Yargısız İnfazların Emniyetçisi Menzir Öldü

Eski Ulaştırma Bakanı ve İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir, solunum yetmezliğine bağlı rahatsızlığı nedeniyle yaklaşık 5 aydır tedavi gördüğü International Hospital'da hayatını kaybetti.

HAKSÖZ-HABER

“Bursa'da 1945 yılında doğan Menzir, Ankara Polis Akademisi'ni bitirdi. Ordu, Denizli, Diyarbakır ve Olağanüstü Hal Bölge, Kocaeli ve İstanbul emniyet müdürlükleri yapan Menzir, 20. Dönem'de Doğru Yol Partisi'nden İstanbul milletvekili seçildi. 1997-1998 yıllarında Ulaştırma Bakanlığı yapan Menzir, evli ve 2 çocuk babasıydı.”

“Menzir kimdir” sorusunu haber ajansları yukarıdaki kısa ama özü ifade etmeyen bir paragraf ile açıklamaya çalışsa da bu açıklama Menzir’in görev yaptığı dönemde imza attığı cinayetlere, haksızlıklara, işkencelere, faili meçhullere cevap vermekten oldukça uzak.

Peki, Necdet Menzir Kimdir?

Biz Necdet Menzir’i iftar saatinde yargısız infazla şehit edilen Mevlüt Demir’den, İslami Hareket örgütü üyesi oldukları gerekçesi ile işkenceden geçirilen Müslümanlardan, gece vakti evleri darmadağın edilerek gözaltına alınanlardan biliriz.

Necdet Menzir, Emniyet Müdürlüğü'nden emekli olduktan sonra 1991 seçimlerinde DYP'den Kocaeli Milletvekili adayı oldu ve kaybetti. Fakat seçimin sonunda koalisyon hükümetinin Başbakanı Süleyman Demirel tarafından İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne atandı. Böylece eski OHAL yeni İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu ile Menzir İstanbul halkı için yeni bir sayfa açıyordu. Yaygınlaşan söylentilere göre, Menzir göreve başlarken "Ben terörist peşinde koşan polis istemiyorum." diyerek nasıl bir yöntem uygulayacağının ilk işaretlerini vermişti.

Hakkında defalarca “taamüden adam öldürmek” suçlamasıyla suç duyurusu yapılan Menzir, ev baskınlarında şüphelilerin “ölü ele geçirilmesi”nin iyice sıradanlaştığı yargısız infazların ardından basının “falan örgüte büyük darbe” manşetleri ile cinayete çanak tuttukları, işkence kasetlerinin açık açık basına servis edildiği dönemde İstanbul Emniyet Müdürlüğü görevinde bulunuyordu!

Yıl 1993 Mart ayı!

Menzir, Cumhuriyet Gazetesi’nin 6 Mart tarihli nüshasındaki habere göre "Hep sol kolunuzu kullanıyorsunuz. Sağ kolunuzu hiç kullanmıyorsunuz. Gelişen dinci hareketleri izlemiyorsunuz." Şeklindeki eleştiriyi (!)"Şimdi Dev-Sol'la uğraşıyoruz; sıra onlara da gelecek" şeklinde cevaplamasının üstünden uzunca bir zaman geçmeden Müslümanlara yönelik saldırılar da hız kazanmıştı. -1990-93 yılları arasında “ev baskınlarında” 105 kişi polis tarafından öldürülmüştür-

19 Mart 1993 te özel kanalların canlı yayınları eşliğinde Necdet Menzir’e bağlı kuvvetler Şirinevlerde yeni bir cinayete daha imza attılar! İftar saatlerinde Şirinevler de Mevlüt Demir isimli Müslüman’ın evine baskın düzenleyen polisler, 5-6 silah sesinin duyulmasının ardından Mevlüt Demir’i “ölü olarak” ele geçirmişlerdi!

Doksanlı yıllarda haber bültenlerinde en çok kullanılan kelimelerden birisidir “ölü olarak ele geçirme” Hele hele bu bir ev baskını ise yargısız infazın, cinayetin medyadaki dilinin adıydı bu ölü olarak ele geçme meselesi!

Mevlüt Demir de Uğur Mumcu’nun öldürülmesi ile Müslümanlara karşı başlatılan “laik terör”den nasibini almış ve Rabbine şehid olarak dönmüştü. Görgü tanıkları hiçbir çatışmanın yaşanmadığını anlatmasına karşın evinde iftarını açmaya hazırlanan Mevlüt Demir’in katli medya da kendisine “İslami Hareket Örgütü” ne büyük darbe olarak yer bulmuştu!

