Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Sonuçları (2014) doğrultusunda Türkiye'nin nüfusu 77 milyon 695 bin 904. Nüfusun yüzde 8’i 65 yaş ve üzeri. Bu 6 milyon 192 bin 962 kişi demek. Veriler Türkiye’nin artık yaşlı bir ülke olduğunu gösteriyor. Birleşmiş Milletler'in (BM) tanımına göre bir ülkede yaşlı nüfusun oranı yüzde 8 ile 10 arasındaysa o ülke yaşlı ülke demek. Türkiye’deki yaşlı nüfus oranı, ülke tarihinin en yüksek noktasına ulaşmış durumda.
8 yıl sonra ‘çok yaşlı’
Türkiye bu gerçekle 2023 yılında tanışacak ve 'çok yaşlı' ülkeler arasına girecek. Yaşlı nüfus yüzde 10’u aşacak. Bu da 8 milyon 600 bin yaşlı anlamına geliyor. Bu sayının 2050 yılında da yüzde 21’lik oranla 19,5 milyon olması bekleniyor.
Nüfusun yaşlanmasıyla birlikte devletin sağlık, bakım hizmetleri, sosyal yardımlar ve emeklilik ücretleri gibi harcamaları da ciddi oranda artacak. Özellikle de 65 ve üzeri yaş grubunda görülen hızlı nüfus artışı, sosyal güvenlik sistemleri açısından tehdit olarak görülüyor.
Geçim derdi
Yaşlıların en önemli sorunu ekonomik. Emeklisi de, sosyal güvencesi olmayan da geçinememekten şikâyetçi. Türkiye’de ciddi bir yaşlı ve yoksul bir kesim var. Sayıları her geçen yıl artıyor. Yaşlı yoksul nüfus yüzde 17’den (2011) yüzde 18,7’ye (2012) yükseldi.
Hem devletten hem de eş, dost, komşudan aldığı yardımla hayatını idame ettirmeye çalışan yaşlıların oranı çok yüksek.
Yaşlı nüfusun en önemli gelir kaynağı, sosyal transferler yani yardımlar. Yardımlarla ayakta kalmaya çalışan yaşlı nüfus oranı yüzde 76,6. Bu oran kadınlarda daha yüksek. Yaşlı kadınların yüzde 86,3'ü yardıma muhtaç. Yani yaşlı kadınlar, yaşlı erkeklerden daha yoksul.
Sağlık
Sağlık yaşlılar arasında geçim derdinden sonra gelen en önemli gündem maddesi. Yaşlanmayla birlikte hastalıklar da artıyor. Kolesterol, şeker, tansiyon ve demans en fazla görülen rahatsızlıklar. Yaşlıların yarıya yakını sağlıklarının çok kötü olduğunu söylüyor. Yaşlı kadınların sağlık durumu erkeklere oranla daha kötü.
Yaşlılıkta en sık rastlanan hastalıklardan biri Alzheimer demansı. Türkiye’de 600 bin civarında Alzheimer hastası olduğu düşünülüyor. TÜİK’in ölüm nedeni verilerine göre, Alzheimer hastalığından ölen yaşlı nüfus oranında artış var. 2010 yılında bu oran yüzde 2,7'ydi; 2011 yılında yüzde 2,9, 2012 yılında ise yüzde 3,4’e yükseldi. Alzheimer hastalarının sayısı toplumun yaşlanmasıyla doğrudan bağlantılı. Alzheimer gelecekte Türkiye’nin en önemli sağlık sorunlarından biri olacak.
Sağlık hizmetlerine erişim kentli yaşlı nüfus için de, kırsaldaki yaşlı nüfus için de çok önemli. Bu noktada Aile Sağlığı merkezleri, yaşlıların imdadına koşmuş durumda. Çocuklarla birlikte kendilerine ‘sıra’ önceliğinin tanınmış olması, yaşlıların yüzünü güldüren gelişmelerden. Birinci basamak sağlık hizmetleri kırsalda yaşayan yaşlılar için çok daha önemli.
Yaşlılık polikliniklerinin (geriatri) açılması, yaşlılıkla birlikte gelen hastalıkların tanı ve tedavisinde bütüncül bir bakış getiriyor. Hastalıklar tek elden koordine ediliyor. Ancak nüfusu, önümüzdeki 10 yıl içinde daha da yaşlanacak Türkiye’de geriatri polikliniklerinin sayısı da, uzman hekim sayısı da yeterli değil. Uzman sayısı sadece 60.
