşmışken, Recep Tayyip Erdoğan her riski alarak, çözüm adına her meşru yöntemi devreye sokarken, Kürtler ve Türkler bu kadar umutlanmışken, ne oldu da bu süreç sekteye uğradı?
Siyasi irade, yani milletin seçtiği hükümetler, milletin talepleri doğrultusunda Türkiye'yi büyütme mücadelesi verirken, devreye, yetkisini milletten almayan odaklar girdiler. “Devlet aklı” ile “siyasi akıl” aynı noktada buluşamadılar. Bunun yanında, Türkiye ve coğrafya üzerinde hesapları olan uluslararası odaklar, terör örgütünü kullanmak suretiyle, çözümün ilerlemesine izin vermediler.
7 Şubat MİT krizinden Gezi olaylarına, 17/25 Aralık saldırısından 15 Temmuz darbe girişimine kadar her olay, aslında önemli ölçüde Kürt meselesinin çözümünü engellemek, terörle mücadeleyi baltalamak amacıyla devreye kondu.
Bugün artık Fetullahçılarla PKK'nın kardeş örgütler olduğunu, aynı merkezden yönetildiklerini, birinin “dindar” maskesiyle, diğerinin “solcu/Kürt ulusalcısı” maskesiyle, aynı emperyal odağa hizmet ettiğini daha net olarak görmüş durumdayız. PKK ile mücadele ettiğini sandığımız bazı askerlerin, hatta generallerin, PKK ile nasıl bir işbirliği ve dayanışma tesis ettiklerini 15 Temmuz'la birlikte daha net şekilde idrak etmiş durumdayız.
Yeni sistem, Kürt meselesi ya da Kürtlerin meselesine nasıl bir ufuk açacak?
Cevap, aslında sistem değişikliğinin özünde yatıyor: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, “Devlet aklı” ve “siyasi akıl” arasındaki kopukluğu giderecek. Sadece Kürtlerin meselesinde değil, Türkiye'nin her meselesinde, devlet ve millet el ele, gönül gönüle, aynı istikamete yürüyecekler. Geçmişte defalarca yaşandığı gibi, siyaset sorun çözmeye çalışırken, devlet, ya da devlet içine gizlenmiş çeteler, sorunun çözümünü engelleyemeyecek.
Devlet ve millet el ele verir, aynı istikamete yürürse ne olacak? İşte o zaman, bu ülkenin her bir ferdi kendisini daha fazla bu vatana ait hissedecek. Bu ülkenin birinci sınıf vatandaşı olduğunu; varlığının da, taleplerinin de işitildiğini, yankı bulduğunu görecek. 80 milyonun her bir ferdi, bu ülkenin vatandaşı olmaktan büyük gurur duyacak.
Yeni sistem, 80 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına, her etnik kökene, her din ve mezhep mensubuna, kendi kimliklerini, kültürlerini, dillerini, inançlarını koruyabildikleri, özgür, kardeşçe yaşayabildikleri bir zemin sunacak. Çünkü yeni sistem, devlet ile millet arasındaki aşılmaz duvarları tamamen yıkacak. 80 milyon, aynı bayrak altında, aynı devletin vatandaşı olarak, aynı vatan toprağı üzerinde, en önemlisi de, aynı millet kimliği ile tarih boyunca olduğu gibi yarın da bir ve beraber olarak geleceğe yürüyecek.
Yeni sistemde terörle mücadele güç kazanacak, daha etkili olacak. Bizzat PKK'nın sözde yöneticilerinin ifade ettiği gibi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, PKK'yı bitirecek. Böylece terör, bu milletin fertleri arasından çekilecek; devlet-millet ayrımı ortadan kalkacak, asırlardır kardeşçe yaşayan bu aziz millet, kardeşliğini daha da büyütecek.
Yeni sistem, Türkiye'yi, milleti, siyaseti güçlendirerek, 80 milyona, elbette Kürtlere de huzur vadediyor. Yeni sistem, terörü, terörü arkasına alarak yapılan siyasete imkan tanımıyor. Yeni sistem, ayrımcılığa, bölücülüğe karşı güçlü bir bünye inşa ediyor. Yeni sistem, Türkiye'yi bir ve bir arada tutacak gücüyle geliyor.
İşte onun için, 16 Nisan'da 80 milyonun tamamı gibi Kürtler de, sadece 18 maddelik anayasa değişikliğine değil; güçlü bir Türkiye'ye, kardeşlikle büyüyen bir Türkiye'ye, mensubiyetiyle gurur duyacakları bir ülkeye, çocukları için aydınlık bir geleceğe gönülden bir “evet” diyecekler.
Yeni Şafak