Yalancının Mumu Yatsıya Kadar Bile Yanmadı!

Bir haftadır yoğun bir şekilde bazı sitelerde Yusuf el-Karadavi hakkında karalama kampanyası sürdürülüyor. İşte Karadavi'ye yapılan iftira...

HAKSÖZ-HABER

Suriye’de stratejik işbirliği adına Zalim Esed diktatörlüğünün lehine yayınlar yapan malum çevreler İslam dünyasının tanınmış alimlerinden Yusuf el-Karadavi hakkında da karalama ve iftira kampanyası başlattılar. Bir web sitesinde “Şeyh Karadavi Utanmadan Resulullah’ı Natocu Yaptı“  başlığıyla yayınlanan haberde şöyle deniliyor:

"Dünya Müslüman Âlimler Birliği Başkanı Yusuf El-Kardavi, “Doha Hükümeti’nin liderliğinin reddedilmesi halinde, İslam dairesinin dışına çıkılır” cihetinde şaşırtıcı bir fetvanın altına imzasını attı. Kardavi bu fetvanın içerisinde bulunduğu konuşmasını, Tunus’ta, Raşid El-Gannuşi’nin de içerisinde bulunduğu bir organizasyonda yaptı. Ayrıca Kardavi, Haliç ülkeleri üzerinde, birçok siyasi oyun olduğunu, bunları reddetmenin dinen sakıncalı olduğunu ve bu noktada Katar Kralı Şeyh Hamad bin Halife el-Sani’den yana olmanın gerekli olduğunu ifade etti. Kardavi’nin şaşkınlık verici başka bir açıklaması da şu yöndeydi: “Eğer Rasulullah (SAV) tekrar gönderilseydi, elinin NATO’nun elinin üzerine koyardı.(NATO ile hareket ederdi)."

Söz konusu haberin başlığı gelen tepkiler üzerine daha sonra “Yusuf El Karadavi Gerçekten Bu Sözleri Söyledi Mi?” şeklinde değiştirilse de haberin içeriğinin değiştirilmemiş olması haberdeki iddiaların doğru kabul edildiğini gösteriyor.

KARADAVİ AÇIKÇA YALANLADI!

Kendisine telefonla ulaştığımız Üstad Yusuf el-Karadavi söz konusu ifadeleri asla kullanmadığını, NATO ve Katar hakkında kurulan bu cümlelerin karalama maksatlı yalanlar olduğunu vurguladı.

İFTİRANIN KAYNAĞI: BOZACILAR VE ŞIRACILAR

Karadavi'ye  atfedilen bu çirkin sözler iki gün önce İran’dan yayın yapan yarı-resmî “Ehlibeyt Haber Ajansı ABNA”da  yayınlandı. Türkçe sitesinde yayınlandı. ABNA da kendisine yönelik kaynak sorgulamalarına karşı adres olarak Irak’ta yayın yapan Nakhel Ajansı gösterdi. Oysa bırakınız uluslararası, yerel bir saygınlığı dahi olmayan bu adres Iraklı bir Şii grubuna aitti. Kaynak konusunda ancak bu kadar titiz olabilen ABNA cevap haberinde dahi Yusuf el-Karadavi hakkında şu cümleleri kurmaktan çekinmemiştir: “Çünkü Kardavi’nin kimlerin kuklası olduğu, kimlere hizmet ettiği gün gibi açıktır artık. Hatta ne yazık ki kendi emelleri uğruna Peygamber efendimize bile iftira atabilecek bir seviyeye gelmiştir.” 

İşin ilginci, ABNA’nın Arapça sayfasında aynı haber içeriği farklı biçimde bulunuyordu. Arapça ABNA haberinde sadece Habeş’in Karadavi’ye yönelik eleştirileri mevcut iken Karadavi’ye isnat edilen NATO ve Katar Şeyhiyle ilgili ifadeler yoktu…

Peki, Karadavi’ye Peygamber’e iftira gibi bir ithamı kolaylıkla yakıştırabilenlerin bu ciddi ithamı kesin biçimde teyit etmeleri gerekmez miydi? Bunu yapamadıkları takdirde kendilerinin müfteri duruma düşeceği İslam fıkhına göre apaçıkken…

ABNA’dan haberi sorgulamadan alıntılayan malum Türkiyeli kaynaklar ise kaynak olarak İran yanlısı Lübnanlı Sünni örgüt Tevhid Hareketinin sitesini gösteriyordu. Tevhid Hareketi ise okuyucusuna kaynak olarak  İran’a yakınlığıyla tanınan Kudüs merkezli el-Menar Gazetesini gösteriyor. Menar’daki haber de Türkçe ABNA’daki haberin tıpatıp aynısı.

