Bülent Şahin Erdeğer / AA
Zeydi Mezhebi'de aykırı görüşlere sahip olan Carudiye ekolüne geçiş yapan Husi aşireti lideri Bedreddin el-Husi'nin İran'ın Kum kentinde gördüğü ilahiyat eğitimi sonucu 12 İmamcı Şii Caferi mezhebini kabul etmesiyle birlikte Husi hareketi, ideolojik açıdan Yemendeki Sünni ve Zeydi hareketlerden bağımsızlaşarak İran yönetimiyle paralel bir siyasal oluşuma dönüştü.
İran'da kurulan Din adamlarının egemen olduğu "Velayet-i Fakih" sistemine benzer bir "İmamlar devleti" talep eden Husiler, İran yönetimiyle koordineli olarak hareket eden Lübnan Hizbullah hareketine benzetiliyor.
Yemen'in kuzeyindeki Sa'da kentinden gelip Amran şehrini ele geçiren, sonrasında ise başkent Sana'ya girerek düzenledikleri kitlesel gösterilerle gündeme gelen Husi Ensarullah hareketi, ideolojik yapısı, hükümet karşıtı tutumu ve dış bağlantıları sebebiyle ülkedeki diğer kesimler ile güven bunalımı yaşıyor.
Yemen'in kuzeyinde bulunan Sa'da kentini kontrolü altında tutan Husilerin lideri Hüseyin Bedreddin el-Husi'nin bağlılarını, Ensarullah Hareketi adı altında silahlı siyasal bir örgüte dönüştürmesi ve bu süreçte örgütün ideolojik yapısının Zeydilik'ten İran'ın resmi mezhebi olan 12 İmamcı Şiiliğe (Caferilik) evrilmesi Yemen kamuoyunda Husiler hakkında soru işaretlerine yol açıyor.
Teori ve İnanç sistemleri
Yemen ile Suudi Arabistan sınırında bulunan Sa'da kent merkezinde yaşayan Husiler önceleri, Hazreti Muhammed'in torunları olan ilk 5 İmam'ı (Hz. Ali, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, İmam Zeynelabidin ve İmam Zeyd) meşru İslami önder kabul eden ancak Sünni Müslümanlarla teorik ve pratik alanda çatışmayan Zeydi mezhebine mensuptu.
Sana Üniversitesi Eğitim ve Felsefe Bölümü üyesi Prof. Dr. Ahmed Muhammed ed-Dağşi, Zeydi Mezhebi'nin genel görüşleri arasında yer almayan "Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman'ı Hz. Ali'den önce halife oldukları için suçlu ya da kafir görmek" gibi aykırı görüşlere sahip olan Carudiye ekolüne mensup olan Husi lideri Bedreddin el-Husi'nin İran'ın Kum kentinde ve Lübnan'da gördüğü ilahiyat eğitimi sonucu 12 İmamcı Şii Caferi mezhebini kabul ettiğine dikkati çekiyor. Dağşi, Husi hareketi , ideolojik açıdan Yemen'deki Sünni ve Zeydi hareketlerden bağımsızlaşarak İran yönetimiyle paralel bir siyasal oluşuma dönüştüğü değerlendirmesinde bulunuyor.
Siyasal perspektifleri
Husiler, demokratik ve çoğulcu bir devlet yönetimini reddederek, devletin meşruiyetinin Hz. Muhammed'in soyundan gelen yöneticilere ait olması gerektiğini iddia ediyor. 1979 Devrimi sonrası İran'da kurulan, Din adamlarının egemen olduğu "Velayet-i Fakih" sistemine benzer bir "İmamlar devleti" talep eden Husiler, Yemenli analistler tarafından İran yönetimiyle koordineli olarak hareket eden Lübnan Hizbullah hareketine benzetiliyor.