İlginç bir dönemdi Menzir’in emniyet müdürü olduğu dönem!

Uğur Mumcu suikastinden önce gözaltına alınanların aynı suikastle ilgili teşhis edildiği günlerdi o günler! Menzir’in işkence tezgahından geçmiş Av. Hüsnü Yazgan işkencede dönemin  İstanbul DGM Başsavcısı Ahmet Köksal ve İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir’in bizzat bulunduğunu belirtiyor ve ekliyor: “TC'de işkencenin iddia edildiği gibi istisnai ve kural dışı bir uygulama değil; tam tersine kurumsal ve sistematik bir olgu olduğunun açık biçimde bir kez daha ortaya çıkmıştır”. 

Devletin başsavcısının ve emniyet müdürünün da şahitlik ettiği işkence seanslarında neler mi yapıldı? Yazgan o dönemde Haksöz Dergisi’nin kendisi ile yaptığı ropörtajda kendilerine yapılan işkenceleri şöyle sıralıyor: ” Boyunduruk askısı

Filistin askısı

Tazyikli su tutma, ıslak vücutla rüzgarda bekletme

Vücuda bir lastik geçirip, falaka ve hayaları sıkma

Ormana götürüp ölümle tehdit, ağaca asma ve kulak dibinde silah sıkma

Eşlere aynı muameleleri yapma tehdidi

Cinsel organa, dile ve dişlere... elektrik verme

Hakaretler, küfürler, aşağılamalar...”

İşkence seanslarına katılan Menzir, istediği ifadeyi almak içinde “kollarını bacaklarını kırın” haykırışları ile işkence ekibine moral vermeyi de ihmal etmiyordu! Tabii ki olay bununla da sınırlı kalmadı günlerce avukatlarıyla bile görüştürülmeyen bu Müslümanlar işkence altında ifade verirken işkence merkezine Uğur Dündar da teşrif etmiş ve işkenceciler nezaretinde ropörtaj (!) yapma nezakatinde bulunmuştur! Gözleri bağlı işkence altında ifadeleri alınan bu Müslümanlara ait görüntüler kısa bir süre sonra Show TV de Uğur Dündar’ın hazırladığı Arena programında yayınlanması basın etiği açısından da hiç sorgulanmadı… Av. Hüsnü Yazgan haklı olarak şunu soruyor Necdet Menizir ve ekibine: “İşkence altına alınan ifadelerimiz ile ilgili görüntüleri ne karşılığında Uğur Dündar’a verdiniz, kaça sattınız? Yazgan açıklamasının devamında Menzir ve ekibinin operasyon yaptığı evlerde ve üzerlerinde bulunan tüm değerli (para vb) şeylerin”kaybolduğunu” da belirtip ekliyor “ Herhalde Türk hukukunda "özel kamulaştırma" kurumları yerleşmeye başladı.”

Yazgan ile yapılan ropörtaj  Menzir döneminde yaşanan işkencenin ve hukuksuzluğun vardığı noktayı bilmemiz açısından tarihi bir vesika niteliği de taşıyor.

Konumuz hala Necdet Menzir, her olay binlerce hukuksuzluğu barındırdığı için her ayrıntı birbirinden önemli. Ki bu anlattıklarımız yaşananların binde biri bile değil. Bu anlatılanlar sadece 1993 Mart ayında yaşanan olaylardan bir kesittir.

TC’nin tarihi bu tür karanlıklarla doludur biliriz. Ve yine biliriz ki bunu yapan faillerin bilinmesi de çok önemlidir. Necdet Menzir de devletin karanlık yüzünün önemli figürlerinden birisidir. Menzir,  “eski bakan öldü” şeklindeki tatsız ve kokusuz bir haberden daha fazlasını hak ediyor. O da onun kirli geçmişidir. Menzir kirli geçmişi ile elbette hesaplaşacak, ama bizde buradan bir kayıt düşelim istedik.

Adettir ölenin arkasından sorulur:

Mevtayı nasıl bilirsiniz?

Cevabımız nettir: İyi bilmeyiz, hakkımızı helal etmiyoruz!

Haber-Murat Ayar

 

Haber Haberleri

Suriye yeni bir hikayeye başlarken bize düşen sorumlulukların farkında olmalıyız!
Sistematik bir katliamı "Bahane" olarak görme hezeyanı
Türkiye’deki Suriyeli muhacirler Halep’e dönmeye başladı
Şeyho Duman vefat etti
BM temsilcisine Hamas protestosu