Bir yandan yaz tatilinin getirdiği sükûnet ve hareketsizlik başlasa da bir yandan da yine yazla birlikte gelen hareketlilik yaşanıyor. Havanın ısınmasıyla birlikte hem cephelerde hem de sivil aktivitede ısınma var.
Özellikle Arap dünyasındaki halk ayaklanmalarının gündemi altı aydan beri büyük ölçüde meşgul etmesinden dolayı gündem dışında kalan, çok fazla konuşulmayan Çeçenistan cephesinde hareketlilik durmuş değil. Ama yaz dönemine girilmesiyle birlikte hareketlilik daha da arttı. Direniş gruplarının Moskova rejiminin kuklası durumundaki yerel yönetime karşı eylemlerinde artışlar var. Kafkas bölgesinin kış döneminde cephe faaliyetlerine ve eylemlere çok fazla elverişli olmaması sebebiyle yaz şartlarıyla bağlantılı olarak eylemlerde artış gözleniyor. Önümüzdeki günlerde kukla yönetimin yeni kayıplar vermesi bekleniyor. Bu gelişmeler kukla yönetimin, kazıklarını artık çakmaya başladığı ve istediği yapıyı oturttuğu yönündeki propagandalarının gerçekleri yansıtmadığını da gösteriyor.
Moskova yönetimi Çeçenistan direnişini dış dünyada yalnızlaştırmak, marjinalleştirmek ve kendisinin kurduğu yönetimin kabul görmesini sağlamak amacıyla hem diplomasi hem de medya vasıtasıyla yoğun faaliyet yürütüyor. Bu amaçla Çeçenistan direnişini uluslararası alanda "terör" ithamıyla yıpratmaya, Müslüman toplumlara yönelik antipropaganda faaliyetlerinde ise "Vahhabi" ithamından yararlanmaya çalışıyor. Müslüman halkların, tamamen Moskova merkezli bu antipropaganda faaliyetlerinin etkisinde kalmaması ve Çeçenistan halkının mücadelesinin bir özgürlük, bağımsızlık, hukuk mücadelesi olduğunu dikkatten kaçırmaması gerekir.
Uluslararası emperyalizmin uzun süren çabaları sonucu, Afrika'nın en geniş toprağına sahip Sudan'ın bölünmesi planı hayata geçirildi. Fakat emperyalizmin İslâm coğrafyasını ulusal kimliklere göre bölme ve küçük devletlere ayırma planında sürekli kullandığı "sınır problemleri oluşturma" oyununu Sudan'ın bölünmesi planının uygulamaya geçirilmesi merhalesinde de oynadığını görüyoruz. O yüzden yıllardan beri kan dökülmesine sebep olan Güney Sudan savaşının artık bitmesi gerekirken bu kez de çağdaş emperyalizmin yeni çocuğu durumundaki Güney Sudan'la Abei bölgesiyle ilgili bir sınır problemi başladı ve savaş bitmemiş oldu. Normalde şiddetli çöl sıcaklarının yaşandığı Sudan'ın Batı Kordofan eyaleti sınırları içinde ve sınır bölgede yer alan Abei mıntıkasında yaz merhalesine girilmesiyle birlikte çatışmalar da şiddetlendi. Petrol yönünden zengin olan ve halkının da önemli bir kısmı Araplardan oluşan Abei'yi pazarlık konusu yapmayacağını Hartum yönetimi referandum öncesinde açıklamıştı. Fakat yeni kurulan Güney Sudan yönetimi çağdaş emperyalizmin verdiği destekten yararlanarak bu bölgenin kendisine ait olduğunu iddia etti ve Sudan hükûmetinden askerî güçlerini çekmesini istedi. Hartum'un bu talebi reddetmesi üzerine de silahlı saldırılar başlattı.
Çağdaş emperyalist güçler ve onların hizmetindeki BM, Abei konusunda Hartum yönetimini köşeye sıkıştırmaya ve burayla ilgili Güney Sudan'ın taleplerini kabul etmeye zorluyor. Hartum'u zorlamak için muhtelif asılsız iddialardan ve ithamlardan da yararlanmaya çalışıyor. Emperyalizmin destek ve yardımından cesaret alan Güney Sudan'ın askerî saldırılarının devam etmesi sebebiyle yaz döneminde bölgedeki hareketliliğin daha da artması ihtimali var. Hartum yönetimi bölgeyle ilgili haklarından vazgeçmeyeceğini ve askerlerini çekmeyeceğini açıkladı.
Halk ayaklanmalarının devam ettiği Suriye ve Libya'da da yaz dönemiyle birlikte hareketliliğin artacağı anlaşılıyor. Libya'da NATO saldırılarının öncelikli hedefi Kaddafi'yi düşürmek değil siyasi yapının oluşturulması konusunda muhalefeti, bu teşkilata yön veren devletlerle işbirliğine zorlamak olduğundan zaman ne yazık ki direnişin aleyhine işliyor. Daha önce de muhtelif yazılarımızda dile getirdiğimiz üzere bu ülkede çağdaş emperyalizmin askerî müdahalesi Kaddafi'ye zaman kazandırmanın ötesinde bir sonuç getirmemiştir. Benzer bir oyunun Suriye'de oynanmasının doğuracağı sonuç da farklı olmayacaktır. O sebeple Suriye'deki zulüm ve haksızlıklara karşı sivil muhalefeti güçlendirmeye ve bu muhalefete yine sivil alanda desteği artırmaya ihtiyaç var.
YENİ AKİT