HSYK’nın son 23 gününü yaşıyoruz. 12 Eylül’e o kadar kaldı..
Tatil günlerini de aradan çıkarırsak, iki haftalık mesaileri kaldı. Anayasa değişikliğinde evet oyu çıkınca... Artık HSYK’daki yapı bozulacak. Şu an, mahkemelere müdahale ederek, istedikleri hakimleri kritik mahkemelere atayarak verilecek kararlara etki etmek isteyen HSYK üyeleri, azınlıkta kalacaklar..
Bugünkü gibi, “Biz hukukun gereğini yapıyoruz” diyemeyecekler.
Çünkü karşılarında, yine hukukçu olan çoğunluk çıkacak.
“Siz, İstanbul’daki savcıyı niye değiştirmek istiyorsunuz?” diyecekler?
“Efendim şikayetler var.”
İyi de, Osman Kaçmaz için de şikayet var. Faruk Eminağaoğlu için de şikayet var.. Onları değiştirmek istemiyorsunuz ama..
Üstelik, şikayet olan her savcıyı değiştirirseniz, yargı bağımsızlığı nerde kalacak?
Sadece İstanbul Savcısı değil..
Erzurum’dakileri de değiştirmek istiyorlar..
İyi de, Erzurum’daki savcıların özel yetkilerini zaten almıştınız ya..
“Şimdi onların yerine getirdiklerimizin de yetkilerini almak istiyoruz!”
Ohh ne güzel iş bu!
Devam ediyor HSYK’daki müdahaleciler.
Diyarbakır’da da bir operasyon şart.
Ordaki bazı suçlara karışan subayları yargılayan hakimleri değiştirmek lazım..
Vay vay vay... HSYK’ya bakın siz..
Sanık avukatlığı merkezi gibi çalışıyor. Hatta çok daha etkin..
Öyle uzun uzun savunmalar yapmaya gerek yok.
Değiştirirsin hakimi, olur biter.. Anlarsınız ya..
Yapmayın beyler. Hukuku üç paralık etmeyin.
Sokaktaki adam bile biliyor ki, bir mahkemedeki hakim değiştiğinde, verilecek karar da değişir.
HSYK İstanbul’da ısrar ettiğine göre..
Seyfi Dede, HSYK Başkanvekili ile bu konuda bir dizi görüşme yaptığına göre..
Şimdi o mahkemedeki hakim ve savcıların değiştirilmesi de, direkt verilecek kararların değiştirilmesine matuftur..
Bunun başka bir izahı olamaz..
Olamaz ama, HSYK Başkanvekili Kadir beyi bir dinleyelim bakalım. Bakalım ne diyor, gazetecilere: “Bizim herhangi bir dava ya da soruşturma ile ilgili sorunumuz yok.”
Bakın siz!
Dava ve soruşturmalarla ilgileri yokmuş ama... Ne hikmetse, Erzurum, İstanbul, Diyarbakır mahkemelerini kafaya takmışlar.. Üyelerini değiştirmek için, canla başla çalışıyorlar!
O zaman sorsak Kadir beye: “Dosyalarla ilginiz yoksa, neyle ilginiz var?”
Kadir bey kendiliğinden vermiş cevabı: “Bizim istediğimiz; yaplan uygulamalarn insan haklar ihlallerine ters olmamas yönündeydi.”
Haydaaa..
Uygulamalar dediğiniz, “yargı işlemleri” beyim..
Gözaltılar. Yakalamalar. Tutuklamalar.. İddianameler.. Tahliyeler.. İtirazlar.. Sorgular..
Bunların hepsi, savcılıkların ve mahkemelerin takdirinde olan işlemler..
Yargı işlemleri hakkında da, nasıl bir prosedür izleneceği, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yazılı.
O kanunda da, “Şu olursa, HSYK şu kararı alır” diye bir madde yok!
O zaman, siz nerden çıktınız?
Bir yanlışlık varsa, CMK’daki usul izlenmiyor da, niye HSYK devreye girip, tepeden hakim değişikliğine gitmek istiyor?
Evet cevap verin sayın Özbek!
Niye itiraz ile, diğer yargısal hak arama yolları ile iddia ettiğiniz yanlışlık (varsa), düzeltilmiyor da, siz devreye giriyorsunuz?
Ve hangi yetki ile devreye giriyorsunuz?
Bir de kalkmışsınız, “Dosyalarla ilgimiz yok” diyorsunuz.
Size ne insan hakları ihlallerinden?
Siz “insan hakkı ihlalleri kurulu” musunuz?
Varsa bir ihlal, zaten yargıda iş. Yargı bakar o işe de..
Siz niye karışıyorsunuz?
İlla bir davaya karışacaksanız, bakın Vakit gazetesinin üç davasını, sanığın en tabii, en evrensel hakkını hiçe sayarak, ifadesini almadan mahkum eden bir hakim var, hemen yanıbaşınızda..
Daha bir ay önce yetkilendirdiniz..
Ona da bir baksanıza..
Desenize, “Sanığın ifadesini almadan mahkum etmişsin. İnsan hakkı ihlali yapmışsın. Seni Hakkari’ye Sulh Ceza hakimi olarak gönderiyorum” diye..
Eğer insan hakları ihlalleri ile ilgileniyorsanız, buyrun bu kararı alın.
Ama diyorsanız ki, “Biz sadece darbecilerin insan hakları ihlalleri ile ilgileniriz. Bize ne gazetecilerin insan hakkı ihlallerinden.”
O zaman söyleyeyim size..
Geçti beyler, geçti. Geçti Bor’un pazarı...
Sürün eşeğinizi Niğde’ye..
VAKİT