Yeni Şafak’ın Atatürk Aşkı

Son yıllarda İslami camiada Mustafa Kemal’in büyüklüğünü, önemini ve vazgeçilmezliğini keşfedenlerin sayısı hızla artıyor

Son yıllarda İslami camiada Mustafa Kemal’in büyüklüğünü, önemini ve vazgeçilmezliğini keşfedenlerin sayısı hızla artıyor. Bugün yayınladığı bir köşe yazısıyla Yeni Şafak bu “hidayete erenler” olgusunda adeta çığır açtı!

Yakın zamana dek çok farklı düzlemlerde anılan ve akidevi bir konu olarak algılanan Mustafa Kemal değerlendirmelerinde hızlı bir değişim yaşanıyor. Değişim rüzgarlarının etkisiyle herkes rahatlamış, esnemiş, gevşemiş bir halde. Cumhuriyet’e, Ataürk’e ve laikliğe karşı geçmişte takınılan mesafeli duruş, ideolojik karşıtlık, inkar ve itiraz hali bazıları açısından mazide kalması gereken çocukluk hastalıkları gibi değerlendirilmekte. Ve sonuçta Müslüman olduğunu söyleyen, Müslüman olduğunu iddia eden, hatta İslami hassasiyete sahip kitleye hitap eden kimi yazar, akademisyen ve siyasetçiden inanılmaz sözler, tavırlar sadır olduğuna şahitlik ediyoruz.

Yeni Şafak’ta bugün yayınlanan bir köşe yazısı bu ilkesizliğin, boşvermişlik ve ölçüsüzlüğün ne kadar ileri safhalara vardırılabildiğinin bir örneğini sunmakta. O kadar basit ve ölçüsüz ki, bu yazının içerdiği saçmalıkları, anlamsızlıkları ve yanlışları tartışma gereği duymuyoruz. Mamafih Yeni Şafak’ta bu yazının yazılabilmiş olmasının görmezden gelinmemesi gerektiği kanaatiyle söz konusu köşe yazısını dikkatlerinize sunuyoruz.  


Rahmetli Atatürk / Murat Menteş

 

Beni övme sözlerini bırakınız, gelecek için neler yapacağız onları söyleyiniz.

[MUSTAFA KEMAL ATATÜRK]

Başlıktaki ifadeyi ilk duyduğumda, 35 yaşındaydım. Polisiye roman uzmanı Erol Üyepazarcı telaffuz etmişti: "Rahmetli Atatürk…"

[Siz duymuş muydunuz?]

35 sene boyunca her gün Atatürk adını işittim, söyledim.

Fakat bir kere bile "Rahmetli" sıfatıyla anılmamıştı.

Neden?

Bunun iki cevabı var:

1- Çünkü o bir tanrı. Ölmez, ölemez. Kalbimizde yaşıyor. Ne demek "rahmetli?!"

2- Çünkü o bir şeytan. Türkiye'yi ilahi, mukaddes, İslami kimliğinden kopardı. Ona rahmet dilenmez.

İNSAN FAKTÖRÜ

Acaba, Atatürk bir ilah veya deccal mi?

Onun insani, normal yönlerini göstermeye yönelik çabalar hep akamete uğratıldı.

Misal: Can Dündar'ın Mustafa filmine burun kıvrıldı.

Murat Belge, Atatürk'ü "ulusal put" olmaktan çıkarıp "ulusal kahraman" olarak konumlamayı önerdi. [7 Eylül, Taraf.]

Kimse oralı olmadı.

Esra Elmas'ın Sevgili Atatürkçüğüm adlı kitabı [HayyKitap] takdir edilmedi.

Niyazi Ahmet Banoğlu'nun Nükte, Yergi ve Fıkralarıyla Atatürk adlı eserindeki anekdotlar [Aksoy Yay.] hatırlanmadı.

Gürbüz D. Tüfekçi'nin, Atatürk'ün Okuduğu Kitaplar [İş Bankası Yay.] adlı çalışması umursanmadı.

Attilâ İlhan'ın bir roman kahramanı olarak sunduğu Gazi Paşa, yorumlanmadı…

ATATÜRK'Ü SEVİYOR MUYUM?

