Yargıya sahip çıkmayan adalet bakanı nerede?

Kenan Alpay, Yusuf Ozan Demir’in sunduğu “Başka Açıdan” programında gündemde oldukça yer edinen, sosyal medya üzerinden yargılar dağıtılan, hakimlerin itibarlarına saldırılan; ‘Elmalı Davası’ üzerine değinilerde bulundu.

HAKSÖZ HABER

Medya ve sosyal medya bazen sıkıntıların giderilmesinde çok önemli bir araç, bazen de çok büyük bir sıkıntı üretmekte olan bir araç. Her ikisine de istesek de istemesek de maruz kaldığımız ise ayrı bir gerçek.

Gazeteci yazar Kenan Alpay: “Yargıya güven Türkiye’de oldukça düşük. Eskiden beri düşük. Medyanın sıkıntıların giderilmesi ve sıkıntıların oluşması noktasındaki etkinliği bir araya geldiğinde çok farklı bir atmosfer ortaya çıkıyor.” dedi.

Öz annesi ve üvey babası tarafından istismar edildiği ve çizimler ile bunları anlatarak Türkiye’nin gündemine oturan iki çocuğun hikayesi (Elmalı davası) üzerinden yargı ve sosyal medyayı yorumlayan Alpay şöyle söyledi:

“Meseleyi (Elmalı davası) anlamak ve yazmak için saatlerce bekliyorum çünkü tek taraflı bir bilgi akışı var. Babaannenin verdiği bilgiler var. Olayın aktarımına babaannenin ifadeleri yansımış. Bu bilgiler üzerinden şu soru soruluyor: “Antalya Ağır Ceza Mahkemesi bu tacizi, tecavüzü çocukları cinsel manada pazarlayan anne ve üvey babayı nasıl serbest bırakır?” bütün her şey bunun üzerine dönüyor. ‘Zaten tecavüzcüler kaynıyor toplumda’, ‘tacizciler her yerde’ ve en önemlisi de ‘devlet bu tecavüzcüleri koruyor’, ‘Yargı hep tecavüzcünün arkasında’ söylemleri dile getiriliyor.”

Elmalı davası olayında adı geçen aile üyelerinin aralarındaki ilişkilerini aktaran Alpay,

“Hakkını yemeyelim, Sevilay Yılman anlaşılan hızlı bir şekilde o dosyayı okumuş ve adli tıp raporunu görmüş. Sanıkların kayıtlara geçmiş konuşmalarını okumuş. Annenin ve üvey babanın ifadelerini okumuş. Çocukların kalmış olduğu evde bulunan; dedesi, iki teyzesi ve dayısının ifadelerini okumuş. Baktığımızda orada da bir aile dramı var. Boşanmış bir anne. Bu boşanmış annenin başından geçen bir takım olumsuzluklar, ilişkiler olmuş. Annenin gece kulüplerinde çalışması ve konsomatris olarak çalışması ve nihayet bu kişiyle evlenmesi. Fakat suçlamaları yapan öz babanın da boşanmanın üzerinden üç sene geçmesine rağmen beşinci karısıyla evli olması. Şimdi o kadar tuhaf, anormal ilişkiler var ki bu olayda. Bu tarz durumlara ve ilişkilere hakim olmadan cin ali benzeri çizimler üzerinden “Bu anneyi görüyor musun çocuklarını nasıl da satmış!”, “Bu babayı görüyor musun nasıl zalimmiş!” diye atıp atıp tutuyorlar.”

Elmalı davası hakkında attıkları tweetlerle; ‘iddialar üzerine mahkeme karşısında olan insanların’ onurlarına hakaretler eden ve sosyal medya üzerinden yargı dağıtanlara hitap eden Alpay;

“Dün yüzbinlerce tweet atan, bu tweetlerde; ensest ilişki, sapıklık, tacizler, tecavüzler üzerinden yorumlarda bulunan insanlar, bu bilgiler (adli tıp raporu ve uzman yorumları) ortaya çıktığında ortadan kayboldular. Twitter üzerinden haysiyet cellatlığı yapanlara seslenen Alpay: ‘Siz bunları yazdınız. Siz insanların şerefine, haysiyetine, onuruna, tasallut ettiniz, siz tecavüz ettiniz. Orada öyle bir şey olup olmadığı tartışmalı ancak sizin tecavüz ettiğiniz aşikar. Siz bunu sosyal medya üzerinden yaptınız. Dediniz ki bunlar tecavüzcü!”

Elmalı’daki olaylar karşısında sessizliğini koruyan Adalet Bakanı’nın duruşunu yorumlayan Alpay;

Sevilay Yılman hepimiz gibi bir gazeteci. Dün birileri konuyu konuşurken o araştırma yapıp dosyayı bulup okuyor. Ben soruyorum ya bu ülkenin Adalet Bakanı Abdulhamit Gül “Arkadaşlar Antalya mahkeme heyetini bir bağlayın bakalım şunlarla bir telekonferans yapalım”, “Arkadaşlar nedir bu mevzu?’, “Bana bir on dakikada izah edin şu mevzuyu” dedi mi? Demedi. Çıkıp bir adalet bakanı olarak üzerinde manipülasyon, spekülasyon yapılan konuyu açıklayarak kamuoyunu aydınlat!”

Toplum iddialarla sarsılırken Adalet Bakanı Abdulhamit Gül nerede?