Şu anda da Hacettepe Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, GATA, Süleyman Demirel Üniversitesi, Akdeniz Üniversitesi, Ege Üniversitesi, Adnan Menderes Üniversitesi, Namık Kemal Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi İstanbul ve Cerrahpaşa Tıp fakültelerinde geriatri bölümü var. Geriatri merkezleri ya da poliklinikleri daha çok kent merkezlerinde. Kırsalda henüz yaygınlaşmış değil. Dolayısıyla tedavi için mutlaka kent merkezine seyahat etmek zorunda.
Kognitif Nöroloji ve Demans Uzmanı ve 65+ Yaşlı Hakları Derneği Başkanı Gülüstü Kaptanoğlu, Türkiye’nin 2023 yılı sonrasına hazırlık yapması gerektiği görüşünde. Kaptanoğlu geç kalındığı takdirde sosyal, ekonomik ve sağlık politikaları alanında en büyük sorunun bu olacağını söylüyor:
"Şunu biliyoruz ki beklenen ömür 10 yıl uzadı ama maalesef bunun 7 yılı kronik hastalıkla geçebiliyor. Hal böyle olunca bunun sağlık sistemine ve ekonomiye yükü bir yana, hasta ve mutsuz yaşlılar yanında onlara bakmaya yetişemeyen mutsuz aileler de bizi bekliyor olabilir. Kaldı ki giderek küçülen aileler yaşlı yalnızlığını ve yaşlı bakımının artık daha büyük bir toplumsal meseleye dönüşme ihtimalini de artırıyor. Üstelik sağlık hizmetleri giderek daha teknolojiye ve pahalı hizmetlere dayalı bir hale geldiği için artık başka etik tartışmalar da başlatılır hale gelecek. İşin sağlık yönü dışında yaşlıları evlerinde, mahallelerinde tutmayı beceremezsek toplumsal yapımızın devamlılığı, sosyal hafıza oluşturmamız, kuşaklararası dayanışma da hayal olabilir."
Sosyal haklar: Yardımlar
Yardımlar sosyal haklar içindeki en nazik başlıklardan biri ve ‘veriliş şekli’ tartışma konusu.
Türkiye’de 3 milyon 100 bin hane sosyal yardım desteği alıyor. Barınmadan gıdaya, nakitten kömüre geniş bir yelpaze var. Sosyal yardımların Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'daki payı da yüzde 1,35. Yani, devlet kasasından 1 katrilyon 561 milyar 510 bin TL'sini sadece sosyal yardımlar için harcıyor.
TÜİK’in İstatistiklerle Yaşlılar 2013 araştırmasına göre sosyal yardımlar, yaşlı nüfusun en önemli gelir kaynağı. Destek alan yaşlı sayısında geçen yıla oranla artış var. Yaşlıların yaklaşık yüzde 77’si sosyal yardımlarla geçinmeye çalışıyor. Sosyal yardım yoksullukla doğrudan bağlantılı. İhtiyaçlarını kendisi karşılayamayan, maddi açıdan darda olanlar yardım almak için ya devletin ya da kurumların kapısını çalıyor.
Hükümete göre, yaşlılar açısından bakıldığında Türkiye bir sosyal devlet. Anayasa'nın sosyal güvenlik hakkını düzenleyen 62. maddesinde yer alan “Yaşlılar devletçe korunur. Yaşlılara devlet yardımı ve sağlanacak diğer haklar ve kolaylıklar kanunla düzenlenir” ifadesi bunun en önemli göstergesi.
Sosyal politika uzmanlarıysa konuya daha derin yaklaşıyor. Yardımlarla sosyal devlet olunmayacağını ileri sürüyorlar. Daha çok “hak” tanımı üzerinde yoğunlaşılıyor. Mevcut sisteme göre yaşlılar hak talep etme, talep ettikleri haklara kavuşabilme aşamasında değiller. Zira Türkiye’de yaşlılar özelinde tanımlanan sosyal hakları yok.
Yoksullukla mücadele haklar değil, hayırseverlik söylemi üzerinden yürüyor.
Yaşlılık Eylem Planı
Yaşlılık ilk kez AKP iktidarı döneminde sorun olarak ele alındı. 2007 yılında Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) yaşlılıkla ilgili geniş kapsamlı bir rapor yayımladı. Bu raporda mevcut durum ve uygulamaya konması gereken politikalar sıralandı. Bu Türkiye'nin ilk yaşlılık eylem plânı oldu. İkinci eylem plânı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından 2013 yılında yayımladı.
Kaynak: Al Jazeera