Mustafa Kemal, bir Osmanlı subayıydı.

Askerdi.

Fizikçi, bestekar, filozof, mimar, yazar, matematikçi veya hukukçu değildi.

Ordunun başına geçti, yurdun bir kısmını kurtardı ve devlet başkanı oldu.

Askerlik de politikacılık da hukuki, ahlaki ve entelektüel bakımdan çok risklidir.

En ufak bir hatanız masum insanlara zarar verir.

Bu nedenle, askerler ve siyasetçiler meşruiyet ve prestij kazanabilmek için çok fazla övgüye ihtiyaç duyarlar.

***

Yani Atatürk kötü bir asker, kötü bir siyasetçi miydi?

Kesinlikle hayır.

Peki ya ben?

Atatürk'ü seviyor muyum?

"Başıma bir iş gelmeyecekse..." neden olmasın?

Şaka bir yana, tabii ki seviyorum.

Bizi en zor günlerimizde çekip çevirdi.

Tamam müzikle, dille, kıyafetle, demokratikleşmeyle ilgili yanlış politikalar uyguladı.

Bunların da hemen hepsi sonradan düzeltildi.

Bu konularla ilgili hâlâ çözülmemiş sorunlar varsa, bizim sorumluluğumuzdadır.

İktidar süresi 15 yıldı. Az bir zaman sayılmaz. Fakat fazla da değil.

TAPINMA VE LANETLEME ARASINDA

Bir kerecik de şöyle düşünelim:

Mustafa Kemal yetim büyüdü.

Yatılı okudu.

Kız kardeşi üvey, kızları manevi evlat.

Hayatında pek az kadın var.

Çevresinde ya rakipler ya da sınır tanımayan yardakçılar oldu hep.

Gerçekte yapayalnızdı.

Bence hâlâ yalnız.

Kemalizm, Atatürkçülük ve şeytanlaştırma yüzünden.

Adamı biraz rahat bırakalım.

Öleli, 74 yıl olmuş. Oysa sadece 57 yıl yaşamıştı.

Belki 10-20 yıl daha ömür sürseydi, bambaşka işler yapacaktı.

Daha fazla günahını almayalım.

Ben, "Rahmetli Atatürk" diyorum.

Siz "Toprağı bol olsun, nur içinde yatsın, Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun, Allah taksiratını affetsin…" veya başka bir duayla anabilirsiniz.

Bu toprağın çocuğuydu.

Hayırlı evlatlarından biriydi.

***

İçki içmiş.

N'apalım?

Zannetmiyorum ki Mustafa Kemal rakıyı zevk için içmiş olsun.

Unutmak istiyordu.

Gözümün önünde binlerce genç ölse, ben de içerdim.

ULU ÖNDER'E İNSAN MUAMELESİ

Son 6 yılda, Atatürk konulu çok sayıda şiir yazdım.

Yaşım 40'a geldi, hâlâ Atatürk'e şiir yazıyorum.

Çünkü çocuklarıma Türkçe, hayat bilgisi, sosyal bilgiler derslerinde sürekli Atatürk şiiri ödevleri veriliyor.

Oturup birlikte Atatürk'ün hoşuna gidebilecek dizeler buluyoruz.

Matrak, fakat biraz saçma bir iş.

***

Cemal Süreya'nın mısraını, hafiften değiştirerek, şaka yollu söylerim bazen: "Atatürk'ü mü çok seviyorsun, beni mi?"

Küçük oğluma bunu sorduğumda "Atatürk'ü!" dedi.

Kıskandım.

Sonra, oğlum boynuma sarıldı.

Tatlıya bağladık.

Diyeceğim, eğer Atatürk'ün putlaştırılmasından rahatsızsak, ona deccal değil, insan muamelesi yaparak durumu düzeltebiliriz.

Vefat yıldönümünde, rahmetlinin ruhuna bir Fatiha okuruz.

Ben bugün denedim.

İyi oldu.

50 liralık banknotun üzerindeki Mustafa Bey bana memnuniyetle gülümsedi

  

Yorum Analiz Haberleri

Yapay zeka statükocu mu?: ChatGPT'de cevaplar neye göre değişiyor?
Devrim ile derinleşen kardeşlik: Suriye & Türkiye
Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm