Asım Öz/ Dünya Bülteni
Öyle kitaplar vardır ki adları çok satan kitaplar listesinde yer almasa da belli bir okur kitlesince sürekli olarak okunur ve sürekli olarak yeni basımları yapılır. Mesela yayınladıkları yollardan beri tefsir usulü dolayısıyla Kuran'ı anlama çalışmalarında kaynak olarak kullanılan eserler arasında ilk basımları Yöneliş Yayınları'nca sonraki basımları Ekin Yayınlarınca yapılan Kuran Kıssalarına Giriş ve Kuranın Anlaşılmasında İki Mesele sözü edilmeyen onlarca kitaptan sadece ikisidir.
Bu kitapların yazarı olan M. Sait Şimşek uzun yıllar Selçuk İlâhiyat Fakültesinde öğretim üyeliği yapmıştır. Düşünce ve Kelime dergisi başta olmak üzere değişik süreli yayınlarda yazıları çıkmış, bunun yanında Arapçadan tercümeler yapmıştır. Şimşek, on yılı aşkın bir süredir üzerinde çalıştığı tefsirini Hayat Kaynağı Kur'an Tefsiri adıyla yayımladı. Beyan Yayınları tarafından basılan tefsirin editörlüğünü Kuran'a ilişkin çağdaş yorum tartışmalarından haberdar olan ve bu meseleler üzere doktora tezi yazan, ne var ki bundan dolayı başı belaya giren Ahmet Fethi Polat tarafından yapılmış olması da önemli.
Son yıllarda, kaynak eserlerin gerek internet üzerinden ücretsiz indirilmesi gerekse toplumsal ilgi kayması nedeniyle çok ciltli kaynak eserlerin yayınında bir durgunluk yaşanmaktaydı. Hayat Kaynağı Kur'an Tefsiri, yayımlanmış olmasıyla Türkçede uzun zaman sonra ilk defa telif bir tefsir kitabı da yayımlanmış oldu. Yine geçen yıl tercümesi yayımlanmaya başlanan ama henüz tamamlanmayan Tefsiru'l Menâr'ı da anmalıyız bu noktada. Bunlara benzer eserlerin yayımlanması kadar bir tartışmaya konu olması da önemsenmeli. Mesela neredeyse yarısından fazlası tamamlanan Tefsiru'l Menâr hakkında ne gazetelerde ne dergilerde ne de sesli ve görüntülü medya organlarında herhangi bir değininin yapılmamış olması toplumsal ilgi kaymasının göstergelerinden biridir.
USUL ESASA MUKADDEMDİR
M. Sait Şimşek daha önce yazının girişinde andığımız eserleri yanında Günümüz Tefsir Problemleri, Fatiha Suresi ve Türkçe Namaz, Kur'an'ın Ana Konuları, Yaratılış Olayı gibi Kuran'ın anlaşılmasında ve yaşanmasında önemli olan kimi konular üzerinde küçük kitaplar kaleme almıştı. Belki bu eserlerin tümünü uzun yıllara yayılan usul çalışmalarının ön metinleri olarak okumak mümkün. Hatta şunu da söyleyebiliriz: Şimşek kaleme aldığı tefsiri on yılda değil on yıllarda kaleme almıştır. Çünkü bu eserlerde ortaya konan bakış açısı yayımlanan tefsire dâhil olmuştur. Okurun hem tefsiri hem de bu kitapları bu gözle okumasında büyük fayda vardır.
