Yamalı bohçaya çevrilen ırkçı ‘Andımız’ın hikayesi

“Andımız, ilk ve ortaokul çocuklarının okuduğu bir ant. Çocukları doğrudan sert bir ideolojik bilince ve kişiye sadakate çağırmaktadır.”

HAKSÖZ-HABER

Danıştay kararıyla bir kez daha gündeme gelen ırkçı ‘Andımız’ ilk defa 1933 yılında Reşit Galip tarafından yazıldı. Kendisi aynı zamanda Ezan-ı Muhammedi’yi Türkçe okutmanın mimarı da olan Galip’ten sonra bu ırkçı “Andımız”a 1972 ve 1997 yıllarında cunta hükümetleri tarafından yeni eklemeler yapılarak tam anlamıyla yamalı bir bohçaya çevrildi.

Yeni Şafak yazarı Ergün Yıldırım bugünkü yazısında (17 Mart 2021) “Andımız”ın ortaya çıkış ve gelişim hikayesini özetleyerek seküler-otoriter Kemalist ideolojinin tesisi ve zihinlere kazınmasındaki rolüne ilişkin önemli tespitlerde bulundu.

Final kısmındaki önermelerini tartışmaya açık görmekle birlikte genel olarak önemli vurgular içerdiğini düşündüğümüz yazının tam metnini aşağıda ilginize sunuyoruz…

________________

Gülbank ve Andımız

Andımız, 1933 yılında Reşit Galip tarafından ilk defa şöyle yazıldı.

Türküm, doğruyum, çalışkanım.

Yasam, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak,

Yurdumu, budunumu özümden çok sevmektir.

Ülküm, yükselmek, ileri gitmektir.

Varlığım Türk varlığına armağan olsun.

Andımız’a 1972 ve 1997 yıllarında yeni eklemeler yapıldı. Yani 12 Mart Darbesi ve 28 Şubat Darbesi dönemlerinde. Reşit Galip, tek parti döneminin en sert uygulayıcılarından biri. Doktor olmasına karşın kültür, din ve eğitim alanlarında önemli roller üstlenmiş. Mesela Darülfünun’u tasfiye edip, çoğunluk oluşturan hocaların işlerine son veren de o, ezanı Türkçe okutan da o. Bu radikal ve tasfiyeci tutumların önemli ismidir. CHP’de vekillik de yapmıştır.

Andımız iki geleneği yansıtıyor. Birincisi seküler bir gülbanktır. İşte Kamusi Türki’de geçen gülbank tanımı: “Bir cemaat tarafından bir ağızdan makamla çağrılan dua ve sürûd ve âhenk veya tekbir ve tehlîl; vaktiyle mektebe yeni başlayan çocuğun hânesi kapısının önünde mektep çocuklarının ettikleri dua”. Edebiyat dehamız Yahya Kemal’in de meşhur bir gülbank’ı var. Mehter Marşı olarak da bestelenmiş: “Vur pençe-î Alî’deki şemşîr aşkına / Gülbangi âsumânı tutan pîr aşkına”. Gülbank, tekkelerde de okunur (gülbank çekmek denir). Gülbank dua, zikir, coşku ve hissiyatla bütünleşen bir gelenektir. Osmanlı toplumunda doğum, sünnet, evlenme, tarikata girme, mektebe başlama gibi faaliyetlerde gülbank okunurdu. Alevilik ve Bektaşilik geleneğinde de önemli bir yer tutar.

Cumhuriyetin tek parti ideolojisi, reddi miras üzerinde inşa olduğu için bir çok kültürel varlığı tasfiye etti. Ancak bir taraftan da bu kültürel kodlar sekülerleşerek devam etti. Ya da kodlar, bu defa seküler muhtevalarla dolduruldu. Bu açıdan andımız cumhuriyet ideolojisinin yeni gülbank’ıdır.

Andımızın ikinci beslenme kaynağı ise seküler ve otoriter milliyetçiliktir. “Varlığım Türk varlığına armağan olsun” ve “Ey bu günümüzü sağlayan, Ulu Atatürk” (1972’deki eklemesiyle) gibi ifadeler tarihsel dönemin bilincini yansıtır. Otoriter ve seküler milliyetçilik bağlamında bir aidiyet ortaya konulur. Andımız, ilk ve ortaokul çocuklarının okuduğu bir ant. Çocukları doğrudan sert bir ideolojik bilince ve kişiye sadakate çağırmaktadır. Bahsettiğimiz gülbanktan tamamen farklılaşmaktadır. Okula başlarken dua ve coşku etrafında oluşan bir aidiyet ve sadakat çağrısı yoktur. Çocuklardan beklenen sadakat kendi varlığından vazgeçerek Türk olmaktır. Ayrıca “bugünümüzü sağlayan” ifadesi de Atatürk’e doğa üstü bir anlam yüklenmektedir. Atatürk, yaşadığı dönemde bile kendisini böyle adlandırmamışken bu yapılıyor üstelik. Çünkü Atatürk şahsında otoriterlik bilincine aşinalık duygusu çocuklarda yerleştirilmeye çalışılıyor. Devlet adamı, siyasetçi ve asker olan Atatürk imgesiyle tek kişi ve onun doğaüstü kudretiyle özdeşim kurma tutumu öne çıkmaktadır. Atatürk’e rağmen ortaya çıkan Kemalizm dediğimiz olgu da budur.

Toplumlar ya da milletler elbette çocuklarına antlar okutabilirler. Bizim geleneğimizde militarist olmayan, varlığından tamamen vazgeçmeyen (sadece Allah için ve Peygamber için bu ifade edilir) ve milletin inanç ve değerlerini aktaran gülbanklar bir bakıma bunu anlatıyor. Yeni bir andımız yazalım. Kültürel mirasımızla bütünleşen, Türkleri asırları içinde tutan varlıklarıyla hatırlatan, saygı ve sevgiyi öneren (ki bu andımızda olan güzel bir ifade) ve bu topraklardaki anasır-ı İslam’ı da kapsayan bir andımız olsun. Kavga etmek ve çekişmek, anlamsız. Üstelik Ak Parti iktidarının gerçekleştirdiği reformlardan geri gitmek yerine, bu reformların eksiklikleri varsa onları tamamlayalım. Böylece daha yapıcı, daha kucaklayıcı ve daha sulh içinde yoluna devam eden bir millet oluruz.

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!