Yargıtay Başkanı kanunu bilmezse!

Ali İhsan Karahasanoğlu

“İçki içiminin engellenmesi iddiaları”nı tartışıyoruz.

Niye? Çünkü “Yargıtay Başkanı’nın gafları”nı gözlerden kaçırmak istiyorlar.

“Ucube heykeller için söylenen sözler”i tartışıyoruz..

Niye? Çünkü “Yargıtay üyesinin avukat arkadaşına ‘onama mı istiyorsun, bozma mı, yaz şuraya’ sözleri”ni gündemden düşürmek istiyorlar.

Bir lisedeki kız öğrencilerle erkek öğrenciler arasındaki mesafe yasağını tartışıyoruz.

Niye? Çünkü “dürüst Kemal diyerek CHP’nin başına getirilen şahsın, yolsuzluk sanığı adamları il başkanlıklarına getirmesi”ni unutturmak istiyorlar.

Gelin şu gündemden kaçırılmak istenen konulara bir bakalım..

Yargıtay Başkanı, CMK 102 gereği tahliyeler tartışılırken, “Yargıtay’ın yeniden tutuklama yetkisi yok” dedi.

Dün gördük ki, Yargıtay 9. Ceza Dairesi, bazı tahliye edilenlerin yeniden tutuklanmasına karar vermiş.

Demek ki ne imiş?

Yargıtay Başkanı, Yargıtay dairelerinin tutuklama kararı verebilip veremeyeceğini dahi bilmiyormuş!

Sadece bunu mu bilmiyormuş, Yargıtay Başkanı?

Hayır.

Başkan’ın bilmediği daha birçok şey var.

Mesela, Başkanımız zannediyor ki, “Yargıtay kararları kesindir. Tekrar hiçbir şekilde bozulamaz. İtirazı mümkün değildir.”

Oysa 2003 yılında yapılan kanunda, Başkan’ın bildiği eski kuralda bir değişiklik var.

Ceza Muhakemesi Kanunu ve Hukuk Usulü Muhakemesi Kanunu’nda yapılan değişiklikler, bunlar.

Her iki kanunda da, AİHM ihlal sonucuna varırsa, Yargıtay tarafından incelenip kesinleştirilen kararların, yeniden incelenmesini öngörüyor.

Sadece anlatımla yetinmeyelim. Maddeleri de aynen aktaralım. Ki, madde metnini anlamak için, öyle çok derin yorumlar yapmaya gerek olmadığını, siz de görmüş olasınız.

Ceza Muhakemesi Kanunu 311/f maddesini aktarıyorum: “Ceza hükmünün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâli suretiyle verildiğinin ve hükmün bu aykırılığa dayandığının, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması.”

Ne olurmuş, bir ceza hükmünün yanlışlığının AİHM tarafından tesbiti halinde?

“Yargılama yenilenir”miş!

Sadece ceza davaları için değil bu kural..

Alacak verecek, kira, aile hukuku türünden ihtilaflar kapsamındaki davalar için de, benzer kural geçerli.

Bu da Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 445/11. maddesinde düzenlenmiş: “Hükmün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâli suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması.”

Dikkat ederseniz, Yargıtay incelemesinden geçse bile, AİHM; Türkiye içinden verilmiş bir mahkeme kararı için AİHS’ye aykırılık tesbiti yaparsa, “yargılama yenilenmek zorunda” kalınıyor!

Bunun anlamı nedir?

Kararın bir anlamda itiraz üzerinde bozulması demektir.

Yargıtay Başkanı’mız bunu da bilmiyor olmalı ki, “Danıştay, Yargıtay yüksek yargıda son noktayı koyan mahkemeler. Bunun üzerine Anayasa Mahkemesi'ne yetki verilmesi süper temyiz yetkisi oluyor. Bildiğim kadarıyla AİHM'in bile böyle yetkisi yok” sözlerini sarf ediyor.

Aynı Yargıtay Başkanı’mız, bir yüksek yargı üyesinin, avukat arkadaşına “Onama mı istiyorsun, bozma mı?” sorusu ile ilgili olarak da, “Savcılığa yazdık, cevap gelmedi” geçiştirmesi yapıyor.

Sanki savcılık onlara bir cevap vermezse, tüm dünyanın izlediği bu skandal konuşma, yok sayılacak!

Bize ne, savcılığın size cevap verip vermediği veya ne cevap verdiğinden. Siz, bizim kulaklarımızla dinlediğimiz konuşmalar için ne yaptınız, onu açıklasanıza sayın Başkan!

İşte görüyorsunuz, konuşulması gereken gerçek gündem maddelerini gözlerden uzak tutmak için, suni gündemler oluşturuyorlar.

CHP’nin İstanbul İl Başkanlığı’na getirilen, halen sanık konumundaki kişi de, bu taktiğin son örneği!

Tek soru, bu il başkanının gerçek kimliğini ortaya serer: “Zafer Mutlu ile, hangi davada birlikte sanıksınız siz?”

YENİ AKİT