Yeni Kılıçdaroğlunun zuhuruna kadar!

Ali Bulaç

Başından beri CHP'nin yaptığı açılımlara destek veren biri olarak, şunu söylüyorum. Şimdilik söylem düzeyinde kalsa da önemlidir. Belki zaman olacak, ama zamanla olacak.

CHP'nin açılımları günün birinde gerçekleşirse siyaset normalleşecek. Toplumda zaten ana mutabakat konusu olan konular, kutuplaşma ve çatışma sebebi olmaktan çıkacak.

Siyasetin görünmez belirleyeni "dinî özgürlükler"dir, toplumun gizli gündemi bir türlü tabii mihverine oturmayan "din-devlet ilişkisi"dir. CHP ve sol partiler, cansiperane bu yöndeki hak ve özgürlük taleplerine karşı mücadele ettikçe, milliyetçi-sağcı-muhafazakâr partilere gün doğmakta, milyonlarca inanmış insan -dinî hayatı kuvvetli olsun olmasın- dinî hayatın baskı altına alınmasına rıza göstermeyip bu partilere savrulmaktadır. Bu partiler de "Nasılsa CHP ve jakoben laikler dine karşı mücadeleyi elden bırakmaz, bizim kendimizi yormamız gerekmez, günümüzü gün edelim, iktidar olmanın nimetini kullanalım" deyip yapmaları gereken reformları yapmıyorlar. Samimiyetle yapmaya kalkıştıklarında da karşılarında CHP'yi buluyorlar. Onların da canına minnet, "Görüyorsunuz, CHP, sivil-asker bürokrasi, zinde güçler, derin devlet bırakmıyor, sabredin, bir seçim daha destek verin" deyip işi böyle götürüyorlar.

Sadece başörtüsüne matuf Anayasa'nın 10. ve 42. maddelerinin değişiklikleri yanlıştı, ama gerçekleşseydi, bir konu daha istismar aracı olmaktan çıkacaktı. CHP yine "aslanlar" gibi ortalığa atıldı, soluğu Anayasa Mahkemesi'nin kapısında aldı; değişiklik iptal edildi.

Bu düzenlemeyle AK Parti neredeyse kapatılacaktı, direkten döndü. Ama işine de yaradı, haklı olarak "Görüyorsunuz, elimizden geleni yapıyoruz, ama CHP geçit vermiyor" deyip oylarını biraz daha artırdı.

Biz yıllardan beri diyoruz ki, bu yanlış yoldur, başörtüsü, Kur'an kursu sahte gündemlerdir. Türkiye'de sorunlar dağ gibidir. Eğitim felç olmuş vaziyette, Kürt sorununda tedbirler palyatiftir, gelir adaletsizliği uçurumlarla ifade ediliyor, yoksulluk yayılıyor, toplum çözülüyor, üniversiteler acınacak durumda, dışa bağımlılığımız had safhada (İran, İsrail'in silah üstünlüğüne son veriyor, biz İsrail'e bağımlıyız) vs.. Bütün bu sorunlar; başörtüsü, Kur'an kursları sorunları çözülemiyor diye doğru dürüst konuşulmuyor.

Kemal Kılıçdaroğlu'nun çıkışı ümit vericiydi. Hiç "din-iman, laiklik-Cumhuriyet'in nitelikleri tehlikede" gibi konulara girmeden elinde dosyalar ortaya çıktı, yolsuzluklardan bahsetti. Dinî cemaat ve tarikatlarla görüşebileceğini söyledi. Tabii ki CHP'nin geleneksel azınlık-zümre seçmeni buna tepki verdi. Ama bütün sol seçmeni toplasanız yüzde 15-20 arasında. Bu seçmene CHP'den başka DSP, DTP, ÖDP vd. sol partiler de talip. Kime yetecek ki! CHP iktidar olmak istiyorsa, yüzde 80'lere tırmanan seçmene yönelecek. Bunun için de onların hassasiyetlerini, taleplerini samimi bir şekilde kaale alacak. Yoksa ebediyen muhalefette talim edecek.

Kılıçdaroğlu, bunu başarabilirdi. Ondan da ümidimi kestim. Çünkü seçilirse, çalışan başörtülülerin işine son vereceğini söylüyor. Bu, "örtülü, cemaat, dindar seçmenin oylarını istemiyorum" demektir. Hem oylarını isteyeceksin hem kazanırsan onları veya yakınlarını işten atacaksın. Dindar seçmen niye ona versin, aptal mı? Kılıçdaroğlu "Kendimizi yasaların üstünde göremeyiz." diyor, yani bu konuda düzenleme var -tabii düzenlemenin baş müsebbibi CHP- o da bu düzenlemeye tabi olacak. Kılık kıyafetle ilgili düzenlemelerin geçen asrın ilk çeyreğindeki olağanüstü zamanların zoraki mirası olduğunu herkes biliyor. Devlet bile bunları uygulamıyor. Kılıçdaroğlu, bunlara sıkı sıkıya bağlıysa "şapka kanunu"nu da uygulayacağını açıklasın bari.

Hz. Ömer adaletini uygulayacağını söyleyen Kılıçdaroğlu şunu deseydi ümitlenirdim: "Kardeşim, bunları bırakın bir kenara, ben kimsenin başörtüsünden dolayı ekmeğiyle oynamam, Allah'tan korkarım." Bunları deseydi, siz o zaman sonucu görürdünüz. Anlaşılan bunları da diyebilen "yeni bir Kılıçdaroğlu"nun zuhuruna kadar bu düzen değişmeyecek.

ZAMAN