HAKSÖZ-HABER
İktidar partisi ve ona yakın muhafazakar medya organlarının bir kısmının Doğu Perinçek aşkı bitmek tükenmek bilmiyor. Ortada aşkın sahibinin gözünü kör ettiği bir basiret bağlanması ve dahi akıl tutulması yaşanıyor adeta. Mazisi İslami değerlere karşı açık düşmanlıkla, İslami oluşumları etkisizleştirmek amacıyla ispiyonculuk yapmakla ve Çin, Rusya hatta Esed Rejimi adına nüfuz casusluğu iddiaları ile dolu; “Şeytan Ayetleri”ni Türkçeye çeviren ve 28 Şubat darbesi sürecinde bizzat rol almış Doğu Perinçek ve tayfası her ne hikmetse 15 Temmuz’dan sonra adeta kahraman olarak sunulmakta. Üstelik konjonktürel olarak her ne kadar iktidara ve Müslümanlara şirin gözükmeye çalışsa da Perinçekgillerin mesela hükümetin Suriye, Mısır, Karabağ vb. Müslüman beldelerde izlediği politikalar karşısındaki hazımsızlığı da sürmekte.
1990'larda Sırp çetelerin kadınlara tecavüzlerini savunan, bugün Doğu Türkistan toplama kamplarına methiyeler düzen Perinçek'e duyulan bu aşkın hiçbir izahı bulunmuyor.
Gel gör ki kimileri Perinçekgillerin tüm kirli geçmişlerini, suçlarını ve halihazırda sürmekte olan Çin adına nüfuz ajanlığını yok saymamızı, paranteze almamızı, unutmamızı istiyor.
Bu kervana katılan son kişi Yeni Şafak gazetesi yazarı ve Ankara temsilcisi Hüseyin Likoğlu oldu.
Perinçek tayfasının Ulusal Kanal'ının etkin olması amacıyla başlatılan “5 milyon ev daha aydınlansın! Var mısın!” kampanyasına destek çıkan Hüseyin Likoğlu, şu ifadeleri kullandı: “Çok sesliliğin ne kadar önemli olduğunu ülke savunması açısından 15 Temmuz'da gördük. 15 Temmuz'da medyamızın çok sesliliği sayesinde büyük bir darbe girişimi ve işgal girişimi püskürtüldü. Türkiye'de çok seslilik içerisinde Ulusal Kanal'ın özel bir yeri var. Ne zaman Türkiye dara düşse, Türkiye'ye karşı bir tehdit, saldırı olsa en yüksek ses Ulusal Kanal'dan çıkıyor. Bu kanalın çok daha güçlü bir şekilde yayın hayatına devam etmesi gerekir. Bu konuda kimse desteğini esirgememeli.”