Yazık

Abdurrahman Dilipak

İnsanın can sıkılıyor bazen. Dün İzmit’teydik ve başörtüsü direnişinin 7. yılı idi.. Toplantıda herkes vardı.. Sağı, solu, sosyalisti.. Her kesimden özgürlüğü savunan herkes..

İnsanlar özgürlük taleplerini dile getirmek için bir araya gelmişler. Aslında, birilerinin sataşmasından çekindikleri için, bir sürü başörtülü insan bu toplantılara katılmıyor, biliyorum..

Birileri bu işi sahiplenmekten öte kendi karşılarındakilerden hesap sorma vesilesi sayıyor..

Farklı insanlar ortak bir gaye için bir araya gelmişler. Hayır, birileri kendi pankartını açacak, kendi sloganını söyleyecek. Küçük bir grup, belli bir tarafa kümelenecek ve hep birlikte aynı sloganı atacaklar.. Hatta kendi sloganlarını söylemeyenleri sabote etmeye çalışacaklar..

Nasıl bir ruh hali ise bu! “Hayır” diyemeyecekleri şeyleri söyleseniz bile, “kendilerinden biri” saymadıkları bir kişiden bu cümleleri duymak bile onları rahatsız edecek..

Farklı insanlar, ortak bir maksat için bir araya gelmişlerse, eğer başkası düzenlemişse, misafir olarak gelmişlerse, ev sahibinin kurallarına uyarlar. Yok eğer kolektif bir eylem ortaya konuyorsa, o zaman yine gündemin dışına çıkmazlar ve taraflar birbirini rencide edici tavırlar içine girmezler, herkesin katılımı ile gerçekleşen bir eylemi, kendi bayrak, pankart ve sloganları ile ele geçirmeye çalışmazlar, kürsüde konuşan kişilere karşı da saygılı olurlar..

Aynı değerlere inanan insanlar birbirlerine böyle şeyler yapıyorlarsa, ötekilere karşı nasıl güven verebilirler ki? Bunlar mı başkalarının haklarına saygı gösterecek ve diğerlerinin özgürlüklerini koruyacak?

Bu son zamanlarda toplumun farklı kesimlerinde moda olan bir tutum. Solda da bazı böyle gruplar var. Bunun adına eylem çalmak diyorlar.. Bu tahammülsüzlük niye! Kendilerinden başka dürüst, namuslu insan yok.

Kendi istedikleri olsa, kadroları iş başına gelse vahşet, zulüm sona erecek.

Oysa peygamber gelse o dedikleri olmuyor.. Hz. Ali geldi ne oldu. Allah’ın Arslanı idi, İlmin Kapısı idi. Selam olsun, ehlibeytin kaynağı idi.

Şeytan tatile çıkmayacak ve bu mücadele kıyamete kadar sürecek.

İman etmeden cennete giremeyiz, birbirimizi sevmeden gerçekten iman etmiş sayılmayız.. Birbirimizi dinlemeyi, anlamayı, hoşumuza gitmese bile birbirimize tahammül göstermeyi öğrenmemiz gerek.

Aman gençler, kafanızı kiraya vermeyin.. İttifak ettiğimiz zaman birlikte hareket etmeyi, ihtilaf ettiğimiz zaman birbirimizi mazur görmeyi öğrenmemiz gerekiyor..

Merhametiniz öfkenizden, sevginiz nefretinizden daha büyük olsun.. Keskin sirke küpüne zarar verir. Korumaya çalıştığınız değere bu şekilde davranarak zarar verirsiniz..

“Onlar söylenen sözü dinler, doğrusuna tabi olurlar”dı hani?.. Sizden olmayan hereksi susturmaya çalışmak hangi adalet anlayışına sığar?..

Orada her partiden insan vardı.. Herkes kendi militanını getirip aynı şeyi yapmaya kalksaydı ne olurdu? Herkes kendi bayrağını getirseydi, iyi mi olurdu?.. Sesi çıkan çıktığı kadar bağırarak birbirinin sesini bastırmaya çalışsa doğru mu yapmış olurlardı?

Başkasının yapmasını istemediğiniz şeyi, siz niye yapıyorsunuz o zaman?.. Kendi arkadaşları “tekbir” diye komut vermediği için tekbir getirmeyenleri bilirim ben. Bu nasıl Müslümanlık böyle?..

Birbirimize karşı savunacak ve kazanılacak bir zaferimiz yok bizim. Tek bir zafer var, o da birlikte kazanacağımız bir zaferdir. Sonuçta herkes inandığı gibi yaşayacak ve düşündüğünü özgürce ifade edebilecek.. Hereksin malı, canı, namusu, aklı, inancı, nesli koruma altında olacak.. Başkalarının hakkını koruma konusunda söz verenlerin, kendi kardeşlerinin hakları konusundaki fütursuzluklarının, başkalarının gözünde nasıl bir kanaat oluşturacağını da bu insanların düşünmesi gerekir..

Bu tür topluluklar ben merkezci, dışlayıcı bir anlayışla nereye kadar gidebilirler ki!

Oysa Kur’an-ı Kerim, Firavun’a bile güzel sözle hakkı tebliğ yapılmasını emreder. Taif’e giden Peygamber’in metodu bu mu idi? Kur’an-ı Kerim, Hz. Muhammed’e (sav) “Sert davransaydın, başından dağılıp giderlerdi” uyarısını yapmadı mı? Kavli Leyyin diye bir şey yok mu?

Sonuçta insanlar, yaptıkları ve söyledikleri ile cennet ve cehennemi hakederler..

Allah yaptıklarımızı, yapmamız gerekirken yapmadıklarımızı, söylediklerimizi ve söylememiz gerekirken söylemediklerimizi, aklımızdan ve kalbimizden geçenleri biliyor.. Ve hüküm onundur..

Kötü bir maksatla yapmamış olsalar bile, unutmamak gerekir ki, zaman olur, cehennemin yollarını şeytan iyi niyet taşları ile döşer.. Sahi bu gençleri kim bu şekilde yetiştirdi ise?!

Allahım! Bizi nimet verdiklerinin yoluna ilet, gazaba uğrayanların değil. Bizi affet!

Selam ve dua ile.

YENİ AKİT