"Yapmayın Çocuklar, Biraz Etrafınıza Bakın!"

Haşmet Babaoğlu, bugünkü yazısında ilkokuldan itibaren yalancı tarih dersleriyle büyüyen, ailesinin siyasi tercihlerini sorgulamayan, aydınlık zannettiği karanlık yollarda yürüyen çocuklardan bahsediyor.

Okuduğu okulla, çevresiyle kendini tanımlayan, etrafında olan biteni tanımadan kararlar veren genç nesilden bahseden Babaoğlu, bu çocukların yanlış bir yolda olduğu fakat onları kurtarmanın kolay olmayacağını söylüyor.

***

Bu çocuklar...
Haşmet Babaoğlu/Sabah

 

Ne yalan söyleyeyim...

Galiba son zamanlarda bazı gençlere kızmaya başlamıştım. Anne babalarının "doğuştan beyaz" olduğuna inandırdıkları prens ve prenseslere...
Sınıfsal nefret ve endişelerini etrafa saça saça yaşayan gençlere... 
Sermaye oligarşisinin bütün numaralarını bir güzel yutup sonra da solculuktaslayanlara...
Baba parasıyla yurt dışına gitmek hariç kendi şahane gettosundan çıkmaya hiç niyeti olmayan fakat Ak Parti'nin ülkeyi gettolaştırdığını iddia edenküçük kokoşlara...
Ufaktan bozuluyordum.
Biraz da "yapmayın çocuklar, biraz etrafınıza bakın!" isyanıydı benimki.
Eh, yaşlılık belirtisi de sayılabilirdi.
Belki bu duygumun kaynağı sosyal medyadaki hırtlıklara şahit olmanınyarattığı hayal kırıklığımdandı.
Ama yaptığım özünde yanlıştı, haksızlıktı.
Gerçeklerle hiç yüzleşmemiş çocukların azıcık olsun büyümesi kolay bir şey mi? 
Yalancı öğretmenlerin doğruyu bilen öğrencileri olabilir mi?

***

Çocuk... 
Boğaziçi'ne gidince kendiliğinden entelektüel, ODTÜ'yü kazanınca tabii olarak "yoldaş" olacağını sanıyor. 
Bilgi'de ders görmenin "bilgili" olmaya yeteceğine, hazırlık okuyunca yabancı dili yalayıp yutacağına, şöyle hançeresini yırtarak slogan atınca dünyanın bir anda güzelleşeceğine inanıyor.
Olmuyor. Olmayınca da sinirleniyor.
Çocuk...
Babaannesinin Allah'a, annesinin "Evren"e, babasının bildiğimiz paraya inanmasındaki garip fakat anlamlı işaretleriokumaya asla yanaşmıyor.
Bilmiyor ki, artık ilkokul ezberlerini tarih sanan bir o, bir de Kuzey Koreliler kaldı.
Bilmiyor ki, anne babasının yıllardır can simidi gibi sarıldığı parti tank, top, tüfek desteği olmadan bu küçük oy oranını asla aşamaz.
Bilmiyor ve bilmediği için etrafına atıp tutarak bir çıkış bulacağını, evinin önüne barikat kurarak "kurtulacağı"nı sanıyor. 

***


Düşünebiliyor musunuz?
Bu çocuklar okulda her sabah ant içtiler ama millet neyin nesidir, hiç öğrenemediler; memleketten hep ürkütüldüler.
Gencecikler ama şimdi bir bölümü "panik atak"ta, bir bölümü gizli depresyonda...
Ve hepsi kırgın, hepsi kızgın, hepsi şaşkın.
Bugüne kadar ne hocaları, ne güvendikleri abileri onlara "gelin hayat tarzımızı değil, hayatımızı dolduralım!" dedi. 
Şimdi karanlık bir tünelin içinden duvarları elleriyle yoklayarak çıkmaya çalışacaklar.
Zor olacak.
Çünkü o tünel, onlara yıllar boyu "aydınlık" diye anlatıldı.
Keşke ellerinden tutup çekebilmenin kolay bir yolu olsaydı! 

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!