Yeni Akitin DPI Takıntısı Sürüyor!

Oslo tartışmalarının bunca yoğunlaştığı bir vasatta Akit'in hala DPI ile uğraşmasının ne anlamı var?

HAKSÖZ-HABER

Akit gazetesi DPI adlı kuruluş üzerinden yürüttüğü takip ve teşhir çabasını ısrarla sürdürme yolunda. Gazetenin Ankara bürosu yöneticilerinden Yener Dönmez’in yoğun çabaları sayesinde aylardır bu kuruluşun ismi ve faaliyetleri gündemde tutulmaya çalışılmakta.

DPI’nin İstanbul Çırağan’da dün düzenlediği toplantı üzerinden yine alarm çanları formunda bir habere gazete bugün manşetinden yer vermiş.

Londra merkezli bir uluslararası kuruluş olan DPI'nin ardında PKK desteğinin bulunduğu iddiasıyla uzunca bir süredir bu kuruluşun etkinliklerini gündemleştirmeye çalışan Akit, bu doğrultuda yaptığı yayınlar nedeniyle Cengiz Çandar ve Ali Bayramoğlu gibi bazı gazetecilerle sert polemikler içerisine girmişti. Akit’in yayınları DPI toplantılarına katılan isimler hakkında sürdürdüğü yayınları nedeniyle hedef göstermek suçlamasına konu olmuştu.

Bir tarafta devletin en yetkili organlarının kurumsal düzeyde PKK örgütü yöneticileriyle görüşmeler yaptığı, mutabakat metinleri hazırladığı bir vasat söz konusuyken; DPI’ye yöneltilen PKK’nın desteklediği bir kuruluş olma iddiası ve buna bağlı olarak söz konusu kuruluşun faaliyetlerine katıldığı için gazetecilerin eleştirilmesi ciddi bir kafa karışıklığını yansıtıyor. 

Yıllardır yaptıkları yayınlarla hep Müslümanların samimi ve pazarlıksız sesi olma kaygısını önceleyen Akit gazetesi yöneticilerinin de fark etmesi temennisiyle bu çelişkiye dikkat çekmekte yarar görüyoruz.

Oslo’da doğrudan Başbakan adına MİT müsteşar yardımcısının PKK yöneticileriyle görüştüğü biliniyor. Üstelik daha çok kısa bir süre önce Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç bu görüşmelerin devam edebileceğini söyledi ve en önemlisi de bu durumun kamuoyunda olgunlukla karşılandığı görülüyor. İlaveten Türkiye’de BDP adında bir parti parlamentoda mevcut ve o partinin PKK ile bağlantısını tartışmak artık abesle iştigal sayılıyor.

Tüm bu manzaraya rağmen, başındaki kişinin Kürdistan’ı savunduğu ya da Abdullah Öcalan’ın avukatlığını yapan kişilerin yöneticileri arasında bulunduğu vb. iddialarla uluslararası bir kuruluşu ve o kuruluşun etkinliklerine katılan gazetecileri suçlamanın manası ne?

Velev ki bu iddiaların tümü doğru olsun, hatta fazlası da bulunsun, ne değişecek? Bu tür yayınların hiçbir anlam ifade etmediği gibi, sahibine zarar vereceğini Akit gazetesi yöneticileri de görmeli ve Kürt sorununa çözüm arayışlarını tıkama tutumuna sahip statükocu çevrelerin gazeteyi yönlendirmesine izin vermemelidirler. 

 

Medya Haberleri

Türkiye'de alkol reklamı yasak ama Türkiye tanıtımında serbest!
İletişim Başkanı Altun: İsrail'in yalanları tek tek ifşa ediliyor
Netflix Filistin'e ait 30 filmi yayından kaldırdı
Youtube, Diken ve Karanfil kitabını değerlendiren radyonun sayfasını kapattı
Yalan fabrikası Sözcü'nün 'Almanya' yalanı ortaya çıktı!