1517'de Memlükler'den Osmanlı yönetimine geçen ve 1918'de Zeydi İmam Yahya'nın yönetimine giren Yemen, 1962'de cumhuriyet ile tanışmıştı. Husi Ensarullah hareketi ise 1962 öncesindeki İmamlar Devleti'nin kendi soyları çerçevesinde tekrar kurulmasını talep ediyor. Husilerin devlet teorisi, Husi soyunun Hz. Muhammed'e dayandığı ve dolayısıyla devletin egemenlik hakkının Husi soyuna ait olduğu tezine dayanıyor.
Önemli gelişim evreleri: İç çatışma ve dönüşüm
Bedreddin el-Husi tarafından 1992 yılında kurulan Husi Ensarullah hareketi'nin temelleri "Genç Mü'minler Forumu"nda atıldı.
Zeydi tabana seslenen Hak Partisi'den siyasete atılan Bedreddin el-Husi'nin oğlu Hüseyin Bedreddin el-Husi de babası gibi İran ve Lübnan'da Şii okullarda eğitim aldıktan sonra, 1993-1997 yılları arası milletvekilliği yaptı. Husi, 2000’de partiden ayrılarak forumun liderliğine geldi. Bu sırada baba Bedreddin el-Husi oluşumun dini otoritesi olarak öne çıktı. Ayrışmaların başlamasıyla, davetçi kültürel bir sivil toplum kuruluşu niteliğinde olan Forum, "Genç Mü'minler Teşkilatı" adını alarak siyasi bir yapı halini aldı.
Teşkilat içindeki baba ve oğul yanlıları arasında husumet yaşanmasının ardından, Genç Mü'minler, Zeydilikten ayrılarak Şiileşmek ile suçlandı.
Hüseyin Bedreddin el-Husi, Genç Müminler Teşkilatı yönetimine el koydu ve babasının yöntemini ve hedeflerini reddettiğini açıkladı. Hüseyin Bedreddin el-Husi'nin Ordu ile yaşanan çatışmalarda 2004'te hayatını kaybetmesinin ardından örgütün liderliğine Abdulmelik el-Husi geçti.
Sonuç olarak Husiliğin, Zeydiliğin marjinal kolu olan Carudi ekolünden 12 İmamcı Şii ekole evrilmesi, Ensarullah hareketinin siyasal açıdan da İran ile paralel bir çizgiye oturmasına yol açtı.
Gözlemcilere göre Husiler, 2011'de yaşanan Arap Baharı ile başlayan halk devrimine katılmamalarına rağmen Ensarullah Hareketi adı altında 18 Mart 2013'te başlayan Ulusal Diyalog Konferansı'na katılarak büyük kazanımlar elde etti. Ayrıca Husilerin Diyalog Konferansı'nda toplumdaki imajlarını iyileştirmeyi hedeflediği de savunuldu.
Etkinlik alanları
Yemen'in kuzeyindeki Sa'da vilayeti Husilerin kalesi olarak biliniyor. Husilerin tüm faaliyetlerinin hareket noktası olarak kabul edilen Sa'da'da Husilere ait eğitim merkezleri ve askeri eğitim kampları bulunuyor. Yemen merkezi hükümeti, örgütün kaçak yollardan İran'dan ağır silah desteği aldığını iddia ediyor. Askeri uzmanlar Husilerin 2010'daki 6'ıncı savaşta kullandıkları Katyuşa roketlerinin daha önce Lübnan'daki Hizbullah'ın kullandığı çeşitten olması bakımından bu tür roketlerin Husilerin elinde olmasının bunların İran ve Hizbullah'tan silah sağladığına kuvvetli bir delil olduğunu ileri sürüyor.
Birleşmiş Milletler'e bağlı Gerçekleri Araştırma Komisyonu da İran'ın Sa'da yakınlarındaki Kızıldeniz'in el-Luhayya limanına silah ulaştırmak için Eritre'de bir üs kurduğu, İran gemilerinin Aden Körfezi'nde korsanlarla mücadele bahanesiyle Yemen'e silah kaçırdığı öne sürüyor.
