Ali İhsan Karahasanoğlu; yazısında Yargıtay 8. ve 9. dairelerini çalışma şekline değinmiş:
8. ve 9. Ceza üyeleri de darbe soruşturmasına alınmalı!
Dışarıdan baktığınızda, “Yargıtay” denildiğinde sanırsınız ki; İstanbul, Ankara, Diyarbakır, Antalya.. Tüm Türkiye’deki davaların hepsi, Yargıtay’a gider.. Oradaki tek bir heyet huzurunda incelenir ve karara bağlanır.
Hayır, prosedür böyle değil.
“Yargıtay” dediğiniz, 400’ü aşkın üyesi olan bir yüksek mahkeme.
38 tane dairesi var.
Önce “Hukuk daireleri” ve “Ceza daireleri” diye iki gruba ayrılmış..
Sonra da, kendi içlerinde, ihtilafların ana başlığına göre, ayrı daireler görevlendirilmiş.
Her dairenin, hangi tür davaların dosyalarına bakacağı, önceden belirlenmiş.
Dolayısı ile, tahliye davasına başka, adam öldürme davasına başka daire bakıyor. Onun içindir ki, Yargıtay’a gelen dosyalar, önce davanın türüne göre tasnif edilir.. Aynı türden davalar, hep aynı üyelerin elinden geçer.
Örneğin kiralanan yerin tahliyesi ile ilgili davalara 6. Hukuk Dairesi bakar.. Bu daire, hiçbir zaman, kalkıp da ticari davalara bakmaz. Ticari davalar ise, 11. Hukuk Dairesi’nin işidir. 11. Daire de, tahliye davasına bakmaz.
Örneklerimizi ceza davaları açısından verecek olursak.. Adiyen adam öldürme dosyaları 1. Ceza Dairesi’nde karara bağlanır.. Örgüt davalarına ise 9. Ceza Dairesi bakar.
Konuya vakıf olmayanlar, “Koskoca Yargıtay.. Onlarca hakim var. Biri ideolojik karar verecek olsa diğeri onu engeller. Diğeri böyle bir şeyi aklından geçirse, öbürü uyarır..” diye düşünürler..
Ama olay hiç de o kadar basit değil..
Direksiyonun başında duran ve ideolojik karar vermeye niyetli olanlar, oturup düşünmüşler..
İşi çözmüşler..
“Yargıtay’daki dairelerin tamamına, birebir bizim gibi düşünen kendi kafamızdan adam koyma imkanımız yok. Böyle bir şey yapmaya kalkarsak, dikkat de çekeriz..” demişler..
“O zaman ne yapalım?” diye düşünmüşler..
“Kritik öneme haiz daireler hangileri ise, onları tespit edelim.. Onlara en aşırı fanatiklerimizi koyalım. Diğer daireler zaten önemli değil..” demişler.
Bunun için de, bakmışlar, 9. Ceza Dairesi kritik öneme haiz bir daire.. 8. Ceza Dairesi hakeza..
“Bu ikisine tam kendi kafamızdan adamları koyalım. Gerisi önemli değil” demişler..
9. Ceza niye önemli?
Örgütlü suçlara baktığı için..
“Örgütlü suç” dediniz mi, akan sular durur. Dosya anında 9. Ceza’ya gelir.
9. Ceza’yı da, ideolojik karar verecek üyelerle doldurdu iseniz, çıkacak kararlar artık bellidir.
İşte bugünkü manşetimizde eleştirilen 9. Ceza, böyle özenle seçilmiş, Seyfi Dede ürünü bir dairedir.
8. Ceza Dairesi de, yine tam Seyfi Dede ekolünden gelen seçilmiş üyelerden oluşmuş, bir dairedir.
Hasan Hüseyin Ceylan’dan tutun. Tayyip Erdoğan’dan, Necmeddin Erbakan’a kadar hemen tüm siyasilerle ilgili davalar, 8. Ceza Dairesi’nden geçmiştir..
Siyasi hayatlara vurulan prangalar, bu 8. Ceza Dairesi’nin eseridir.
Eğer hedefe alınan isimler, daha ağır cezalara çarptırılmak isteniyorlarsa, önce “örgütlü suç” isnadı yapılır. Sonra da 9. Ceza Dairesi sayesinde, uzun yıllar cezaevinde kalacak cezalar verilir..
Tezgâh, böyle kurulmuştu..
Neyse ki, 12 Eylül 2010 referandumu sonrasında, bu ideolojik tezgâh bozuldu..
Artık bu iki dairede, sadece ideolojik karar verecek üyeler değil, onların yanında objektif karar verebilecek üyeler de bulunuyor..
Yanlıştan dönüldü ama..
Ya mağduriyetler ne olacak?
Suçsuz yere yıllarca cezaevinde yatanların mağduriyetleri ne olacak?
Haksız yere cezaevinde yatmamak için, ülkedeki birçok imkanını kaybederek, yurtdışına çıkmak zorunda kalanların yaşadıkları eziyetler ne olacak?
Bu mağduriyetlerin de giderilmesi için, darbe soruşturmalarına, son 20 yıl içinde, 8. ve 9. Ceza Dairesi üyeliği yapmış herkes dahil edilmelidir.
Ki; bence suç ispatı, en kolay bunlar için yapılacaktır.
Sorulacak üyeye: “Tayyip Erdoğan’a, 1 yıl ceza verdiniz. Bu şiirin neresinde suç vardı, açıklar mısınız?”
Kem küm..
Sorulacak diğer üyeye: “Erbakan Hoca’ya ceza verdirdiniz. Bu konuşmanın neresinde suç vardı?”
Kem küm..
Ne diyebilirler ki?
Tek diyecekleri, “kem.. küm..”
Bunun içindir ki, darbe soruşturmalarına, Yargıtay üyeleri de dahil edilmelidir!
YENİ AKİT