Yedi Soruda IŞİD'e Karşı Koalisyon

ABD Dışişleri Bakanı John Kerry uzun soluklu bir Orta Doğu turunu tamamladı ve elinden geldiğince Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütüne karşı mücadele edecek koalisyona destek toplamaya çalıştı.

Şu anda IŞİD karşıtı koalisyona tıklayın40'a yakın ülkenin destek verdiği belirtiliyor.

Bu ülkelerin içinde aralarında Suudi Arabistan ve Katar'ın da bulunduğu 10 Arap ülkesi de var.

Uluslararası güçler IŞİD'e karşı bir araya gelirken BBC diplomasi muhabiri Jonathan Marcus oluşan koalisyona dair akıllara gelen soruları yanıtlıyor.

1- ABD IŞİD'e karşı neden bu kadar kararlı bir duruş sergiliyor?

IŞİD'in boyutu ve hedefledikleri örgütü diğer muhalif gruplardan ayrıştırıyor.

Şimdiden Irak ve Suriye'de geniş alanları kontrolü altında tutan IŞİD, büyük bir finansal kaynağa sahip ve elinde gelişmiş ağır silahlar var.

IŞİD'in elindeki bu imkanlar, hücresel yapılanmayla faaliyet gösteren örgütlerdense devlet yapısına benzer bir organizasyona işaret ediyor.

Örgütün giderek yayılma ve Hilafet ilan etme gibi hedeflerinin olması, ideolojik açıdan da daha farklı bir noktada durmasına yol açıyor.

 Batılı ülkelerden birçok muhalifi bünyesine katmayı başaran IŞİD, Avrupa ülkelerini ve ABD'yi bu yönden kaygılandırıyor.

2- Kerry IŞİD'e karşı destek arayışında ne derece başarılı olabildi?

ABD Dışişleri Bakanı Orta Doğu turundan güçlü bir destekle ayrıldığı söyleniyor. En azından kağıt üzerinde görüntü böyle.

İmzalanan deklarasyon sadece askeri açıdan değil, sınır kontrolleri, örgüte finansmanın kesilmesi veya yabancı muhaliflerin örgüte katılmasının engellenmesi alanlarında da işbirliği sözlerini içeriyor.

Washington'un Batılı müttefikleri de çağrıya kulak vermiş durumda.

Avustralya Birleşik Arap Emirlikleri'ne 600 asker göndereceğini açıkladı. Özel harekat birliği olduğu tahmin edilen bu askerlerin Irak Ordusu ve Kürtlerin eğitimine yardımcı olması bekleniyor.

Fransa da koalisyonun askeri ayağına destek verecek gibi gözüküyor.

Operasyonun çerçevesi daha net hale geldikçe daha fazla ülkenin açık desteğini sunduğunu görebiliriz.

ABD'nin önde gelen emekli generallerinden John Allen giderek büyüyen bu koalisyonun koordinasyonunu sağlamakla görevlendirildi.

Koalisyonun uzunca bir süre görev yapacağını da söylemek mümkün olabilir.

3- Bölge ülkeleri IŞİD'le baş edemez miydi?

Bölgedeki ülkelerin elinde böyle bir örgütü alt edecek yeterli kapasite olmadığı belirtiliyor. Zira ABD'nin eğitip silahlandırdığı Irak Ordusu birliklerinin dahi IŞİD'in ilerleyişi karşısında hızla çözüldü.

Elbette bu birliklerin içi mezhepçi politikalar izleyen eski Irak Başbakanı Nuri el Maliki tarafından boşaltılmıştı.

ABD ve müttefikleri kara operasyonlarına müdahil olmayacak.

Ancak kara operasyonlarının başarıya ulaşması için kilit öneme sahip desteği sunacaklar.

Hava desteği ve bu hava desteğinin nasıl kullanılacağı bilgisi çok büyük öneme sahip.

Obama Irak'taki hava desteğinin çerçevesini 'Irak birliklerine yardımcı olacak' diyerek kesin hatlarla belirledi.

Suriye'de ise durum daha karışık. Orada Batı müttefiki Arap güçleri yok. ABD bombardımanları da güçlükle elde edilen istihbaratlara bağlı olarak gerçekleşecek gibi gözüküyor.

4- ABD'nin ordusu güçlü, neden müttefik arıyor?

Tamamen pratik nedenlerle ABD'nin müttefiklere ihtiyacı var.

Washington Saddam Hüseyin'in devrilmesinin ardından Irak'ta yaşanan kaostan sorumlu tutulan bir taraf.

Obama'nın kararsız bir görüntü çizmesi de Arap ülkeleri gözündeki ABD imajının onarılmasına yardımcı olmadı.

Bu nedenle olabildiğince geniş tabanlı bir koalisyon oluşturmak Ortadoğu'nun da çıkarına.

Bu savaş zihinlerde ABD'nin yeni bir Irak işgali olarak algılanmamalı.

Aynı şekilde ne kadar geniş destek olursa, Obama yönetimi ABD halkını bu askeri girişime o kadar rahat ikna edebilecek.

