Yemende Tünelin Ucu

Ahmet Varol

Yemen'deki gelişmeler halk iradesinin iktidara taşınması mücadelesinde tünelin ucunun göründüğüne işaret ediyor.

Açıklamalar Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih'in süreyi uzatmadan, yeniden aday olmaya kalkışmaksızın ve yakın elemanlarının makamlarını koruma şartı ileri sürmeden başkanlığı bırakmayı kabul ettiğini gösteriyor. Kendileriyle görüştüğümüz Yemenli arkadaşlarımız da Salih'in makamı bırakmasının zaman meselesi olduğunu ancak onun Hüsni Mübarek'in durumuna düşmemek için yargı önüne çıkarılmama garantisi alarak çekilmek ve zillete düşürülmemek için zorladığını söylemişlerdi. Son gelinen durumdan ve henüz netlik kazanmış olmamakla birlikte karşılıklı uzlaşma formülüyle ilgili dışa yansıyan bilgilerden biraz bu noktaya yanaşıldığı anlaşılıyor. Fakat hangi açıdan olursa olsun çok geçmeden Yemen'de de yıllardır sultayı elinde tutan kadronun kenara çekileceği ve halk ayaklanmaları sonucu devrilen domino taşlarına bir üçüncüsünün ekleneceği artık kesinlik kazanmış gibi. Yemen'de gelinen durum sadece bu ülkede değil özgürlük rüzgârının estiği tüm diğer ülkelerde de gidişatı belirleyecektir.
Gazetemizde 17 Mart 2011'de yayınlanan yazımızda Yemen'deki durumun totaliter dikta rejimlerinin hâkim olduğu diğer Arap ülkelerinden farklı olduğunu dile getirmiştik. Çünkü bu ülkede diğerlerine nispetle basın, örgütlenme ve siyasi faaliyet alanında daha geniş imkânlar ve özgürlükler var. Fakat bu ülkede halkı en çok rahatsız eden, hem siyasi mekanizmanın işlemesinde hem de malî kaynakların kullanılmasında yolsuzluk ve usûlsüzlüklerin sahaya hâkim olmasıydı. Dürüst seçimler yapılmadığı için siyasi hâkimiyeti elinde tutan zihniyet değişmiyor ve ülkenin ekonomik kaynakları siyasi hâkimiyeti ellerinde tutanların kasalarına akıyor, bu yüzden devlet elle tutulur bir kalkınma, büyüme gerçekleştiremiyordu. O yüzden halk Arap dünyasındaki özgürlük rüzgârının etkisiyle, yıllardır sultayı elinde tutan Ali Abdullah Salih'in ve onun genel başkanlığını yaptığı Genel Halk Kongresi Partisi'nin iktidarına son vermek amacıyla meydanlara döküldü.
Birçok yorumcuya göre Yemen'deki gidişatı Libya'nın tutumu etkiledi. Kazzafi, muhalif harekete karşı aşırı şiddet kullanmasaydı ve olaylar geniş silahlı çatışmalara dönüşmeseydi Yemen yönetiminin meydanlara dökülenlerin üzerine böylesine cüretkâr bir şekilde ateş etmesi ve insanları rastgele katletmesi kolay olmayacaktı. Libya'daki durumla ilgili farklı yorumlar oldu ve burada muhaliflerin de silaha başvurmakla hata ettikleri yönünde tespitler yapıldı. Bu konuyu ayrıca ve Libya çerçevesi içinde ele almak gerekir. Fakat bu ülkedeki diktatörün sergilediği şiddetin Yemen'deki yönetime cüret kazandırdığını tahmin ediyoruz. Yemen yönetiminin bu tavrında bölge ülkelerinin destek ve teşvikleri de önemli rol oynamış olabilir. Çünkü bölge ülkeleri halk ayaklanmalarının bir insan seli gibi kendilerine doğru ilerlemesinden dolayı telaşlandılar ve bu selin Yemen'de, Libya'da durdurulması için harekete geçtiler. Bahreyn'deki ayaklanmada mezhep unsurunun devreye sokulmasında da bu endişe ve telaşın rol oynadığını tahmin ediyoruz.
Yemen halkının büyük bir kesiminin evinde silah ve geleneksel savunma araçları bulundurmasına rağmen yönetimin değişmesi talebiyle meydanlara çıktığında bunlardan hiçbirini yanına almadı. Olayların devamında hükûmet güçlerinin kalabalıkların üzerine ateş etmesine, göstericileri hedef alarak insanları katletmesine ve yaralamasına rağmen halk yine silah kullanmaksızın sivil mücadeleye devam etti. Bununla birlikte sivil mücadelesindeki ısrarından da vazgeçmedi. Bugün Suriye'deki halkın da aynı metodu uyguladığını, diktanın ise tam tersi bir şekilde aşırı şiddete başvurduğunu görüyoruz.
Mücadele merhalesinde bölge ülkeleri Salih iktidarını kurtarmak için muhtelif formüllere başvurdular. Bu formüller aslında birer oksijen tüpü gibiydi ve söz konusu iktidara kalıcı ömür kazandırmayacaktı. Sonuçta Yemen Cumhurbaşkanı çekilmeyi kabul etmek zorunda kaldı ve böylece bu ülkede de tünelin ucu göründü. Sonrasıyla ilgili tahminlerimizi ve varılan sonucun halk hareketlerine sahne olan diğer ülkeleri nasıl etkileyeceği hakkındaki kanaatlerimizi inşallah müteakip yazımızda dile getireceğiz.

YENİ AKİT