19 Aralık günü Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı (GYV) olarak TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu'na "yeni anayasa"yla ilgili önerilerimizi sunduk. A'dan Z'ye bir anayasa metni yerine, öncelik verdiğimiz 6 maddenin altını çizmekle yetinmenin daha doğru olacağını düşündük. Sebebi şu: Bir insan grubu, bir teşekkül, bilim adamları veya partiler bütün toplum adına sözleşme yapamaz. Sözleşme tarafların bir araya gelip müzakere yöntemiyle ve mutabakatla ortaya çıkan metindir. Eğer bir grubun metni temel alınacaksa -ki neredeyse herkes aynı şeyi yapıyor- grubun siyasî ve sosyal tasavvuru herkes için amir metin haline gelmiş olur ki, bu özünde totaliter bir tutumdur. Kimsenin bir başkası adına hak tanımlama ve tayin etme yetkisi olmamalı.
Diğer bir sebep bizim Vakıf olarak yeni anayasa için en iyi hazırlığı olan nadir birkaç kuruluştan biriyiz. Geçenlerde Gaziantep'te 25.sini düzenlediğimiz toplantı dahil olmak üzere neredeyse her ulusal ve uluslararası toplantıda anayasa konusu bir şekilde gündeme gelmiş bulunmaktadır. Daha önemlisi bir anayasa metni nasıl ortaya çıkar, bunun usul ve tekniğini hep takip ettik, her toplantı sonunda çıkan bildiri metinleri bu usulün ürünüdür.
Üçüncü husus 16-17 Kasım 2007 "Yeni bir anayasa" konulu toplantıda 8 maddelik; 29 Nisan/1 Mayıs 2011'de "Yeni dönem yeni anayasa" konulu toplantıda 10 maddelik öneriler paketi çıkmıştı. Bu iki toplantıdaki sonuç bildirileri yeterince yol gösterici sayılır, sonuç bildirilerini ve tartışma metinlerini de Komisyon'a sunduk.
Vakıf Başkanı Sayın Mustafa Yeşil'in sunduğu 6 madde, 20 Aralık tarihli Zaman'da yer aldı. Hüseyin Gülerce Bey ile bendeniz de şahsî görüş ve önerilerimizi ifade etme imkânını bulduk. Komisyon üyeleri önerilerimizi dinledi, zapta geçti.
Herhangi bir grubu veya kuruluşu bağlamaksızın tamamen şahsî olarak şu konuların yeni anayasa metninde yer almasını önerdim:
1) Liberal bakış açısına göre sorunlar "bireysel haklar" çerçevesinde çözülemez; bu yüzden anayasada "grup hakları" da yer almalıdır ki, dinî hayatını ciddiye alıp yaşamak isteyenlerin, Kürt sorunu, Alevi talepleri ve gayrimüslimlerin hak talepleri karşılansın. Grup hakkının bireyin hapishanesine dönüşmemesi için tedbirler alınmalıdır. Grup hakkı bireysel hakları iptal edici olmamalıdır.
2) Baskı altında kalmaksızın, tamamen kendi özgür iradeleriyle kişiler -iki veya daha fazla- kendi aralarında herhangi türden ve herhangi bir alanla ilgili sözleşme (akid, muahede, anlaşma vs.) yapıp ilişkilerini buna göre düzenlemek istiyorlarsa, devlet bu sözleşmeyi tanımalı, onlara merkezden amir hüküm empoze etmemeli.
3) Kişiler arası ihtilaflarda sivil hakemlerin çözüm ve kararları tanınmalı; hakemin gücünü aşması veya taraflardan birinin muhalefeti durumunda ihtilaflar mahkemelere taşınmalı. Bu, adliyenin yükünü yarı yarıya azaltacaktır.
4) Yeni anayasada "din ve vicdan özgürlüğü" kuvvetli bir biçimde vurgulanmalı, şu dört temel hak ve özgürlük özellikle teminat altına alınıp işlerlik ve hayatiyet kazanması için gerekli düzenlemeler yapılmalı: a) Din seçiminde bireyler özgür olmalı, kimseye şu veya bu tarzda baskı uygulanmamalı; b) Herkes dinî inancını açıklama, başkasına anlatma (tebliğ etme) hakkına sahip olmalı; arzu etmiyorsa dinî inancını açıklamaya da mecbur edilmemeli; c) Herkes dinî inancına göre yaşama hak ve özgürlüğüne sahip olmalı. Devlet sadece başkalarının dinine müdahale veya baskı uygulanması durumunda müdahale etmeli; d) Herkes ve her topluluk dinî inancına göre örgütlenme, faaliyet gösterme hak ve özgürlüğüne sahip olmalı.
5) Yeni yurttaşlık tanımı salt "eşit yurttaşlık" şeklinde tanımlanmamalı, "Farklılığı koruyan eşit yurttaşlık" ilkesi kabul edilmelidir. Çünkü kendi başına "eşitlik" farklılığı yok eder; kendi başına "farklılık" grupları diğerlerine göre eşitsiz konuma mahkûm eder. Yeni yurttaşlık gayrimüslimleri de içine almalı.
"Farklılığa dayalı eşit yurttaşlık ve grup hakkı" olmadıkça, bugünkü liberal demokrasilerin "siyasî çoğulculuğa açık, sosyo-kültürel çoğulculuğa kapalı" krizlerine çözüm bulunamaz. "Sosyal devlet ve ekonomi" konusu cumartesiye.
ZAMAN