M. Sait Şimşek'in kitapların şöyle bir özelliği vardı: Kitapların dili, meseleleri ele alış biçimi İslamcılığın klasik dilini yansıtır. Akademik dilin derinliklerine dalıp boğulmadan hemen herkesin anlayabileceği bir biçimde yazılmıştır bu kitaplar. Şimşek, ilim için ilim yapmak anlayışından ziyade hayat için ilim anlayışına sahiptir. O yüzden onun kitaplarının çoğu bugün hâlâ okunmaktadır. Diğer taraftan M. Sait Şimşek'in siyasal basireti de önemlidir. Mesela Fatiha Suresi ve Türkçe Namaz konulu küçük kitabı Türkçe ibadet meselesinin yeniden telaffuz edildiği 28 Şubat sürecinde yazılmış ve yayınlanmıştır. Bu kitabının son kısmında ise öze dönüş hareketinin mahiyetini bütün boyutlarıyla ele alarak meselenin Batı dünyası ile karşılaştırılmasındaki yanılgılara dikkat çekmiş ve şu cümlelerle kitabını bağlamıştır: "Kur'an'ın anlaşılarak okunması bizzat Kur'an'ın bir emridir ve bunun Protestanlaşma ile bir ilgisi yoktur. Aradaki şekli birtakım benzerliklere bakılarak "Öze Dönüş Hareketi"nin Protestanlığın doğurduğu sonuçları doğuracağını söylemek her iki dinin yani Hıristiyanlık ve İslâmiyet'in temel kaynaklarını tanımamaktan kaynaklanmaktadır." Sözün özü hem laik yapıların dini dönüştürme siyasetleri ile hem de kış uykusuna yatan gelenekçilerin gerçekleri ile hesaplaşarak, sürekli hakkın sesini dillendiren bir yaklaşım içinde oldu Sait Şimşek. Bu tefsiri sabırsızlıkla bekleyen Murat Güzel'in ifadesiyle "Ne katı gelenekçi ne modernist; ne fildişi kulesine çekilip halka tan eyleyen zamane allamesi ne de halkın boş inançlarına tevil bularak nabza göre şerbet verenlerden"
Bilindiği üzere Müslümanların kültürel tarihinde yazılan tefsirler izledikleri yöntem ana hatlarıyla üçe ayrılabilir: İlki İlahi Sözün elimizdeki tertibine uygun olarak Kuranın tefsir edilmesidir. İkincisi ise nüzul sırasına göre Kuranın tefsir edilmesidir. Üçüncüsü ise Kuranın herhangi bir konuyla ilgili ayetlerinin bir araya getirilmesi ile yapılan konulu tefsirlerdir. Bu arada şunu da belirtmeliyim: Mehmed Kürşad Atalar'ın bir iki kısa surede denediği ve güzel sonuçlar elde ettiği 'kök-anlam' yöntemiyle yazılmış bir tefsir çalışmasının Kuran'ın bütününü içerecek biçimde tamamlanması tefsir külliyatı bakımından kayda değer bir tefsir olacaktır.
Yöntem bakımından M. Sait Şimşek'in kitaplarına ve tefsirine baktığımızda onun ikinci sırada yer alan tefsir çeşidine mesafeli yaklaştığını diğer iki yönteme yakın durduğunu görürüz. Zaten Muhammed İzzet Derveze'nin et-Tefsiru'l Hadis adlı tefsiri dışında Kuranın tamamını nüzul sırası yöntemine uyarak yorumlayan ikinci bir tefsir bulunmamaktadır. Şimşek, bu yöntemin sadece surelerin nüzul sırasını esas aldığını oysa nüzul söz konusu olduğunda ayetlerin iniş sırasının da mutlaka göz önünde bulundurulması gerektiğini ifade eder. Öte yandan, bütün ayetlerin iniş sırasını tespit etmek mümkün olmadığı gibi bazı surelerin iniş sıraları konusunda da tartışmalar bu yöntemi tartışılır kılmaktadır. Buna rağmen Kuran'ın bu yönteme bağlı olarak yapılacak bir tefsirin, Kuran'ın indiği ortamı ve meydana getirdiği dönüşümleri anlamak bakımından önemli açılımlar sunacağını belirten Şimşek'in Kur'an'ın Ana Konuları adlı kitabı konulu tefsir metodu ile yazılmış bir tefsirdir. Bu kitap Kuran'ın bazı temel konulara nasıl yaklaştığını ortaya koyarak okura hayat bilgisi sunmayı hedeflemesi bakımından Şimşek'in tefsirden beklentilerini belirginleştirir.
M. Sait Şimşek, müfessirlerin genel yolunu izleyerek Kuran'ı elimizdeki tertibine göre tefsir etmiştir. Çünkü o, Kuran'ın elimizdeki düzeninin Allah tarafından belirlendiğini düşünmektedir: "Kur'ân'ın daha iyi anlaşılması için günümüz tertibine göre yapılması kanaatindeyim. Ama nüzul sırasına göre tefsir yapmanın veya okumanın da kişiye kazandırdığı özel hususlar vardır muhakkak. Yani okuyucuların bu alanda kendilerini yetiştirmeleri için iki türlü okumayı da yapmaları gerekir. Ama tabi ki aslolan tertiptir." Bundan dolayı metnin, sözün bağlamı içinde okunarak anlaşılması gerektiğini belirtmektedir. Metnin bağlam içerisinde okunması bir bakıma Kuran'ın belli konulara nasıl yaklaştığını derli toplu ele almayı öne çıkaran Kuran fihristlerinin pek anlamlı olmadığını da ima etmektedir.
