HAKSÖZ-HABER
Jeremy Salt Avustralya asıllı bir öğretim üyesi. Bilkent Üniversitesinde Siyaset Bilimi bölümünde Ortadoğu üzerine ders veriyor.
Filistin dostu olarak bilinen Jeremy Salt Suriye meselesinde ise Beşşar rejimini açıkça savunmamakla birlikte muhaliflere olan düşmanca tutumu ile dikkat çekmekte. Suriye üzerine yazdığı her yazı adeta muhaliflere düşmanlık üzerine kurulmuş gibi.
Kimin kime dost ya da düşman olması çok önemli değil neticede, Suriye’de katil rejime karşı direnen muhalefete Müslüman olduğunu söyleyen kimilerinin dahi bunca adaletsiz yaklaşımını görünce, İslami bir endişe taşımayan kişilerin tutumuna çok da şaşırmamız söz konusu olmaz. Ne var ki, bir öğretim üyesinin bulunduğu ülkeden uluslar arası medyaya yazdığı yazılarda açıkça yalan söylemesi, gerçekleri saptırması sıradan bir durum olmasa gerek.
Jeremy Salt daha önce yazdığı yazılarda da Suriye muhalefeti ve İslami direniş grupları hakkında pek çok karalamaya imza atmıştı ama Mısır’da yayınlanan Ahram Weekly için kaleme aldığı son yazısı tam bir iftira niteliği taşımakta. 12 Kasım 2013 tarihli Ahram Weekly’de “The collapse of Turkey’s Syria policy” başlığını taşıyan uzun yazısında Jeremy Salt uzun uzadıya Türkiye’nin Suriye politikasının başarısızlıklar, çelişkiler içerdiği tezini işliyor ve iflasını ilan ediyor.
Yazı içinde IŞİD’in bombalı araçlarla Türkiye’de eylem yapma hazırlığı içinde olduğuna da değinen Jeremy Salt çok ilginç bir şekilde Reyhanlı’da Mayıs ayında gerçekleşen bombalı eylemlerin de IŞİD tarafından yapıldığını söylüyor. Hatta bununla da yetinmeyip, 17 Eylül’de Babul Hava sınır kapısında meydana gelen patlamanın da IŞİD tarafından düzenlendiğini ifade ediyor.
Jeremy Salt’ın ifadeleri aynen şöyle:
“…It was ISIS that exploded two car bombs in the Turkish border town of Reyhanli in May, killing more than 50 people (far more according to some sources close to the scene), wounding close to 200 and destroying the municipal offices as well as dozens of shops and cars. The group also carried out the Bab Al-Hawa bombing on 17 September, which killed seven people.”
İddiadan, ihtimalden söz etmiyor yazar; kesin, açık, tartışmasız bir gerçekten söz ediyor adeta!
Oysa Reyhanlı saldırısının bugün artık kapalı, muğlak, açığa çıkmamış hiçbir boyutunun bulunmadığı biliniyor. Eylemin planlayıcılarından, faillerine kadar her ayrıntısı açıkça ortaya çıkarılmış durumda ve eylemciler ve işbirlikçileri yargılanıyorlar. Bu gerçeği Jeremy Salt’ın bilmemesi imkansız.
Yine bu konuyla ilgili 20 Mayıs’ta, henüz eylemin dumanı daha tüterken “othersite.org adlı sitede kaleme aldığı yazıda yazar bu eylemden ötürü Suriye rejiminin suçlandığını ama faillerin muhalifler olabileceği iddiasını dillendirmişti. Hadi diyelim o zaman gerçekler henüz açığa çıkmamıştı. Peki nasıl oluyor da, bugün olan biten tüm açıklığıyla ortaya çıkmışken bu iftira böyle pervasız bir tarzda seslendirilebiliyor.
Yazısının sonunda Jeremy Salt’ın Türkiye’den yazdığı notu var. Okuyanlar da olayın geçtiği ülkede kaleme alınmış olduğuna göre muhtemelen iddianın güçlü verilere dayandırıldığını, bu olayın aynen böyle cereyan ettiğini düşüneceklerdir. Oysa bu açık, bariz bir yalan, iftira!
Jeremy Salt hangi saiklerle bu tür yalanları söylüyor bilemeyiz ama bu tür bir ahlaka sahip bir kişinin vereceği dersin kimseye pek yarar sağlamayacağını söyleyebiliriz.