Yarınlarda biz de olmak istiyorsak

Serdar Demirel

Toplum, sürekli değişen gündemin ardı sıra sürüklenip duruyor maalesef. Medya gündemine neyi sokarsa, onunla meşgul oluyor. Aklı gözünde, gözü de ekranda olan bir toplum olup çıktık

Medya kurgusu gereği hakiki gündemleri toplumun gündemine fazla getirmez. Reyting putu popüleritesi yüksek, ucuz ve çabuk tüketilir konuları elzem kılıyor. Medyayı elinde tutanların önemli bölümünün küresel güç odaklarından birine angaje olduğunu da hesaba katmak gerek.
Bu duruma Türkiye’nin dünyada en fazla televizyon izleyen ülkelerin ön sıralarında yer aldığı ürkütücü gerçeğini de eklersek, olayın vahâmeti ortaya çıkar.
Bütün bu hayhuylara rağmen ülkemizin yarınlarını coğrafyamızın kültürel derinliğine paralel, tarihten aldığı güçle düşünen, orta ve uzun vâdeli projeler geliştiren, geleceğimiz aleyhine kurulan komploları açığa çıkarmanın yollarını araştıran düşünce kuruluşlarımız var mı?
Sayıları az da olsa bazı kuruluşlarımız var. Ama ürettikleri, ürettiklerinin keyfiyeti ve kemiyeti çok da tatmin edici değil. Ne kadar bilimsel çalıştıkları şüpheli. Ya kadroları?..
Toplumunu tanıyan, gücünün ve zaaflarının farkında, özgüven sahibi, dünyanın gidişatını iyi okuyabilen, sezgi gücü yüksek, güç dengelerini aidiyet duyduğu dünyanın geleceği için gözeten yeteri düzeyde akil adamların varlığından bahsediyoruz.
Bireysel düzlemde çok yetenekli, cins beyinlere sahip olduğumuza inanıyorum. Lâkin bu tür cins beyinleri bünyesinde bir araya getiren, onlara gerekli maddî ve manevî desteği sunan strateji üreten kuruluşlarımızın varlığından doğrusu emin olmak istiyorum.
Meselâ 20 yıllık, 40 yıllık ve daha uzun süreli strateji değerlendirmesi yapan ve bunu gerekli mercilerle paylaşan kaç tane think-tank kurumumuz var? Çünkü siyasilerin çoğunun bu tür konularla uğraşacak ne zamanları, ne de birikimleri var. Bu yüzden verilere dayalı ciddi gelecek okumaları yapan kurumlar, her güçlü ülke için vazgeçilmezdir.
Farklı senaryolara hazır, her senaryo için bir plan geliştirmiş kurumlar, toplumları için geleceğin yol haritasını belirlerler. Siyaset erkine, sivil kuruluşlara düşen de farklı aracı kurumları kullanarak halkın zihin yapısını, iyi çalışılmış bu projelere paralel hazırlamaktır. Günübirlik tavırlar sergilemenin getireceği muhataralı duruma düşmemek için, bu bir zarurettir.
Bunları niye yazıyorum?
Düzenini arayan 21. yüzyılın dünyasında konjonktür ülkemizden yana. Yüzyılda belki bir defa yakalanan bir şans bu. Bunu heba etme gibi bir lüksümüz olamaz. Onun için kısır siyasi tartışmaları aşabilen, ülkenin geleceğini dar iç siyasi kutuplaşmalara kurban vermeyen akil kadroların varlığına ihtiyaç var.
Ara ve ana hedeflerimizi iyi tesbit etmeden en derin sularda en iyi konjonktür rüzgarıyla yelkenlerimizi şişirsek bile, arzulanmayan sulara açılmış bulabiliriz kendimizi. Konjonktür bizden yana deyip kulağımızın üstüne yatamayız.
Büyük devletlerin think-tank kurumları bu tür gelecek okumaları ve ona göre strateji çalışmaları yapar; siyasete, kurumlara, bürokrasiye, kanaat önderlerine ve topluma rotasını işaretlemek üzere..
Biz hâlâ bu konuda işin önemini tam kavrayamamışız. Birçok şeye dünya kadar para aktarılırken bizde, bu tür çalışmalar pek ilgi görmez ve desteklenmez. Bırakınız bunu, kimileri bu tür çalışmaları lüks bile bulabiliyor ne yazık ki! Tabiî, her insan, aklı ölçüsünde meselelerin idrakinde olur.
Ehem ve muhim sıralamasını, önceliklerimizi iyi tesbit etmek durumundayız. Üniversitelerimizi bile bu konuda yeterince istihdam etmiyoruz. Üniversitelerimiz, yüksek bir okul gibi faaliyet gösteriyor. Dünya kadar emek verilerek yetiştirilmiş akademisyenler üzerine düşeni yapmıyor.
Üniversitelerimizin, yetişmiş kadrolara beyin fırtınası yaptırması, onlardan gelecek okumaları istemesi ve bu meyanda proje üretmeleri için yeniden yapılandırılması şart. Bilim adamlarının terfi kriterlerinde bu tür çalışmalara öncelik verilmelidir meselâ.
Aslında söylenecek söz, yapılacak iş çok. Fakat bunlar için akil adamların hazırladığı mutfak çalışması sağlam yol haritasına ihtiyaç var.
Tabiî, 21. yüzyılı da ıskalamak istemiyorsak eğer.

VAKİT