ABD, Afganistan ve Irak'a binlerce askerle girse de bu savaşları 'kazanmayı' başaramadı.

ABD kara harekatına katılmayacağını net biçimde söylüyor. Savaşın o safhası bölgesel müttefiklerin insiyatifinde olacak.

5- IŞİD'in yenilgiye uğratılması ne kadar sürer?

Bu noktada asıl temel sorunun sorulması gerek. Öncelikle IŞİD'i gerçekten tamamen yok etmek mümkün mü? ABD'de birçok analist bu hedefe tam anlamıyla ulaşmanın mümkün olmayabileceğini düşünüyor.

Bu tür örgütlenmeler bir anda yer altına girip ortadan kaybolabiliyor. ABD'nin Irak işgali sırasında ülkedeki El Kaide faaliyetleri neredeyse tamamen durdu. Şimdi IŞİD o dönemde ortadan kaybolan oluşumun dönüşüm geçirmiş bir hali denebilir.

Her ne olursa olsun IŞİD'e karşı mücadelenin uzun soluklu olacağı açık.

Öncelikle Irak'taki askeri güçlerin ciddi biçimde eğitilmesi ve IŞİD'e karşı üstünlük sağlayacak hale getirilmesi gerekiyor.

Irak işin kolay tarafı. En azından öyle ya da böyle diyalog kurulabilen bir hükümeti var. Ancak Suriye yine çok daha karışık bir tabloya işaret ediyor.

ABD sözcülerinin IŞİD'e karşı mücadeleden 'savaş' olarak bahsetmesi bir işaret. Uzun süreli bir çatışma ortamı dünyayı bekliyor.

6- Bu savaş İran ya da Suriye desteği olmadan başarıya ulaşabilir mi?

İran Ortadoğu'da kilit öneme sahip ve Tahran'ın yeni Bağdat hükümetine destek vermesi IŞİD'e karşı mücadele için çok büyük bir adımdı.

Ancak Washington IŞİD yüzünden İran'la yakın bir dostluk kurmama konusunda kararlı. Yine de iki ülkenin yetkilileri bu konuları artık oturup konuşabiliyor.

İşi karmaşık hale getiren konu ABD, Arap ülkeleri ve İran'ın çıkarları Irak'ta örtüşse de Suriye'ye gelince işler tersine dönüyor.

İran Suriye'de Beşar Esad rejimini destekleyen son birkaç ülkeden birisi.

ABD ve oluşturduğu koalisyonun Suriye duruşu da karışık.

Her ne kadar Beşar Esad gibi IŞİD'e karşı mücadele edecek olsalar da Şam ile doğrudan bir diyalog kanalı açılması istenmiyor.

Yani ABD, "Düşmanımın düşmanı dostum değildir" diyor.

IŞİD'i yaratan ve Irak'a yayılmasına neden olan Suriye'deki kaos ortamıydı.

Bu yüzden Suriye'de nihai bir çözüme ulaşılmadan ülkenin toprakları IŞİD için bir sığınak olmaya devam edebilir.Bu da zaten zor bir görev olan IŞİD'in yok edilmesini imkansız hale getirebilir.

7- Bu koalisyonun öncekilerden farkı ne?

Tüm askeri koalisyonlar bir noktaya kadar birbirlerine benzer. Ancak bir noktadan sonra da karşılaştıkları krize bağlı olarak birbirlerinden ayrışırlar.

1990'da yaklaşık 30 ülkeden oluşan bir koalisyon Kuveyt'i işgal eden Irak ordusunu hedef almıştı.

O koalisyona Fransa ve İngiltere kilit Batılı güçler de destek vermişti. Suudi Arabistan, Mısır ve Suriye de koalisyondaydı.

Hatları kalın çizgilerle çizilmiş kısa soluklu bir askeri harekat için oluşturulmuş bir koalisyondu.

11 Eylül saldırıları sonrası El Kaide'ye karşı oluşturulan koalisyon da geniş tabanlıydı.

Afganistan'daki operasyonlara ve barış güçlerine birçok ülke asker göndererek destek verdi.

Ancak Yemen ve Afrika'nın farklı bölgelerindeki El Kaide yapılanmalarına karşı daha belirsiz bir koalisyon yapısı vardı.

Daha çok ABD önderliğindeki insansız hava aracı operasyonları öne çıktı.

Ancak o koalisyonun bir ayağında da muhaliflerle mücadele alanındaki işbirlikleri güçlendirildi.

BBC TÜRKÇE

Haber Haberleri

Mehmet Görmez’den Riyad’daki festival görüntülerine tepki: İslam'ın değerlerine saldırı
Bağdat'taki rehabilitasyon merkezinde 5 bine yakın uyuşturucu bağımlısı tedavi görüyor
Gazze'de 6 ay bombardıman altında yaşayan Salhiya: Bir ayağımız ahirette, bir ayağımız dünyadaydı
Sokak röportajı saçmalığına ne zaman son verilecek?
Özgür Özel hakkındaki "Cumhurbaşkanına hakaret" ve "iftira" soruşturmasında ''yetkisizlik'' kararı