“Amerika ile yeni bir sayfa açılıyor” mu? Sayın Başbakan öyle söylüyor. Başbakan yardımcısı Kurtulmuş da ABD’lilerle görüşmeleri “Hayra alamet” olarak niteliyor. İnşaallah hayra alamettir. Trump’la telefonla, Mike Pence’le yüz yüze görüşüldü, ABD genelkurmay başkanı geldi gitti, Cumhuriyetçi McCain Beştepe’de kabul edildi vs.
Obama dönemi kötü bir miras bıraktı Türk-ABD ilişkileri alanında.
Bizim “Müttefikimiz” idi ama Suriye’de nerede duracağını bilemedi Amerika. Bizi tehdit eden terör örgütüne yatırım yaptı. FETÖ’yü iade etmedi vs. Kötü bir miras.
Türkiye ABD ile ilişkileri bir kalemde silme yanlısı değildi. Rusya ile ilişkiler düzeltildi ama bu bir eksen değiştirme anlamına gelmiyordu, yani hala ABD başta, Batı ile ilişkiler öncelikliydi.
Trump, “Müslümanlara karşı” kötü başladı. Dünya, Trump’ın adeta “medeniyetler savaşı” üslubuna “Hepimiz Müslümanız” tepkisiyle cevap verdi.
Türkiye burada sessiz kaldı, bu da Trump’la iyi geçinme iradesinin yansıması olarak okundu. Şimdi devlet zirvesinden Suriye ve FETÖ konusunda “iyi işaretler alındığı” izlenimi sunuluyor.
ABD ile ilişkiler kuşkusuz Suriye ile sınırlı değil. ABD’nin tüm Ortadoğu politikaları da Türkiye’yi ilgilendiriyor. Mesela Filistin-Kudüs konusu.
Bu konuda karşı karşıya kalınacak durumu, yıllardır Altınoluk dergisinin “Dünya gündemi” bölümünü hazırlayan Beytullah Demircioğlu’nun notlarından sunmak istiyorum:
“Ortadoğu’da gerilim potansiyeli en yüksek kriz merkezlerinden biri, işgal altındaki topraklar. ABD’nin yeni başkanı Trump’ın vaatlerinden cesaret bulan Netanyahu hükümeti işgal altındaki topraklarda sürdürdüğü gaspı bir adım öteye taşıyacak gibi duruyor. Doğu Kudüs Belediye Başkanı Vekili Meir Turjeman, “Donald Trump’ın ABD’de Başkanlık görevine gelmesiyle oyunun kuralları değişti” diyerek bu yeni dönemin ilk ipuçlarını vermişti. Nitekim ABD Başkanı Donald Trump’ın göreve gelmesinin hemen ardından, Netanyahu işgal altındaki Doğu Kudüs’te yüzlerce yeni yerleşim yapılması kararını onayladı. Yeni yerleşim yerleriyle birlikte artık 1967 sınırları temelinde bir Filistin devleti kurulması neredeyse imkânsız hale geldi. Zaten Trump da “İki devletli çözüm İsrail-Filistin barışı için tek çözüm değil” diyerek Filistin devleti kurulmasa da olur demeye getirdi... Ardından ezan yasağı devreye sokuldu. Trump ABD’nin İsrail Büyükelçiliği’ni Kudüs’e taşıma vaadini unutmadığını her fırsatta hatırlatıyor. Trump son olarak da İsrail ile Filistin arasındaki barış müzakereleri dosyasını Yahudi damadı Jared Kushner’e havale ederek Siyonist çevrelere “içiniz rahat olsun bütün imkânlarımla arkanızdayım” mesajını verdi adeta.
“Trump’ın gölgesinde işgal ve tahrikler sürer, uluslararası toplum bunun önüne geçmek için yeterli adımı atmazsa ne olur? Ortadoğu medyasına bakılacak olursa El-Fetih hareketi dâhil Filistinli gruplar silahlı mücadeleyi yeniden başlatmak için geri sayıma başladılar bile.”
Ne dersiniz bu satırlar Türkiye için anlamlı mı?
Şu bilgiyi de alalım Altınoluk’tan:
Londra Merkezli düşünce kuruluşu Chatham House araştırmacısı ve gazeteci Hüseyin Abdül Hüseyin, “Trump’la iyi çalışma” eğilimindeki Arap liderleri uyarma adına ilginç bir değerlendirme yapıyor. Şöyle ki:
“Müslüman Arap yetkililer, Trump'ın başının sadece “siyasi İslam”la hoş olmadığına inanıyor; halbuki Trump’ın ılımlı Müslümanlarla radikallerin arasındaki farkı dahi bilmiyor olması kuvvetle muhtemel. Trump’a ve onun gündemini belirleyen ekibe göre Müslümanlar, Araplar, Türkler ve İranlılar arasında gerçekte hiçbir fark bulunmuyor. Trump ve yandaşları Müslüman Araplarla gayri-Müslim Araplar, Müslüman İranlılarla gayri-Müslim İranlılar arasında da bir fark göremiyorlar.”
Hüseyin Abdül Hüseyin’in uyarısı abartılı mı? İran kaygısı mı taşıyor? Olabilir. Ama ABD’nin Ortadoğu’da atacağı her adımın Türkiye’ye yansıması olacağı muhakkak. Trump’ın “Bodoslama tavrı” çok daha sarsıcı görüntülere yol açabilir. Şu kesin: Peşin angajmanlar son derece risklidir.
Star