Yargı Üyelerinin İşe Alınması Tesadüf mü?

Dalan’ın Yüksek Yargı Üyelerini, Haberal’ın Bakanları Üniversitelerine Alması Tesadüf mü?

İkinci Ergenekon Terör Örgütü davasının sanıklarından Mahir Akkar, aynı davanın tutuklu sanığı Prof. Dr. Mehmet Haberal hakkında ilginç açıklamalarına devam ediyor. Akkar, Haberal’ın holdingleşmesinde devlet bankalarından kullandığı kredilerin payının çok büyük olduğunu, Haberal’ın kendisine kredi veren Hazine’den Sorumlu iki Devlet Bakanı’na Başkent Üniversitesi’nde iş verdiğini söyledi.

Haber: KENAN KIRAN

“Kendisine Kredi Veren Bakanları Üniversitesine Yerleştirdi!”

Mahir Akkar, 1993 yılında 39 milyon dolarlık krediyi, devlet kurumlarına bile sunulmayan düşük faizle aldığını, 28 Şubat sürecinin Hazine’den sorumlu bakanları sayesinde borcunu sürekli ertelettiğini, 2001 yılında ödemesi gereken 42,5 milyon dolarlık paranın ancak 1,5 milyon dolarını kendi kaynaklarından ödediğini söyledi.

Akkar, Prof. Dr. Haberal’ın, kredilerin ödenme sürecinde kendisine çeşitli kolaylıklar tanıyan Hazine’den Sorumlu Devlet Bakanı Ayfer Yılmaz’ı sahibi olduğu Başkent Üniversitesi’nin İdari ve Mali İşler Müdürü yaptığını, Hazine’den Sorumlu Devlet Bakanı Ufuk Söylemez’e de Başkent Üniversitesi’nde iş, sahibi olduğu Kanal B Televizyonu’nda program imkânı sunduğunu kaydetti.

“Nasıl Oldu da Yılda 1 Milyar Dolar’a Hükmetmeye Başladı?”

Mahir Akkar, “Mehmet Haberal, normal bir üniversite hocası iken nasıl oldu da yılda 1 milyar dolara hükmetmeye başladı? Üniversitesinde hangi işadamı, siyasetçi, yüksek yargı ve askerî bürokrasi mensuplarının çocukları burslu okuyor?” diye sordu.

“Haberal, Kısa Sürede Büyük Servetler Edindi”

Mahir Akkar, kendisini yakından tanıdığı Mehmet Haberal’ın yükselişi hakkında bilgiler verdi.

Akkar, “ Haberal, Hacettepe Üniversitesi’nde derslere giriyordu. Mal varlığı ve serveti, bir üniversite hocasınınki nasılsa öyleydi. Ancak, kısa sürede büyük servetler edindi. Şimdi yılda 1 milyar dolara hükmettiği konuşuluyor. O, şimdi hoca olmanın çok ötesinde bir holding patronu. Üniversitesi, otelleri, hastaneleri var. Emrinde 15 bin personel çalışıyor. 1991’de Mesut Yılmaz’a karşı kaybetmeseydi, Demirel hükümetinde sağlık bakanı olacaktı. Sivil ve askerî bürokrasiyle; yüksek yargı mensupları ve siyasetçilerle yakın ilişkisi var. Yıllarca CHP’ye ateş püskürdü, şimdi CHP Zonguldak Milletvekili...” dedi.

“Kredi Ödemelerini Devlete Yaptırmış”

