‘Yanlış hesap Bağdat’tan döner’ deyimi artık demode oldu. Bu deyimin yerini artık ‘yanlış Oslo’dan döner’ meseli aldı. ‘Bütün yollar Roma’ya çıkar’ sözü gibi bir gün ‘bütün yanlışlar Oslo’ya çıkar’ sözü meşhur olacaktır. ‘Yanlış hesap Bağdat’tan döner’ deyiminin Oslo’ya uyarlanması gerekiyor. Zaten Netanyahu, Şaron’un ölüme mahkûm ettiği Oslo sürecini gömeceğini ilan etti. Oslo süreciyle birlikte ‘What Went Wrong With Oslo/Oslo’da ne yanlış gitti?’ soruları sorulmaya başlanmıştı. Yani Filistin-İsrail barışı sürecinde gizli görüşmelerin yapıldığı Oslo süreci tıkanmış, çökmüş ve başarısızlığa mahkûm olmuştur. Camp David süreci uzun ve gizli görüşmeler sonucunda Bükreş ile Rabat arasında devşirildi ve pişirildi. Oslo süreci de gizli görüşmeler sonucunda iki taraf arasında benimsenmiş lakin kalıcı olmamıştır. Yanlış hesap bu defa Oslo’dan dönmüştü. Oslo modern yanlışların ve çıkmazların adresi ve merkezidir. Bu yönüyle kadim Bağdat’ın yerini almıştır. Filistin-İsrail barış sürecinde Oslo bir çıkmaz sokak olurken Doğu-Batı ilişkilerinde de böyle olmuştur. İsrail’e dost ve Müslümanlara düşman bir yapı arz ediyor. Nilgün Cerrahoğlu bahsettiğimiz hususu satırlarına şöyle döküyor: “Serbest piyasa ekonomisinin yürürlükte olduğu, Doğu’daki ‘Hıristiyan kuzenlerle (Ermenistan ve Rumlar)’ İsrail’e sahip çıkan ‘Hıristiyan değerler’, yasa ve düzenin hâkim kılındığı bir dünya! Anders Behring Breivik, 21. yüzyılda Avrupa’yı yeniden ‘reset’leyecek, ‘kültürel muhafazakâr ideolojiyi’ böyle tanımlıyor...” The Independent gazetesinde (28 Temmuz 2011) yayınlanan ‘What turned Anders Breivik into Norway’s worst nightmare?’ başlıklı haber analizde Tony Paterson ve Jerome Taylor şu soruyu soruyorlar: “Yanlış giden ne?” Ve cevabı şöyle veriyorlar: Norveç henüz bu soruya cevap vermeye hazır değil (What went wrong? Norway, it seems, is not yet ready to answer the question). Norveç’te anlaşılan düzgün giden bir şey yok. Yanlışlar yumağı. Bu soru maalesef 11 Eylül atmosferinde Müslümanların üzerine çöreklenmiş Batı ve onun Yahudi temsilcisi adına Bernard Lewis tarafından Müslümanlara tevcih ediliyor ve soruluyordu. Bu soru galip konumdan Müslümanların başlarına vuruluyordu. Şimdi bu soruyu sorma sırası Müslümanlarda.
*
Sanki aynı soru 90 yıl önce İstanbul’da mütareke günlerinde İngiliz Anglikan Kilisesi tarafından Meşihat Dairesine sorulmuştu. Bu soruyu ve sorma şeklini Bediüzzaman kendi üslubuyla şöyle dile getiriyor: “Bir zaman İngiliz Devleti, İstanbul Boğazının toplarını tahrip ve İstanbul’u istilâ ettiği hengâmda, o devletin en büyük daire-i diniyesi olan Angilikan Kilisesinin Baş Papazı tarafından, Meşihat-ı İslâmiyeden dinî altı sual soruldu. Ben de o zaman, Dârül-Hikmetil-İslâmiyenin azası idim. Bana dediler: ‘Bir cevap ver. Onlar, altı suallerine altı yüz kelime ile cevap istiyorlar.’ Ben dedim: ‘Altı yüz kelime ile değil, altı kelime ile değil, hattâ bir kelime ile değil, belki bir tükrük ile cevap veriyorum.’ Çünkü o devlet, işte görüyorsunuz ayağını boğazımıza bastığı dakikada, onun papazı mağrurane üstümüzde sual sormasına karşı yüzüne tükürmek lâzım geliyor... Tükürün o ehl-i zulmün o merhametsiz yüzüne!.. demiştim.”
*
Bir başka yerde ise Anglikan Kilisesinin üstten bakan yaklaşımını Bediüzzaman şöyle tasvir etmektedir: “Hem de boğazımızı pençesiyle sıktığı bir zaman-ı elîmde, pek şemâtetkârâne bir istifham ile dört şey sordu bizden...” Söz konusu olaydan 90 yıl sonra Canterbury Başpiskoposu Dr. George Carey aynı soruları yine güncellemiş ve bir defa daha İslam alemine tevcih etmişti! Demek ki adamlar saplantılı. Ardından sırası gelen Papa 16. Benediktus sazı eline almış ve İslamiyet’in kılıçtan başka ne getirdiğini sormuştu. Asıl İslam düşmanlığının Breivik gibilerine ne kazandırdığını sorsa ya? Sorsa Papa Hazretlerinin ezberi bozulur. Onun için soramaz. Bernard Lewis ‘yanlış giden neydi sorusuna Osmanlı doğru cevap veremediği için çökmüştür’ diyor. Öyleyse çökme sırası Batı’da. Zira aynı soruya Tony Paterson ve Jerome Taylor Norveç’in cevap veremediğini yazıyorlar. Öyleyse çökmeye hazır olsunlar. Bernard Lewis ‘What Went Wrong: Western Impact and Middle Eastern Response/Yanlış giden neydi: Batı tesiri ve Ortadoğu’nun cevabı’ kitabında Batı’ya doğru meydan okumanın tüm düzeylerde onu taklit olduğunu ve bunu da devrimlerle modern Türkiye’nin başardığını ileri sürmektedir (http://middleeast.about.com/od/books/fr/me080212.htm ). Evet! Batı’nın bugünkü hastalığı İslam düşmanlığı hastalığıdır ve bu hastalık Anders Behring Breivik gibi canilerini türetmiştir. Bu hastalığın belirtilerinden birisi özellikle İskandinav ülkelerinin yayınladığı çirkin karikatürlerdir. Bu hastalığı daha da azdırmıştır. Çirkin karikatürleri yayınlama özgürlüğü Breivik tarafından adam öldürme özgürlüğü olarak algılanmıştır. Rüzgar ekenler fırtına biçmiştir. İskandinav ülkelerinin halini, kabrinden görebilse Ecevit’in bile kemikleri sızlardı.
YENİ AKİT