HAYAT KİTABI OLARAK KURAN
Genelde müfessirlerin tefsirleri hakkında uzun açıklamaları veya tartışmalı konularda tefsirlerine ekledikleri yazıları olur. M Sait Şimşek ise açıklamasını oldukça kısa tutmuş. Onun açıklamasını kısa tutması bir bakıma tefsir usulü ile ilgili çalışmaları dikkate alınmaksızın anlaşılmaz diye düşünüyorum. Yani, M. Sait Şimşek, eskiden yazdıklarını tekrarlamak istememiştir.
Şimşek, tefsirini okuyuculara şöyle sunuyor: "Kur'an, hayat kitabıdır; hayatı düzenlemek, yeniden rayına oturmak için indirilmiştir. İndirilen önceki kitapların amacı da budur. Peygamberler aynı dini tebliğ etmiş, aynı inanç ilkelerini getirmişlerdir. Bu inançlar donuk ve hayatı ilgilendirmeyen inançlar olmayıp her birinin hayatı düzenlemekle birebir irtibatı vardır. O halde indirilen kitaplar ve gönderilen peygamberler, bozulmuş ve rayından çıkmış hayatı yeniden düzenleyerek rayına oturtmayı hedef edinmiştir. Bu sebeple Kur'an, hidayet kitabı olarak nitelendirilmiştir.
Tefsirin amacı, Kur'an'ın indirilmiş olduğu amaç doğrultusunda olmalıdır. Ben de tefsirimde bunu amaçladım. Tefsirimi hazırlarken çağımızda ve önceki dönemlerde yazılmış tefsirlere müracaat ettim. Okuyucuyu yorup meşgul etmemek için çoğu zaman müracaat ettiğim kaynakları isim olarak zikretmedim. Okuyucu tarafından ihtiyaç duyulacağına düşündüğüm yerlerde ise müracaat ettiğim kaynakları ismen zikrettim. Ekol olarak ve şahıs olarak kimsenin etkisinde kalmadığımı düşünüyorum. Bugüne kadar okuduklarımdan ve hayattan edindiğim birikimimi Kur'an'ın metniyle test ederek Kur'an'ın metninden gücüm miktarınca anladıklarımı yazdım. Günümüz insanının meşgalelerini göz önünde bulundurarak sözü uzatmamaya gayret ettim. Bu nedenle birçok meselede genel okuyucuyu ilgilendirmeyen akademik tartışmalardan uzak durmaya çalıştım. Genel okuyucunun anlayabileceği bir dil kullanmaya özen gösterdim. Esasen tefsir yazmayı çok önceleri düşünmüştüm. Ama her niyetimi fiiliyata geçirmek istediğimde 'daha çok birikime ihtiyacım var' diyerek erteledim. Zamanla bunun sonunun gelmeyeceğini yaşayarak anladım. Daha da ertelersem bekli de düşüncemi asla gerçekleştiremeyecektim."
Tefsirin yazımında çeşitli kaynaklardan yararlanılmış. Sözgelimi ayet kelamla ilgili ise daha çok itikat usullerine yer veren tefsirlere, eğer dil ile ilgili ise Zemahşeri gibi, Ebu Hayyan gibi dil meseleleri üzerinde duran tefsirlere başvurulmuş. Genelde ise Taberi'den yararlanılmış. İbn Aşur'un tefsiri de gözden geçirilmiş.
Şunu da söylemeden geçmemek lazım: İnşallah tefsirin adının Mustafa İslamoğlu'nun Hayat Kitabı Kur'an adlı gerekçeli mealini çağrıştırıyor olması emek verilerek hazırlanan tefsirin gerekçeli mealin gölgesinde kalmasına sebep olmaz.
Hayat Kaynağı Kur'an Tefsiri, Kuran'ın doğru anlaşılması çabalarına önemli bir katkı olarak görülebilir. İlahi Hitabı düşünmemiz için, tedebbür etmemiz için önemli bir vesile olacağını düşünüyorum bu tefsirin.
M. Sait Şimşek, Hayat Kaynağı Kur'an Tefsiri, Beyan Yayınları,2012, 5 cilt.