Hafta sonu hem Cumhuriyet, hem de Vatan gazetesinde tam sayfa konuk olunca, dikkatimi çekti YARSAV’ın yeni başkanı..
Acaba neler söylemiş diye şöyle bir baktım..
O kadar soru ve cevabın içinde, tek ciddi soru var..
O da şu: “YARSAV’ın bir ideolojisi var mı? Yargıyı temsil edecek bir çoğulculuğu barındırmadığı eleştirisi yerinde mi?”
Gerçekten ben de merak ediyorum bu sorunun cevabını...
İşte YARSAV Başkanı Emine Ülker Hanım’ın cevabı: “YARSAV üyesi yargıç ve savcıların bir dünya görüşü mutlaka var. Ama YARSAV, belli bir dünya görüşüne sıkışmış insanların toplandığı bir fikir kulübü değil.”
Ben o sorunun cevabını merak ediyordum ama, gördüğünüz gibi, Emine Hanım’dan somut bir cevap yok.
Politikacı cevabı var..
“Dünya görüşleri var”mış.. Ama “Belli bir dünya görüşüne sıkışmış insanların toplandığı bir fikir kulübü değil” imiş!
Ben ise tam aksi kanaatteyim..
Öyle ki; bir siyasi çizginin uzantısı gibi, YARSAV yöneticilerinin tavırları..
Açıklamalarına bakın. CHP ile hemen hemen aynı..
AK Parti’nin ise tam zıttı.. Bir konuda böyle olabilir. İki konuda olabilir. Ama hangi konuyu ele alırsanız alınız, hepsinde CHP ile aynı, AK Parti ile zıt görüşteler, YARSAV’dakiler.. Hani bir siyasi çizgide olmakla yetinseler, o siyasi çizginin tutarsızlıklarını da taklit etmeseler, yine de problem yok.. Ama bir siyasi parti, ne kadar tutarsızlık gösterirse, YARSAVda o kadar tutarsızlık içinde..
Örnek?
Çok.. Ama bir tane verelim.. YARSAV, hakim ve savcı alımında, seçimin mümkün olduğunca objektif olmasını ister. Bunun için Adalet Bakanlığı aleyhine davalar açar. Yürütmeyi durdurma isteklerinde bulunur. vs. vs.
Bu öneriyi doğru kabul edelim.. Ama bu öneriyi ortaya koyanların, tutarlı davranmalarını da kendilerinden isteyelim.
Nedir o tutarlılık? “Objektif seçimin, yargının her aşamasındaki seçimlerde göz önüne alınması zorunluluğu..”
Mesela? Mesela; açıklamayı yapan YARSAV Başkanı’nın, şu an bulunduğu makama nasıl geldiğinden başlayalım.
Nerede görev yapıyor Emine Hanım?
Yargıtay’da.. Yargıtay’da Tetkik Hakimliği yapıyor.
Peki, bu göreve gelene kadar hangi görevlerde bulunmuş, Emine Hanım?
Bir İslahiye’de.. Bir de Sandıklı’da.. Oradan hooop, Yargıtay’a tetkik hakimi olmuş!
Peki, bir imtihan mı kazanmış Emine Hanım?
Hayır!.. Büyüklerimiz(!) öyle uygun görmüşler. Öyle olmuş!
Emine Hanıma haksızlık etmeyelim.. Tetkik Hakimliği seçimlerinin tamamı böyle..
Her ne kadar, iki küçük ilçede çalışıp, Tetkik Hakimliğine geçenlerin sayısı sınırlı ise de, yine de genel olarak seçim böyle..
Şimdi bu seçimin adalete uygun, objektif, hakkaniyetli bir uygulama olduğunu iddia edebilir mi Sayın YARSAV Başkanı.
Bence mümkün değil.
Ama o seçimi, YARSAV Başkanı ile paralel düşüncedeki, çoğu zaten YARSAV üyesi kişiler yaptıkları için, Emine Hanım bu hakkaniyete aykırı uygulamadan şikâyetçi değil. Bunun için, herhangi bir açıklama yapmayı düşünmüyor. Bir dava açmayı mı? Onu, hiç düşünmüyor.
Sadece tetkik hakimliği değil, Yargıtay üyeliğinde de aynı sakat usul yürüyor..
Geçen hafta, baskı amaçlı olarak açıklamalar yapıldı: “Yargıtay’a 33 üye seçilmesi gerekiyor. İşler yavaşladı.”
Peki bu seçim nasıl yapılıyor? Var mı objektif ilkeleri?
Hayır.
YARSAV üyelerinin çoğunlukta olduğu HSYK toplanıyor.. Çoğu dernek referansı ile gelen adayları şöyle bir inceliyor.. Kafasına göre “Seni, seni, seni seçtim” diyor.. İş bitiyor..
Şimdi söyler misin Emine Hanım.. Hak bunun neresinde? Adalet bunun neresinde? Vicdan bunun neresinde?
Ve siz kalkmışsınız, kendi derneğinizin üyelerinin sözü geçiyor diye, Yargıtay’a üye seçiminin hemen yapılmasını istiyorsunuz! Kendi dünya görüşünüzdekilerin, Yargıtay’daki hakimiyetinin sürmesini istiyorsunuz..
Nerede eşitlik? Nerede evrensel hukuk ilkeleri? Niçin bu seçim objektif kriterlere göre yapılmıyor? Niçin Islahiye Hakimi’nin belirleneceği imtihanın bile objektif şartlarla yapılmasını istiyorsunuz da, Yargıtay üyeliği seçiminin keyfî yapılmasına ses çıkartmıyorsunuz?
VAKİT