Daha sonra Türkiye'deki dezenformasyon kaynakları haberin gerçek olduğuna(!) dair iki kaynak daha verdi: Mısır’ın İran finanslı Mısr el-Yevm ve Lübnan’ın Hizbullah’a yakın El-Ahbar gazeteleri de aynı metni kaynak gösterrmeksizin kopyalayan yayın organları. Haberin içeriğinde ismi geçen Mahmud El-Habeş, Karadavi'nin"Filistinliler dışında diğer ülkelerde yaşayan Müslümanların Kudüs'ü ziyareti haramdır” fetvasına karşı çıkan bir isim. El-Habeş, bu haberde Karadavi'yi Filistinli esirlerin durumunu düşünmemekle itham ediyor. Kudüs'ün işgalinin meşrulaştırmamak için İsrail vizesiyle Kudüs'ün ziyaretini haram kılan bir insanın Filistinli mazlumları düşünmemesi mümkün mü?

Malum kaynaklar belirtemeden ABNA'nın haberini alıp Mahmud el-Habeş'in sözde kelimeleri isim belirtmeden yayınlıyor ve son olarak yalan haber üzerine inşa edilen 16.05.2012, 00:23:39 tarihli  bir yazının başlığı şöyle: “Hz. Resulüllah'ı Nato'cu İlan Ettikten Sonra, Size Nato'cu Demek Az Bile Gelir”

İran eksenli dezenformayon ağının Türkiye'deki şubesi hızını alamayıp Yusuf el-Karadavi’ye iftira atan “haber”den yola çıkarak kendisi de iftira ve karalama korosuna katılıyor: “Dünya Müslüman Alimler Birliği Başkanı sıfatını taşıyan Şeyh Kardavi’nin Katar sultanının vaizi olduğunu söylerdik; zira kendisi “Katar Emiri’nin öncülüğünü kabul etmeyenler Müslüman değildir” diyerek, sultanına hizmette kusur da etmiyor.”

Gelen haklı tepkiler karşısında sitenin editörü yazdığı makaleyi sitesinden kaldırmak zorunda kaldı. Ancak söz konusu iftirayı web sitesinde yayınlamaya devam ediyor…

Sonuç olarak Habeş, Karadavi’nin NATO ve Katar'la ilgili şeyler söylediğini ifade etmemiş. Karadavi de böyle bir söz serdetmemiştir. Söz konusu iddia İrancı bir merkezde hazırlanmış sonra da yine İran merkezli ya da İran ekseninde olan yayın organlarında elden ele kopyalanarak yayılmıştır. Hiçbirinin isnadı ne haberin dayanağı olan Habeş’e ne de Karadavi’ye dayanmamaktadır! Her biri birbirine pas atarak kendi kendilerini kaynak göstermektedirler! Kaynakları araştırma gayretinde olmayan kitleler nezdinde çamur at izi kalsın taktiği gütmektedir.

Aksine Yusuf el-Kardavi bu iftirayı çok açık bir dille yalanlamaktadır! İlginç olan Karadavi’ye karşı İsrail, İngiltere, Fransa ve ABD'nin yürüttüğü kampanyaya İran da maalesef katıldı. İsrail, İngiltere, Fransa ve ABD Karadavi'nin ülkelerine girmesine izin vermiyor. Yakında İran da galiba Karadavi’ye ülkeye giriş yasağı getirebilir… 

Yorum Analiz Haberleri

"Suriye'den bize ne?" yaklaşımını besleyen körlük
Suriye devrimine çarpık ve indirgemeci yaklaşımlar
Yılbaşında normalleşen haram: Piyango
Yapay zeka statükocu mu?: ChatGPT'de cevaplar neye göre değişiyor?
Devrim ile derinleşen kardeşlik: Suriye & Türkiye