Gazeteci Kenan Alpay, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’e görevini hatırlattığı konuşmasında: “Kamuoyuna ‘taciz ve tecavüz iddialarının gerçek mi değil mi adli tıp raporları üzerinden anlat! dedi.

Alpay, “İddialar şunlar, soruşturma devam ediyor, adli tıp raporları şöyle şöyle yazıyor ifadelerinde şöyle şöyle söylediler” diye çıkıp söylemesi gerekiyordu!, üstelik: “Kamuoyunu sükunete davet ediyoruz” diye bir yorumda bulunması gerekiyordu.

Alpay, “Bu insanlar ehil ve vicdan sahibi hakimlerdir. Ortada rüşvet ve iltimas ile verilmiş tahliye kararı yoktur. Temin ediyorum bütün toplumu’ niye demesi gerekirdi.” dedi.

Alpay, “Siz bu zamanda konuşmayacaksınız ne zaman konuşacaksınız? Sedat Peker bin tane iddia atıyor ortaya, adalet bakanı yok ortada! Otele şunlar bunlar çökmüş adalet bakanı yok ortada! Taciz ve tecavüz meselesi gırla gidiyor, adalet bakanı yok ortalıkta! Ben şimdi merak ediyorum: Adalet bakanı en kritik zamanlarda toplumun dini duygularını, ahlaki duygularını, vicdani duygularını yıksa; onun temellerine saldıran bu sistematik organizasyonlar olurken konuşmayacaksa ne zaman konuşacak?

“Bu ülke manipülasyona çok açık” diyen Alpay: “Birkaç gün önce Katarlı öğrenci meselesini konuştu. Hatırlayacaksınız iki sene önce; 77-78 yaşlarında bir adam kendi bahçesinde kendi köpeğine tecavüz ediyor diyerek tutuklandı. Peki sonra ne çıktı ortaya? Adamın kiracısı olan 14 yaşındaki bir çocuk telefonuyla çekim yapıyor. Niye; köpek bağlı olduğu zincire dolanmış, sahibi olan o amca da köpeği o zincirden kurtarmaya çalışıyor. Çocuk videoyu çekiyor ve bir dakikalık video ile paylaşımda bulunuyor. ‘Yaşlı adam köpeğine tecavüz ediyor yalanıyla’ hem de. Adam, bütün Türkiye’ye köpek tecavüzcüsü olarak lanse edildi. Haysiyet düşmanlığını görüyor musunuz? Şerefe, haysiyete, onura tasallutu görüyor musunuz? Diyelim ki bu 14 yaşındaki bir çocuğun terbiyesizliği. Peki ya jandarma veya savcılık bu adamı ismiyle, resmiyle, adresiyle beraber medyaya nasıl servis eder? Nasıl oluyor da bu adama “Ne yapıyorsun, Ne oluyor böyle” demez!

Alpay, Hucûrat suresinde yer alan, “Ey iman edenler! Eğer fasık bir kimse, size bir haber getirirse doğru olup olmadığını araştırın. Yoksa bir topluma cahilce kötülük edersiniz de sonra yaptığınız şeye pişman olursunuz.” ayetini hatırlatarak bir olayın tüm yönleriyle irdelenmesi gerektiğini hatırlattı.

“Medyanın ve sosyal medyanın ahlakı olsun”

Kenan Alpay konuşmasının devamında, “Ali İhsan beye katılıyorum belki de babaanne torunlarım ortada kalmasın, ben gelinimi severdim, oğlum başkasıyla evlenmesin, gelsin. Gelmedi. O zaman ben ne yapabilirim?” diyerek “Nasıl bir intikam alabilirim? Onu ailesi ile beraber nasıl rezil edebilirim?” demiş olabilir ve kafasında kurduğu kumpası çocuklara telkin de bulunarak lanse ediyor olabilir” dedi.

Adli tıp ve uzmanların değerlendirmeleriyle oluşturulan raporlardaki ayrıntıyı aktaran Alpay, “Adli tıbbın raporunda ve uzman klinik psikoloğun raporunda bu yönde yorumlarda bulunuluyor. Peki adaletin ve bir hakkın tahakkukunu istiyorsak; hakimler ve savcılar gibi adalet bakanının da bu müesseseye sahip çıkması gerekmiyor mu? Adaletin, yargının sahibi yok mu bu memlekette, ben anlamıyorum! Nasıl olabiliyor bu? Buna sahip çıkmıyoruz.

“24 saat içerisinde yüz binlerce tweet atıldı. Annenin ve üvey babanın namusuna tasallut edildi, hakaretler edildi hangi biri çıkıp özür dilerim ben, bu kadının ve üvey babanın namusuna tasallut ettim diye özür diledi? Hiçbirisi… Hangisi; “Biz bu üç hakimin hakkına girdik, biz onları itibarsızlaştırdık, kendilerinden af diliyoruz dedi?” Ben arıyorum bulamadım, göremedim.”

“Biz bu ülkenin geleceğini gerçekten düşünüyorsak, çocuklarımızın sağlığını, psikolojisini düşünüyorsak, bu çocukların travmatik çocuklar olmasını istemiyorsak, bu çocukların hayat boyu kaygı ve korku duymasını istemiyorsak o zaman lütfen adalete sahip çıkalım. Medyanın da sosyal medyanın da etiği değil namusu, ahlakı, edebi olsun!

Kenan Alpay'ın katıldığı "Başka Açıdan" programının videosu

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!