Yüksek Askeri Şura (YAŞ) toplantısından bu kez 'ihraç' kararı çıkmaması bazılarını rahatsız etmişe benziyor. On yılı aşkın süredir hemen her YAŞ'ta disiplin suçu işlemiş Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) mensuplarının dosyaları da görüşülürdü. YAŞ denildiğinde akla ilk gelen 'ihraç' mekanizmasıdır bu yüzden. Ak Parti iktidarıyla birlikte bu uygulamaya bir karşı-uygulama da eklendi: 'Şerh'... Re'sen emeklilik ile sonuçlanan 'ihraç' kararlarına YAŞ üyesi siyasiler (başbakan ile milli savunma bakanı) her seferinde 'itiraz şerhi' yazıyorlar...
Bu yılın Şura'sından 'ihraç' kararı çıkmadı; re'sen emeklilik dosyaları gündeme gelip ihraç mekanizması çalıştırılmadığı için YAŞ üyesi siyasilerin 'şerh' yazmasına da ihtiyaç kalmadı. Son altı yıl boyunca yapılan YAŞ toplantılarından bir tek bu sonuncusunda hepimizin alışıp kanıksadığımız 'sivil-asker ayrılığı' görüntüsü dışarıya yansımamış oldu.
Bu gelişmeden rahatsız olanlar arasında bazı CHP'lilerin bulunduğu da kulağa geldiği için belirtelim: Son durumdan ülkesini seven her Türk vatandaşının büyük bir rahatlama duyması gerekir.
Dün burada belirttim: Büyüyen, güçlenen ve müreffeh hale gelen Türkiye'nin en önemli sorunu 'sivil-asker ilişkileri' olmaya devam ediyor; böyle bir sorunu olmasaydı, Türkiye, bugünkü halinden fersah fersah ileride bulunurdu. İlişkilerin sorunlu olmasının, Türkiye'nin önünü kesen, iki tarafı da yorup rahatsız eden müthiş bir etkisi var. Sivil askerden 'darbe' geleceği korkusu yaşamaz, asker sivilden Cumhuriyet'in tenel niteliklerini değiştireceği kuşkusunu duymazsa ve herkes kendi işine bakarsa, Türkiye'nin elini kimse tutamaz.
Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) üyeliği yolunda ilerlemesi şimdiye kadar iki taraflı kuşkuları sona erdirmeliydi. AB üyeliği noktasına erişmiş bir ülkede 'lâiklik' tehdit altına düşmeyeceği gibi, 'darbe' tehlikesi de kendiliğinden ortadan kalkar. Bugünün dünyası birbirine hoşgörüyle yaklaşılan bir dünyadır.
Önceki YAŞ toplantılarında hep gündeme gelen disiplin dosyalarının bu defa hiç konuşulmamasının sebebi ne olabilir? 'İrtica' veya 'Ergenekon' kokusu alınan TSK mensubu kalmaması mıdır bu değişikliğin sebebi? Yoksa askerler daha önceki YAŞ toplantılarında ihraç kararlarına yazılmış itiraz şerhlerini okumuş ve sivillerin kararların yargı denetimine sunulması gerektiği uyarısını haklı mı bulmuşlardır? Öyle anlaşılıyor ki, CHP'liler, asker ile siyaset arasında 'uzlaşma'ya varılmasından rahatsızlar; böyle bir 'uzlaşma' mı söz konusu?.
Bu sorulara verebilecek bilgiye dayalı bir cevabım yok. Sebep ne olursa olsun, sonucun ülkemizi rahatlatacak bir etki yapacağına eminim. Üzerinde iyi düşünürlerse CHP'lileri bile rahatlatacak bir etki...
CHP bugüne kadar normal bir siyasi parti olarak değerlendirilmediyse, askerin sistem içerisinde işgal ettiği yerin genişliği yüzündendir. Asker-sivil ilişkilerinin olması gereken çerçeve içerisinde kalması, ilk etkisini, CHP'nin siyaset bilimi kitaplarında tanımı yapılan türden bir partiye dönüşme zorunluluğunu duyması yönünde hissettirecektir. Siyaset-dışı güçlere değil halka dayanan bir parti olmak CHP için bir kurtuluş yoludur.
İçine sızmış çürük elmalarla ilgili hassasiyetini kaybetmiş mi oluyor asker, YAŞ'ta ihraç mekanizmasını çalıştırmamakla? Elbette hayır. Yanlış işler yapan, askerlik mesleğine yakışmayan tavırlar içine girenleri bünyesinden uzaklaştırmak için tek yol YAŞ'ta 'ihraç' etmek değildi; şimdi aynı sonucu almak üzere başvurulacak diğer yöntemler kullanılacaktır.
Bu yılın YAŞ toplantısıyla oluşan yeni komuta kademesi şaşırtmaya devam etmelidir. Bunun için daha etkili sonuçlar doğuran yanlış bir uygulamaya daha son verebilir: Akreditasyon... Türkiye'yle ilgili bütün uluslararası raporlarda eleştirilen 'akreditasyon' uygulaması, bugünkü biçimiyle, kısıtlanan yayın organlarının mensuplarından çok TSK'nın ve komutanların aleyhine çalışıyor. 28 Şubat döneminin ürünü olan 'akreditasyon' uygulamasından vazgeçip bütün yayın organlarına ve bütün gazetecilere eşit muamelede bulunmanın zamanı geldi, geçiyor bile. TSK bu yönde de adım atmalıdır.
Türkiye doğru yolda ilerlemesini sürdürmeli.
YENİ ŞAFAK