Akit gazeteniz, dünkü manşeti ile, "Sivas'ta 37 insan yakılarak öldürüldü" iddiasını resimlerle çürüttü ya..
Birçok gazeteye yerleşmiş hergelelerin, hemen itiraz edeceklerini, adım gibi biliyorum..
Hemen kaleme sarılacaklar: "Cesetlerinde, hatta üzerlerindeki tişörtlerinde, giysilerinde hiçbir yanık izi olmaması, ölmüş oldukları gerçeğini değiştirir mi?"
Devam edecekler: “Yanarak olmasa da, sonuçta ölmediler mi?”
Bu bilinçli bir kara propagandadır.
“Derin operasyon” peşinde olanların, gerçek yüzlerinin ortaya çıkma anıdır.
Önce dürüst olacaksınız.
Ahlaklı olacaksınız.
Olayları çarpıtmayacaksınız.
Gerçek ne ise, onu vereceksiniz.
Ölümler “kurşun”la ise, “kurşunla” diyeceksin.
“Dumandan zehirlendiler” ise, "dumandan zehirlendiler" diyeceksin.
Yok, illa yalan söyleyecekler.
Olayları, yaşandığından farklı gösterecekler.
Yalanları yüzlerine vurulunca da, "Öldüler ya. Ha yanarak, ha kurşunla" diye ölü istismarcılığı yapacak, yalancılığın savunmasını yapacaklar..
İkisi de aynı ise, doğrusunu yazsanıza..
Nasıl öldülerse, onu söylesenize.
Yok; doğrusunu yazarlarsa, istismar edemezler..
Ölüleri mutlaka istismar etmeleri lazım..
"Ha yanarak, ha kurşunla. Ne fark eder" şeklindeki itirazları, aslında gerçek katillerin de gizlenmesi niyetini ortaya seriyor.
“Yanarak mı-kurşunla mı?” tartışmasında, arada dağlar kadar fark var.
“Kurşun” demek, olayda “tabanca var” demek.
“Olayda tabanca var” demek, “mahkûmiyet hükmünde, tabancanın var olması gerekir” demek.
Bakıyoruz klasörler dolusu mahkeme safahatına..
Bir defa olsun, tabancanın adı geçmiyor duruşma tutanaklarında..
Tabii mahkeme kararlarında da..
Bu ne demektir?
“Tabanca ile ölümler gizlendi.. Tabancalı katiller, araştırılmadı. Gerçek katiller yakalanmadı. Hatta yargılanmadı" demektir.
İddianamede tabanca ile ölümlerden ve bunların faillerinden hiç bahsedilmediğine göre, bu gidişle, ilerde yakalanma ihtimalleri de yok demektir.
Gerçek failleri gizleme, olayları farklı gösterme çabası, sadece medyadaki dalkavuklarda değil.
Devlet de, aynı ölçüde karartma uyguluyor.
Ölenlerin bir kısmı kurşun yarası ile öldüğü halde, devlet; “Bu kurşun, hangi tabancadan çıkmıştır, o tabanca kime aittir” diye bir sorgulama yapmıyor..
Dahası var..
Ölenlerin bazılarının kurşun yaraları açılıp, vücutta kalan kurşun çıkarılıp yok ediliyor, yara tekrar dikiliyor!
Amaç ne?
Delili yok etmek..
Katile ulaşılmasını önlemek.
Yani cinayetin failini gizlemek.
Ama, ne yaparlarsa yapsınlar, gerçekler adım adım ortaya çıkıyor..
Nasıl ki Danıştay cinayetini, olduğundan farklı gösterdiler.
Sonrasında ortaya çıktı, tetikçinin dindarlıkla ilgisinin olmadığı.
Sivas olaylarındaki ölümlerin de, “göstericilerin eli” ile değil, “Gizli eller” vasıtası ile yaşandığı, yakında ortaya çıkacaktır.
Bir hatırlatma da, Vatan’ın internet sitesine..
Haberimizi şöyle vermişler: “Yeni Akit'in bu haberi çok kızdıracak. Sivas Katliamı ile ilgili attıkları manşet insanlığımızdan utandırdı. Üstelik bu manşetle yetinmeyen gazete, morgda çekilen görüntüleri de yayınladı...”
İnsanlığınız kaldı ise utanın tabii.
Yıllardır aynı mavalı okuyordunuz. “Yandılar.. yandılar..yandılar.” Nasıl ispatlayacaktık, yanmadıklarını?
Sizin gibi, hikâye anlatarak mı?
“Morgdaki görüntüler etik değil” mi diyorsunuz?
Bir daha bakın o görüntülere..
Otopsi öncesinde, olay mahallinden geldikleri şekilde, elbiseleri ile çekilmiş fotoğraflar.
Yıllardır söylenilen yalanı deşifre etmek için ve o amaçla sınırlı, hassasiyet gösterilerek yayınlanmış fotoğraflar..
Vatan’dakiler; bir de kendi sitelerindeki kadın fotoğraflarına baksınlar.. Yayınladıkları kadın fotoğraflarının, morglardaki cansız kadın görüntülerinden ne farkı var?
Biri canlı..
Diğeri cansız..
Baksınlar sitelerine, gazetelerine.. Utansınlar. Utanma diye bir kavramdan haberleri varsa!
YENİ AKİT