Yargıtay üyesi mi, örgüt sanığının avukatı mı?

Ali İhsan Karahasanoğlu

Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, siyasi organlara laf atıp, Anayasa değişikliğini dün de eleştirdi..

Eleştirdi ama, kendisine yöneltilen, asli görevi ile ilgili sorulara ise cevap veremedi..
Anayasa değişikliğinin hangi yönde olacağı, yasama organının bileceği bir iş.
Onun içindir ki; Anayasa, “yasama yetkisinin TBMM tarafından kullanılacağı”nı belirttikten sonra, bu yetkinin “devir bile edilemeyeceği”ni açıkça düzenlemiş!
O halde, Anayasa değişikliği nasıl olacak konusu, Yargıtay Başkanı’nı o kadar yakından ilgilendirmiyor..
Şunu tabiî ki saygı ile karşılarız: “Şu kadar yıllık hakimlik tecrübemiz var. Bize kalırsa, değişiklik şu şekilde olursa, faydalı olur!” tabiî ki diyebilir.
Ama bu kadar!
Bundan sonrası, yetki aşımı demektir..
Değişiklikten sonra eleştiri getirmek, sınırların zorlanması demek olur.
Eğer yasama yetkisinde gözünüz varsa, sizi engelleyen yok.. Oraya seçilmek herkesin hakkı. Basarsınız istifayı, olursunuz aday.. Seçilirseniz, ne âlâ!
Seçilemezseniz; hâlâ “İlla bizim dediğimiz olacak. Biz nasıl diyorsak, seçilsek de, seçilmesek de Anayasa öyle olacak” demeye ne hakkınız var?
Sayın Gerçeker, Anayasa’da hiçbir maddede kendisine verilmeyen “Anayasa değişikliği hakkında söz söyleme” yetkisini haksız şekilde kullanıyor da..
Anayasa’nın, Yargıtay Kanunu’nun kendisine verdiği yetkileri kullanmıyor!
Nedir kullanması gereken yetki?..
Yargıtay’ın ilgili kurullarını toplayıp, Yargıtay üyeleri hakkında basında çıkan haberlerle ilgili soruşturmaları açmak..
Günlerdir basında tartışılıyor.. 8. Ceza Dairesi’nde üye olan bir hakim, bir başka Yargıtay üyesine, Yargıtay Başkanlığı ile ilgili görüşlerini aktarıyor.. Devam ediyor, derdest bir dava hakkında yorumlar yapıyor. Derdest bir dava hakkındaki kararla, Yargıtay Başkanlığı seçimleri arasında direkt bir sebep-sonuç ilişkisi kuruyor.. O dava hakkında nasıl bir karar alınması gerektiğini söylüyor..
Yargıtay üyesi, böyle bir sohbet yapabilir mi?
Yapamaz.
Yaparsa, Yargıtay’da üyeliğe devamı, sadece kendisini değil, Yargıtay’ı da zarara sokar. Vatandaşın Yargıtay’a güvenini zedeler..
Ama bakın Yargıtay Başkanı’na, hiç oralı bile değil.
Soruyorlar kendisine: “Bazı Yargıtay üyelerine yönelik ses kayıtları bulundu.. Ne diyorsunuz?”
Sayın Başkan ne cevap verse beğenirsiniz?
Cevap şöyle: “Bunların mutlaka yasal olarak, yasalara uygun şekilde yapılması gerekiyor. Yasalara uygun bir şekilde yapmadığınız zaman, o zaman adaletin de doğru gerçekleşmemesi gibi çok kötü bir sonuç ortaya çıkıyor. Çünkü yasal olarak yapılmadığı zaman, hukuki geçerliliği olmuyor.”
Sanki “İlgili kişiyi hemen cezaevine atın” diyen var..
Olabilir, ses kaydı, o Yargıtay üyesini cezaevine atmak için yeterli olmayabilir.
Ama o ses kaydı yayınlandıktan sonra, artık o üyeye, vatandaş güvenebilir mi? O üye, Yargıtay’da göreve devam edebilir mi?..
Bunu açıklaması gerekir Sayın Gerçeker’in..
Ceza vermek başka.. Kişi hakkında disiplin soruşturma açmak başka.. Şu an o üye hakkında, ne ceza soruşturması var, ne de disiplin soruşturması..
Böyle vurdumduymazlık olur mu?
Siz; Anayasa değişikliğine laf edeceksiniz..
Ama kendi üyenizin, yargıya müdahalesine sessiz kalacaksınız!..
TBMM’nin halkoyuna sunduğu bir değişikliği tartışmaya açacaksınız..
Ama hükümeti devirmeye teşebbüs etmekle suçlananlara destek verip, onları cezadan kurtarmaya çalışan Yargıtay üyesini görmezlikten geleceksiniz!..
Siyasi iradeye eleştiriler yönelteceksiniz..
Yargıtay üyesi kimliği altında, terör örgütü üyesi olmakla suçlanan kişilerin avukatlığına soyunanları seyredeceksiniz..
Olur mu böyle şey? Olur mu Sayın Gerçeker?

VAKİT