Geçen sene Yemen sahil güvenlik güçleri içinde İran silahları bulunan ve Husilere gittiği söylenen "Cihan 1" isimli bir gemiyi alıkoydu.
Husiler, Amran vilayeti güvenlik güçleriyle girdikleri çatışmanın ardından 8 Temmuz'da bölgeyi kontrolü altına almış o tarihten bu yana da başkent Sana'ya doğru yönelmişti. Örgütün Amran kentinde Zeydilere ait bir çok cami ve eğitim merkezine zarar vermesi ve Yemen'in en büyük siyasi hareketleri arasında anılan Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan)'nın siyasi kanadı Islah Partisi ile yakınlaşan Zeydi siyasetçileri hedef alması ülke kamuoyunda tepkiyle karşılanmıştı.
Islah Partisi'nden yapılan basın açıklamasında Ensarullah hareketini "terör örgütü" olarak tanımlanmış, örgüt, Amran'da işlediği savaş suçları sebebiyle sözkonusu açıklamada kınanmıştı. Husilerin Amran kentinden sonra Ağustos ayında başkent Sana'ya girmeleri bu arka plan sebebiyle Yemen siyaset çevrelerinde dış destekli bir darbe girişimi şeklinde değerlendiriliyor.
Siyasi konumları
Yemen yönetimi, Husileri İran'dan maddi destek almakla suçluyor. Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi, İran'ın Yemen'in içişlerine karıştığı, 2012 yılında da Sana'da İran adına çalışan hücrelere baskın düzenlendiğini dile getirmişti.
Eski Yemen Dışişleri Bakanı Ebu Bekr el-Kurbi de 13 Aralık 2009'da İran'ı Husilere olan desteğini çekmeye çağırmıştı.
Husiler Yemen'de partiler ve çeşitli oluşumlar ile bir sene süren ulusal diyalog görüşmelerine ve anayasa taslak komitesine "Ensarullah" adı altında katıldı. Ancak Husiler hala siyasi bir parti olduklarını kabul etmiyor ve "kültürel bir hareket" olarak kalacaklarını söylüyorlar.
Husiler kendilerini ulusal diyalog görüşmelerinde temsil eden bazı üyelerinin de yer aldığı "siyasi konsey"e sahip ve merkezi başkent Sana'da bulunuyor. Burada aralarında BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun'un Yemen Özel Temsilcisi Cemal Bin Ömer'in de bulunduğu parti yöneticileri ve siyasiler ile görüşülüyor.
Husiler 2004-2010 yıllarında Suudi Arabistan'ın desteklediği Yemen ordusu ile 6 kez savaşa girdi. Ancak 2011'de gerçekleşen devrimin ardından yeni savaşları Yemen'in kuzeyindeki en büyük kabilelerden "Al el-Ahmar" ve Suudi Arabistan sınırındaki Sa'da'ya bağlı Demac beldesindeki Selefi cemaatler ile oldu.
Ensarullah'ın Suriye'deki Esed rejimine destek gösterileri düzenlemesi de Yemen'deki diğer siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarının tepkisi çekiyor.
Husi Ensarullah hareketinin Yemen'in en büyük İslami partisi olan İhvan'ın siyasi kanadı Islah Partisi'ni hedef alan silahlı saldırıları da ülkedeki gerilimi arttırıyor.
Yemen'in en büyük Zeydi otoritesi şeklinde anılan İmam Kadı Muhammed İsmail el-Amrani'nin yanısıra İmam Maciduddin el-Mueydi, Muhammed el-Mansur, ve Dr. Murtaza Mahatvari, Muhammed Abdulazim el-Husi gibi Zeydi otoritelerin "gayrimeşru" ilan ettiği Husi Ensarullah hareketi Yemen Alimler Birliği tarafından da "fitne çıkarmak" ile itham edilmişti.