Bundan önceki yazımızda Irak seçimlerinde oy kullanma hakkına sahip vatandaşların temelde üç kategoriye ayrıldığını dile getirmiş, üçüncü kategoriye girenlerin de kullanacakları oyların siyasi iradelerinin yönetime taşınmasını sağlamayacağı kanaatiyle tamamen oy kullanmayı reddedenler olduğunu ifade etmiştik.
Son seçimlerde oy kullanma oranının bayağı artması, hemen hemen yüzde yetmişe yaklaşması sebebiyle bu kategoriye girenlerin fazla bir yekün oluşturmadığı söylenebilir. Ama yine de siyasi tercih yapması durumunda dengelerde söze gelir bir farka yol açması muhtemel bir kitlenin oyunun dışında kaldığı bir gerçektir.
Dile getirdiğimiz bir husus da bu seçimde her ne kadar dini, mezhebi ve siyasi ayrışmaya itirazdan dolayı belli bir siyasi oluşuma doğru kayan kesimin sonuçları ciddi şekilde etkilemesine rağmen sonuçların belirlenmesinde birinci derecede rol oynayan kesimin mensubiyetlerine göre oy kullananlar olduğuydu.
Burada dikkat çeken önemli bir husus da siyasi tercihlerini ortaya koyarken ayrışmaya itiraz tarzında bir tavır sergileyenlerde de mensubiyetin belirleyici bir etken olmasıdır. Çünkü her ne kadar Şii kesimden de söz konusu ayrışmaya itiraz şeklinde siyasi tavır sergileyenler olduysa da bu şekilde tavır sergileyenlerin içinde çoğunluğu Sünni Arapların oluşturduğu tahmin ediliyor. Yani burada da mezhebi ve etnik ayrışma karşımıza çıkıyor.
Öte yandan direniş gruplarının çağrılarına olumlu cevap vererek tümüyle oyunun dışında kalanların ise tamamına yakınını Sünni kesimden olanlar oluşturuyor. Çünkü o çağrıların muhatabı genelde bu kesimdir.
Buna göre Şii kesimin oyları çoğunlukla Nuri el-Maliki'nin liderliğindeki Kanun Devleti Listesi ile Ammar el-Hakim'in liderliğindeki Irak Ulusal İttifakı'na az bir kısmının oyları da İyad el-Allavi liderliğindeki Ulusal Irak Listesi'ne, Kürt kesimin oyları büyük çoğunlukla Kürdistan Birliği'ne, bir kısmının oyları da Kürdistan İslâm Birliği ve Kürdistan İslâm Cemaati ile küçük Kürt gruplarına, Sünni Arap ve Türkmen kesimin oyları büyük çoğunlukla İyad Allavi'nin listesine veya kullanılmayan oylar grubuna, az bir kısmının oyları da küçük siyasi oluşumlara, Hıristiyan, Yezidi, Sabii gibi azınlıkların oyları da kendi partilerine kaymıştır. Yeni parlamentodaki aritmetik ve paylaşım da bu ayrışmanın seçimlere yansıdığını gösteriyor.
Seçimlerde ve sayımlarda hile yapılmadığını, çok dürüst bir seçim ve sayım gerçekleştirildiğini iddia etmek zordur. Bu konuda seçimlerden önce de tereddütler vardı ve henüz Irak'ta dürüst seçimler yapılacağına dair güven oluşmuş değil. Fakat bundan Nuri el-Maliki'nin şikâyetçi olması şaşırtıyor. Dürüst seçim ve sayım yapılması için şartları oluşturmaktan birinci derecede sorumlu kişinin hile yapılmasından şikâyette bulunmaya ne kadar hakkı olabilir? Buna hakkı olduğunu söylüyorsa en başta kendinden şikâyetçi olması gerekir.
Bizim tahmin ettiğimiz kadarıyla Maliki'nin sayımdan şikâyet etmesinde anahtar pazarlığının önemli rolü var. Anahtarı teslim alan kişinin arabayı çalıştırması ihtimali bulunduğundan, iki sandalye farkıyla da olsa bunu hak eden taraf olmanın avantajları var.
Şu merhalede hükümeti kurmanın önemli zorlukları ve sıkıntıları olduğundan, bu dönemde muhalefette kalan belki bir sonraki seçimlere avantajlı girebilir. Ama bu dönem Irak'ta taşların yerine oturduğu bir dönem olduğundan gerek işgalci güçler, gerekse bölgedeki ülkeler idarî yapılanmanın dışında kalmak istemiyorlar.
Dolayısıyla asıl yarışma ve çekişme bundan sonra başlayacak. Her ne kadar seçimlerden birinci çıkan Allavi anahtarı teslim alma hakkını elde eden kişi olarak avantajlı durumdaysa da onun açısından kritik bir denge oluştuğu da söylenebilir. O hükümeti oluşturma çabalarını sürdürürken öte tarafta Maliki de boş durmayacak tabii. Bir yandan transferler yoluyla birinci sıraya geçerek hükümeti kurma hakkını Allavi'den almaya, bir yandan da onun koalisyonu kurmak için yeterli çoğunluğu oluşturmasını engellemeye ve böylece hükümeti kurma faaliyetlerinde başarısız kalmasına sebep olmaya çalışacaktır.
Çünkü mevcut parlamentoda aynı cephede yer alacakları tahmin edilen Maliki ile el-Hakim'in grupları toplam 159 sandalyeye sahip. Hükümet kurmak veya Allavi'nin hükümet kurmasını engellemek için dört sandalye daha kazanmaya ihtiyaçları var. Fakat bu arada diğer gruplarda Allavi'yle ittifaka meylin daha ağır basacağı ve onun iktidarını kendi hesaplarına uygun gören dış güçlerin de bu meyli değerlendirmek için ellerindeki imkânlardan ve avantajlardan yararlanacakları kesindir.
VAKİT