Fatih Demir / HAKSÖZ HABER
ABD'nin Cemal Kaşıkçı hakkındaki CIA raporunda yayınlanan yeni kanıtlar Suudi Arabistan’ı ve Veliaht prens Muhammed bin Selman’ı resmi düzeyde suçlu olarak gösterirken, İngiltere gibi ülkeler Suudi Arabistan’a silah satışına devam ediyor.
Üstelik bu silahlar Suudi Arabistan tarafından İran ile üstünlük mücadelesi verilen Yemen de kullanılıyor. Yemen açlık ve savaş nedeniyle yüzbinlerce vatandaşını kaybetti. Yemen’deki dram ve trajedi AB ve ABD için hiçbir anlam barındırmıyor gibi.
Suudi Arabistan’ın Cemal Kaşıkçı ve diğer birçok suikast eyleminde bizatihi adı geçen isimleri koruduğu hatta suikastleri üstlendiği biliniyorken (Selman: Bu konudaki sorumluluğu alıyorum demişti) Cemal Kaşıkçı gibi muhaliflerin öldürülmesi eylemini gerçekleştirenleri de koruması Avrupa ve ABD yasaları tarafından suç teşkil etmiyor mu diye düşündürtüyor.
Sürekli bir yaptırım tasarısı üzerinde konuşan AB ve ABD’nin, gerçek anlamda fiiliyata dökmediği söylemleri milyonlarca insanın yaşamını etkilemeye devam ediyor.
İngiltere, insan hakları öğütlerinin Veliaht Prens Muhammed Bin Selman'ın Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesi emrini verdiği detaylı bir şekilde raporlanırken yaptığı “silah satışlarını durdurun” çağrısına sessiz kaldı.
Almanya'da hükümet, Suudi Arabistan'a 2021'de silah ihracatı için diğer Avrupa ülkeleriyle ortak üretilen silahlar hariç yeni izinler vermeyeceğini bildirmişti. Almanya açıkça Suudi Arabistan’ı suçlarından dolayı cezalandırmayı kabul etmişti.
Ancak Suudi Arabistan’ın en büyük ikinci silah ihracatçısı olan İngiltere ise, silah satışını askıya almadığı gibi geçtiğimiz yıl silah satışından elde ettiği geliri de arttırdı. İngiltere, 7 Temmuz 2020'de ‘sınırsız silah satışlarının yeniden başlaması’nın ardından Suudi Arabistan’a 1,4 milyar sterlinlik bir silah sevkiyatında bulunmuştu.
İronik bir şekilde İngiltere, diğer dünya ülkelerine ‘savaş bölgelerindeki ülkelere silah satışını durdurun’ çağrısı yaparken ve meclisinde bu konuyu gündemine alıp kendi hükümetini eleştirirken, kendisi silah satışlarına devam edebiliyor.
Üstelik İngiltere, savaş bölgelerindeki ülkelerin halklarına yaptığı gıda yardımlarını da son bir sene içerisinde azalttı. Bu yıl Yemen'e gönderilmesi planlanan temel insani yardımını yüzde 50 oranında düşüren İngiltere, Suudi Arabistan gibi kaos oluşturan ülkeye ise silah yardımı ve satışlarını arttırdı.
2019’da Suudi Arabistan'a satılan İngiliz silahları, bir Temyiz Mahkemesi tarafından hukuka aykırı bulunarak iptal edilmesi gerektiği yönünde karara maruz kaldı. Buna rağmen İngiltere Suudi Arabistan’a silah satmaya devam etti.
Yemen, BM tarafından “kıtlığın eşiğindeki bir ülke” olarak tanımlandığı gibi “dünyadaki en kötü insani krizin olduğu ülke” olarak saptandı. Suudi Arabistan ve İran’ın, Yemen’deki trajik olaylara katkıları bir yana İngiltere’nin bu trajedideki rolü insan haklarından bahseden ve bununla övünen bir ülke için yeni bir yüz karası oldu. Üstelik İngiltere Yemen’deki insani krizdeki rolünden dolayı da hiçbir pişmanlık emaresi göstermiyor.
Bu acımasız savaşın yükünü çekmek zorunda kalan milyonlarca masum insan savaşın doğurduğu zorluklardan etkilenmeye devam ediyor.
Yemen'de yüz binlerce çocuk beş yaşına varamadan öldü. Ülke çöküyor ve henüz bu hayati derecede önemli olan kararlar alınmıyor. Kapitalist kâr arzusu, Yemen halkının hayatının önüne geçmemeli.
İngiltere, Jeremy Hunt ve Başbakanları Boris Johnson tarafından 2016 yılında imzalanan "yasadışı" silah satışlarının sorumluluğundan kaçamayacak. Bir zamanlar İngiliz bürokratlar; bu silah satışlarının siviller için oluşturduğu riski bilmediklerini iddia ediyorlardı. Ama kesinlikle biliyorlardı. Ve buna göz yumdular tıpkı şimdi olduğu gibi.
İngiltere, Yemen'deki mevcut durumu ve geçen yıl İngiltere'ye, İnsan Hakları İzleme Örgütü tarafından gönderilen 172 sayfalık insan hakları raporunu görmezden gelmemeliydi.
İngiliz hükümeti “yaşam” yerine “kârı” seçti. İngiltere belki bir gün bunun hesabını mahkeme önünde vermek zorunda kalabilecek!