Mescid-i Aksa’da 48 yıl önce kundaklakma sonucu yangın meydana geldiği dönemde Aksa’nın avlusunda yer alan lisede öğretmenlik yapan Kudüs Yüksek İslam Heyeti Başkanı ve Mescid-i Aksa Hatibi Şeyh İkrime Sabri, yangın günü ve sonrasında yaşananları anlattı.
Olay günü yaz tatili nedeniyle okulların kapalı olduğunu belirten Sabri, “21 Ağustos 1969 günü sabah yedi sularıydı. Kıble Mescidi’nin minber tarafından alevler yükseliyor, bölge halkı, cami hoparlörlerinden yapılan anonslarla yardıma çağrılıyordu. Yardım çağrısını duyan kadın-erkek, genç-yaşlı herkes Aksa’ya akın etti. Alevler hızla yayılıyordu, korkunç bir sahne vardı.” dedi.
Sabri, önce ilkel yollarla yangına müdahale etmeye çalıştıklarını, oluşturulan insan zincirleriyle elden ele toprak ve kum taşındığını dile getirdi. Yangını söndürmeye çalışan insanların öfkeli olduğunu aktaran Sabri, bölge halkının salavatlar ve tekbirlerin yanı sıra İsrail aleyhinde sloganlar atarak yardıma koştuğunu söyledi.
İtfaiye Araçlarına İsrail Engeli
Halkın, yangını söndürme çalışmalarının, el-Halil, Beytüllahim ve Ramallah’tan itfaiye araçları gelene kadar devam ettiğini belirten Sabri, “İsrail makamları, itfaiye araçlarının bölgeye ulaşımını engelledi. İtfaiye araçları geldiğinde yangın, mescidin doğu kısmında çatı, kemer ve pencerelere kadar yayılmış, minber, mihrap, seccade ve Kur’an-ı Kerimler yanmıştı.” dedi.
Kudüs Yüksek İslam Heyeti’nin aynı gün yaptığı açıklamada, “olayın sorumluluğunun işgal güçlerine ait olduğuna” işaret ettiğini belirten Sabri, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İkindi namazının ardından Filistinliler sokaklara döküldü. Salahaddin Minberi’nin yanmış parçalarını ellerinde tutarak İsrail aleyhinde sloganlar atıyorlardı. Yangın perşembe günü çıkmıştı, Aksa’nın temizlenmesi için kapılar kapatıldı ve o hafta cuma namazı Aksa’da eda edilemedi.”
“Bu Suçu Tek Kişi İşlemedi”
Şeyh Sabri, İsrail makamlarının, kundaklamanın faili olarak Michael Dennis Rohan isimli Avustralyalı bir Yahudiyi yakaladığını hatırlatırken, “Fakat bu yangını birden fazla kişi çıkardı. Yangına neden olan yanıcı maddeler çok etkili ve piyasada bulunmuyordu. Bireysel olarak edinilebilecek malzemeler değildi ancak ordu ya da devlet temin edebilirdi. Yangını işgal güçleri planladı ve kundakçılara malzemeleri onlar temin etti. Bu suçu tek kişi işlemedi.” ifadelerini kullandı.
Olayla ilgili sadece Rohan’ın tutuklanmasına dikkat çeken Sabri, konu hakkındaki şüphelerini şu sözlerle dile getirdi:
“Bir Avustralyalı tutuklandı, yani yabancı biri. Yabancı biri kundaklama için gerekli bu malzemeleri nereden buldu? Neden dışarıdan geldi? Anlaşılıyor ki, bu iş planlandı ve bu korkunç suçu işlemek üzere teşvik edildi. Yangın noktalarının birden fazla olması da yangını tek bir kişinin gerçekleştirmediğini destekliyor. Ayrıca, kundaklamada önce Kudüs’ün özgürleşmesinin sembolü olan ‘Salahaddin Minberi’ hedef alınmıştı.”
Sabri, yaklaşık 50 yıl önceki yangından bu yana Aksa’ya yönelik tehditlerin devam ettiğine dikkat çekerek, “Yangınlar bitmiş değil, Yahudilerin hırsları hâlâ baki. Yangının, Yahudi yerleşimcilerin baskınları, Aksa’daki kazı çalışmaları, Müslümanların mescide girişlerini engelleyerek cezalandırma ve gözaltılar gibi pek çok şekli var.” diye konuştu.
Yangının Ardından Restore Çalışmaları
Aksa’yı kundaklamaktan tutuklanan Rohan’ın daha sonra akli dengesinin yerinde olmadığı belirtildi ve 1974’te Avustralya’ya sınır dışı edildi. Avustralya medyasında yer alan haberlere göre Rohan, 1995’te öldü.
Ürdün Vakıflar Bakanlığı’na bağlı Kudüs’teki İslami Vakıflar İdaresi ekiplerinin, Mescid-i Aksa’daki onarma çalışmaları uzun süre devam etti. Vakıflar İdaresi, işgalci İsrail polisinin çalışmalara müdahalesinden ve restore işlemlerini engelleme girişimlerinden şikâyetçi oldu.
2007 yılının başlarında Aksa’nın minberi, orijinal minberle aynı ölçü ve özelliklere uygun şekilde yeniden yapıldı. Ürdün’deki Belka Üniversitesi’nde yapılan minberin masrafları Ürdün Kralı 2. Abdullah tarafından karşılandı.
Aksa’yı Kuşatan Tehlikeler
Kudüs’ün özgürleşmesinin simgesi olarak bilinen minberin yerine aslına uygun olarak detaylı bir işçilikle yapılan minberin, günümüzde Kudüs ve Aksa ziyaretçilerinin görmek istediği eserler arasında yer aldığı ifade ediliyor. Yangında ciddi şekilde tahrip olan orijinal minber ise Mescid-i Aksa’daki İslam Müzesi’nde bulunuyor.
Mescid-i Aksa’da 48 yıl önce yaşanan ve hâlâ hatıralarda canlılığını koruyan yangının yol açtığı tahribat restore çalışmaları neticesinde giderilse de Vakıflar İdaresi, çeşitli tehlikelerin Aksa’nın etrafını kuşattığı ve artarak devam ettiği konusunda uyarıyor.
Vakıflar İdaresi, bu bağlamda zaman zaman yaptığı açıklamalarda, işgalci İsrail’in kazı çalışmaları, Yahudi yerleşimcilerin baskınları ve diğer ihlallerin Mescid-i Aksa’yı zamansal ve mekânsal olarak bölme çabaları kapsamında yer aldığını belirtiyor.
Kaynak: AA