Mehmet Haberal’ın holdingleşmesinde devlet bankalarından kullandığı kredilerin payının çok büyük olduğunu hatırlatan Akkar, “Bu krediler onun için dönüm noktası oldu. 1993’te 39 milyon dolarlık krediyi, devlet kurumlarına bile sunulmayan düşük faizle aldı. 28 Şubat sürecinin Hazine’den sorumlu bakanları sayesinde borcunu sürekli erteletti. Bu durum 2005’te Hazine kontrolörleri tarafından tespit edildi. Haberal, 2001’e gelindiğinde ödemesi gereken 42,5 milyon dolarlık paranın ancak 1,5 milyon dolarını kendi kaynaklarından ödemişti. Yaklaşık 20 milyon doları ise ya devletin üniversiteye tahsis ettiği bütçeden ya da yeni dönem kredileri ile eski dönem kredilerini mahsup ettirmek suretiyle ödemiştir. Yani ödemelerini de devlete yaptırmış. Ayrıca Haberal’ın Türk Lirası olarak aldığı para yurtdışına Avro üzerinden ödendiği için kur farklarından dolayı Hazine yaklaşık 27 milyon dolar da zarara uğratılmıştır. Hazine, yapılan usulsüzlükler karşısında görevi kötüye kullanmaktan dolayı çok sayıda kişi hakkında suç duyurusunda bulunmuş; fakat zamanaşımından dolayı görevliler hakkında herhangi bir işlem yapılamamıştır” diye konuştu.

“Haberal DYP Döneminde Büyüdü”

Akkar, Haberal’ın aldığı kredide ve kredinin ödeme işlemlerinin ertelenmesinde iki ismin dikkat çektiğini söyledi.

Söz konusu iki ismin; kredilerin kullanıldığı dönemde Hazine Müsteşarlığı’nda görev yapan ve daha sonra Hazine’den Sorumlu Devlet Bakanı olan Ayfer Yılmaz ile kredinin alındığı Halk Bankası Genel Müdürlüğü’nde çalışan ve daha sonra Hazine’den Sorumlu Bakan olan Ufuk Söylemez olduğunu hatırlatan Akkar, “Mehmet Haberal, ETÖ davasından gözaltına alınınca onu uçağa kadar gelip İstanbul’a uğurlayan ilk isim Süleyman Demirel oldu. Demirel, yakın dostu Haberal’a vefa borcu olduğunu söyledi. Haberal’ın ekonomik yönden büyümesinin DYP’li bakanlar döneminde gerçekleşmesi dikkat çekicidir” şeklinde konuştu.
Akkar, uygulama oteli olarak 49 yıllığına devletten kiraladığı Kızılcahamam Patalya

teli’nin tahsisinin de DYP’li Orman Bakanı Nevzat Ercan döneminde alındığını, daha sonra söz konusu arazinin tahsisinin de sahte belgelerle yapıldığı yönünde iddialar ortaya atıldığını hatırlattı.

Haberal’ın DYP ile ilişkisinin, yakın dostu Süleyman Demirel vasıtasıyla olduğunu kaydeden Akkar, “1991 seçiminde DYP’den Rize milletvekilliğine aday olan Mehmet Haberal, burada seçimi Mesut Yılmaz’a karşı kaybedince siyasetten uzak durmaya başlıyor. Yakın çevresinde konuşulanlara bakılırsa şayet o dönemde milletvekilliğini kaybetmeseydi, Demirel hükümetinde sağlık bakanı olacaktı. Siyasilerle yakın dostlukları olan Haberal, 39 milyon dolarlık krediden sonra işlerini iyice büyüttü. Daha sonra ise, kredilerin ödenme sürecinde kendisine çeşitli kolaylıklar tanıyan Hazine’den Sorumlu Devlet Bakanı Ayfer Yılmaz’ı üniversitesinin idari ve mali işler müdürü yapan Haberal, bir başka Hazine’den Sorumlu Bakan Ufuk Söylemez’e de üniversitede iş, Kanal B’de program imkânı sunmuştur” dedi.

“Yardımlar, Gürüz Ve Teziç Döneminde”

Mahir Akkar, şunları söyledi: “Maliye Bakanlığı, YÖK’ün görüşünü alarak her yıl vakıf üniversitelerine kanun gereği devlet yardımı yapıyor. Başkent Üniversitesi, vakıf üniversiteleri arasında her yıl Hazine’den en fazla yardım alanlardan biridir. Mesela, 2004’te 1,5 trilyon liralık yardımla Bilkent Üniversitesi’nden sonra ikinci geliyor. Bu miktardaki yardımlar her yıl veriliyor. YÖK görüşü ile verilen bu yardımların, eski YÖK Başkanları Kemal Gürüz ve Erdoğan Teziç dönemine rastladığını hatırlatalım...”

