Her gün Wikileaks’ı yazacak halimiz yok.. Bugün başka, eğlenceli bir konuyla ilgili yazayım izninizle.. Her ne kadar bu fırtına hız kesmese de, biz başka vadilerde dolaşalım.
Ha! Bu arada biri bu durumu fırsat bilip AK Parti’yi karıştırmak, AK Parti’yi zor durumda bırakmak için birtakım belgeler servis etmeye kalkarsa buna da hazırlıklı olmak gerek..
Asım Yenihaber 29 Kasım’da bir yazı yazdı.. Yazının başlığı “Yar-General”.. Ben de onun kaldığı yerden devam edeyim.. “Yar” ne demek, önce oradan başlayalım. “Yar”, “Uçurum” demek.. “Yardan atlayarak intihar etmek” böyle bir şey. “Yar” aynı zamanda, “yarmak”tan gelir. “Karnı yarık” derken bunu anlatırız. “Yar”, “Yargı”nın kısaltılmış şekli olarak da kullanılabilir..
Bir de “Yar” sevgili demek. “Ana gibi yar olmaz” derken bu ifade edilir..
Yenihaber’e göre, AYİM generalleri Yargeneral. Hani yargılama yapıyorlar ya. Ama emir komuta içinde bir şeyin içi dışına çıkartılıp incelenemez ki.. Yani “yaramaz”!
Yaramazlık, “yaramak”tan üretilen bir kelime de, burada bir başka “YARAMAZLIK” var!
YARBAY-SUBAY.. İyi bir de SÜTBAY olsa iyi olmaz mı?
BEY demek yasak ya! Aslında “Bey” “Mey” iyi gider.. Biliyorsunuz, hacı, hoca, şeyh, efendi, paşa, bey demek de yasak..
“Tuğ general” Tuğay komutanı demek de, “Tuğ” o anlama gelmez ki.. O zaman “Tuy” ya da “tug” demek gerek. O da olmuyor. “Tüy” gibi bir şey. Aslında “tuğ” dediğin de, padişahların sarığının ucundaki süslü armaya, tüy’e verilen ad değil mi?.. Tuğ; sorguç anlamına gelir. Bazı kuşların tepelerinde bulunan uzunca tüy, sorguç’a bu ad verilir.. Padişahların ve vezirlerin başlarına taktıkları başlıkların ön tarafında bulunan tüy veya püskül biçimindeki süse de denir. Eskiden paşalara verilen at kılından yapılmış sorguç gibi bir anlamı var işte!
Türkçe insan isimlerinde TUĞ nasıl kullanılmış ona bakalım bir.
Tuğba, Ertuğrul, Tuğçe, Tuğrul, Altuğ, Ertuğ, Göktuğ, Bertuğ, Gürtuğ, Tuğcan, Tuğhan, Tuğra..
Tugay’ın Osmanlıca karşılığı sancak veya liva! Mesela “Mirliva” dediğiniz zaman “Livanın efendisi/başı”, Mir’i yani. Mesela bizde mir’i arazi sistemi vardı... Hani “Mirim” derlerdi ya eskiden, işte öyle bir şey.. Mesela “Liva’yı hamd altında toplanmak” Hamd sancağı altında buluşmak, şükredenlerden olmak anlamına gelen dinî bir terim.
“Tüm”, “bütün”ün kısaltılmışı değil, Tümenin kısaltılmışı, “kor”, “kor ateş”, ya da “bir şeyi bir yere koymak”, kolordunun, “Or” ordunun kısaltılmışı.. Ama Al-Bay, Yar-bay ne oluyor? Yüzbaşı, binbaşı anlaşılıyor.. Mesela kadın bir subay nasıl al ya da “yar - bay” olabilir?. Hem zaten SU-BAY bile olmazlar.. Yani su gibi her yere, her şeye nüfuz eden “bey”..
Hani “BEY” demek yasak ya, onun için Yarbay, Albay diyorlar. Yoksa Yar-bey, Al-bey, Su-bey olacaktı. Olsun, biz yaptık oldu.. Kadın Su-BAYlarımız, Yar-BAYlarımız, Al-BAYlarımız da var artık.. Bu isimler, daha doğrusu ünvanlar “1934’te Perapalas Oteli’nde, sabaha kadar eğlenilen, içilen bir balonun son saatlerinde tesbit edilmiş”. Şimdi bu rütbeleri “Devrim yasası” çerçevesinde mi düşünmemiz gerek?.
Malum “Paşa” Osmanlıca bir kelime olduğu için yasalara göre yasak kapsamında. Ama halkımızın ironi zekası, herkesi “Paşa” ve “Hoca” yaptı.. Yoksa “General” İngilizce, “Jandarma” Fransızca bir unvan mesela.. Mustafa Kamal Paşa ise, “Kemal” Arapça olduğu için o ismin üstünü çizecek kadar bu konuda hassasiyet gösteren biri..
Hani şu “Amiral” dediğiniz şeyin İngilizcesi Admiral. Fransızcası Amiral.. Aslında “Amir”, “Emir”le ses uyumu olan bir kelime. Bizde “Kaptan-ı derya” denilen adam..
Sahi, tarihte nam salan kaç paşa, kaç general hatırlıyorsunuz..
Bakın bakalım, hatırladığınız Generaller kimler? Çoğu darbeci. Çeteci filandır..
Sahi şu kadın SuBAY meselesini nasıl çözeceğiz.. Hani askerlik erkek mesleği ya, o isimler o zaman onun için böyle düzenlenmiş. Peki ne olacak şimdi?. Kadın SuBAY’lara SuBAYAN mı diyeceğiz? YarBAYAN, AlBAYAN.. SuBAYAN deseniz, “YAN” olunca Ermenice gibi bir çağrışım yapacak. AlBAYAN deyince de “bilinen BEYAN” anlamına geliyor. ElBARAKA gibi Arapça bir ismi çağrıştırıyor.. Ne olacak şimdi!
Büyük İnkılabın hikayesi işte böyle.. Hani Türkçülük desen Türkçülük değil bu yapılan, İslamcılık desen o da değil. Tarihle de örtüşmüyor, gerçeklerle de.. O zaman biri bu işi niye böyle yaptı ki!..
Sakın ucuz bir kolaycılık olmasın bütün bunların arkasındaki. Osmanlı donanma mecmuasının ser levhası olan “İstikbal Denizlerdedir” sözünün “Denizlerdedir” sözünü çizip, havacılığın gelecekteki önemi üzerine Wright kardeşlerin bir mülakatından yola çıkarak “Göklerdedir” demek ve bunu “ulu önder”e maletmek yetiyor mu, geleceği görmek için! Selam ve dua ile.
YENİ AKİT