Katsayı kalktı ama, bazı vicdansızların akla ziyan tahrifat dolu açıklamaları, konuşmaları, yazıları sürüyor.
Hayret etmemek elde değil.
İnsanlar, nasıl bu kadar vicdansız olabilirler? İnsanlar yanlışta nasıl bu kadar ısrarcı olabilirler?
Olay ne?
Bir imtihana giriyorsunuz.
İmtihanda size ve yanınızdaki arkadaşınıza aynı sorular soruluyor.
Siz 20 doğru cevap veriyorsunuz.
Yanınızdaki arkadaşınız 15 doğru cevap veriyor.
Farklı sorulara değil. Aynı sorulara..
Ama arkadaşınız istediği üniversiteye gidebiliyor, siz ise, doğru cevap sayısı 5 az olan arkadaşınızın gidebileceği üniversiteye gidemiyorsunuz.
Yani; üniversiteler, aslında, daha akıllı, daha bilgili öğrenciler varken, daha az akıllı, daha az bilgili, daha az doğru cevap verebilen öğrencilerin kaydını yapıyorlar..
Böyle bir saçmalığa, önce üniversiteler karşı çıkmalılar..
“Daha akıllı öğrenciler varken, bizi niye daha tembel öğrencilerle muhatap ediyorsunuz” demeliler.
Ama üniversiteler bilimi unutup, siyasetle uğraştıkları için, “Bizim ideolojiden olsun da, kafası çalışmasa da olur” mantığı ile, daha az bilgili öğrencileri kabul ediyorlar, zeki öğrencileri ise kabul etmiyorlar..
Böyle saçmalık olur mu?
Maalesef oluyor işte..
10 yıldır, sadece Türkiye’ye has bir katsayı saçmalığı ile, “başarılı öğrencilerin yerine, daha az başarılı öğrencileri” üniversitelere kabul ediyoruz.
“Hadi bugüne kadar bu rezaleti yaptık, bari bundan sonra düzelsin” denilse, hadi neyse..
Bir kesim var ki, hâlâ “katsayı farkı”nın sürmesini istiyor.
Önceki gece Habertürk’te bu konu tartışılıyor..
Yazgülü Aldoğan isimli bayan, “Benim de oğlum üniversite imtihanlarına hazırlandı” diye söze girip, “meslek lisesi mezunlarına farklı katsayı uygulanmasının doğru olduğunu” ileri sürüyor.
Yani açıkçası şunu söylüyor: “Benim oğlum, meslek lisesinden mezun olan öğrenciye göre daha az soru çözse de, üniversiteler benim oğlumu kabul etsin. Meslek liseli öğrenci 20 doğru cevap vermiş, benim oğlum 15 doğru cevap vermiş. Benim oğlum meslek lisesinden mezun olan öğrenciye göre, daha az bilgili. Daha az zeki. Ama benim oğlum üniversiteye gitsin. Meslek lisesinden mezun olan öğrenci, benim oğlumdan daha bilgili olduğu halde, soruları daha doğru cevaplandırdığı halde, üniversiteye gidemesin.”
Evet, söylenilen bu..
Başka bir izahı olan varsa, buyursun söylesin.
Sizin çocuklarınız, klasik liseye gidince; bizim çocuklarımızın gittiği İmam Hatip’te öğretilmeyen (bu bilgi de yanlış ama. Haydi diyelim gerçekten İHL’de o dersler okutulmuyor) derslerden sorulan sorularda, bizim çocuklarımızın verdikleri doğru cevap kadar başarılı olamıyorlarsa, siz hangi yüzle çıkıp, katsayı gibi ayak oyunlarını savunabiliyorsunuz?
Bir insan, nasıl “Başarılı olamayan şu şu öğrencilere ek puanlar verelim. Başarılı olan şu şu öğrencilerin ise puanlarını kısalım” diyebilir?
Bunu nasıl savunabilir?
Katsayı rezaleti işte budur.
Yazgülü Aldoğan’ın oğlunun, 15 doğru cevap ile üniversiteyi kazanıp, onun hemen yanındaki sırada imtihana giren meslek lisesi mezunu öğrencinin 20 doğru cevap ile üniversite dışında kalmasının Türkçesi, “katsayı uygulaması”dır!
Bu olayı böyle bilelim.
Bu rezalete hâlâ sahip çıkanlara da, bu gözle bakalım..
“Çalışıp, öğrenip; başarılı olmak” yerine, ayak oyunları ile “başarılı öğrenciler”in haklarını ellerinden almak isteyenlere “dur” diyenleri de tebrik edelim!
VAKİT