“Televizyon Kanalına 10 Milyonlarca Dolar Para Aktarıldı”

“Başkent Üniversitesi’nde kamu kaynakları kanunlara aykırı şekilde farklı tüzel kişilikteki Haberal’ın patronluğunu yaptığı şirketlere aktarılmıştır. Sadece son 5-6 yıl içinde üniversite ile hiçbir ilgisi olmayan bir televizyon kanalına 10 milyonlarca dolar para aktarıldığı kaydediliyor. Üniversitenin akademik birimlerine hizmet ve eğitim amaçlı kurulduğu söylenen holding ve şirketlerin hukuki dayanaklarının olmadığı da konuşuluyor.”

“Üniversite İmkanıyla Otel Ve Şirket Kuruldu”

“Kızılcahamam’daki Patalya Oteli’ne gelir sağlayacak spor tesisleri tamamen üniversitenin imkânları ile kurulmuş ve trilyonlarca liralık kaynak üniversiteden aktarılmıştır. Aynı şekilde Kanal B Televizyonu’nun tüm tesisleri de üniversite kaynakları ile kurulmuştur. Yine üniversitenin Bağlıca’daki Mol Gıda Şirketi de üniversitenin tüm fiziki imkânları ve araç gereçlerini kullanarak faaliyetlerini sürdürüyor. “2004’te Başkent Üniversitesi’ne ait İzmir’deki Zübeyde Hanım Hastanesi’nde 3 trilyon liralık bir yolsuzluk oldu. Bu yolsuzlukta bazı firmalardan trilyonluk naylon fatura aldıkları tespit edilen hastane müdürü ve bazı kişiler tutuklanmıştı. O dönemde açılan davalar neticelendi ve yolsuzluk olayı kesinlik kazandı.”

Mahir Akkar, “Köhne binadan nasıl imparatorluğa yükseldi?” başlıklı haberimiz hakkında da açıklamada bulundu. Akkar, Ergenekon’un varlığının mahkeme sonucunda belirleneceğini belirterek, “Haberal’ın mali gücünü eğer gerçekten mevcutsa, mali gücünü Ergenekon’da kullanıp kullanmadığı ancak yargılama sonucunda ortaya çıkacaktır” dedi. Mahir Akar, “Haberal’ın holdingleşmesinde devlet bankalarından kullandığı kredilerin payı çok büyüktür.1993 yılında 39 milyon dolarlık krediyi, devlet kurumlarına bile sunulmayan düşük faizle aldı. 28 Şubat sürecinin Hazine’den sorumlu bakanları sayesinde borcunu sürekli erteletti. Bu durum 2005’te Hazine kontrolörleri tarafından tespit edildi. Haberal, 2001’e gelindiğinde ödemesi gereken 42,5 milyon dolarlık paranın ancak 1,5 milyon dolarını kendi kaynaklarından ödemişti” dedi.

Dalan’ın Üniversitesinde Yüksek Yargı Üyeleri!

Ergenekon Terör Örgütü’nün firari sanığı Bedrettin Dalan’ın kurucusu olduğu ve başkanlığını yaptığı Yeditepe Üniversitesi Mütevelli Heyeti’nde ise yüksek yargıda görev yapmış isimler yer alıyor. Mütevelli Heyeti’nde; Danıştay 3. Daire eski Başkan Yardımcısı N. Ülker Turgut başkan, Danıştay ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) eski üyesi Zuhal Çokar üye olarak görev yapıyor. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Onursal Başkanı İhsan Demirkıran da, Mütevelli Heyeti’nde görev yapmıştı.

YENİ AKİT 

Haber Haberleri

Suriye yeni bir hikayeye başlarken bize düşen sorumlulukların farkında olmalıyız!
Sistematik bir katliamı "Bahane" olarak görme hezeyanı
Türkiye’deki Suriyeli muhacirler Halep’e dönmeye başladı
Şeyho Duman vefat etti
BM temsilcisine Hamas protestosu