Yakup Kadri Romanı ve Toplumsal Değişim

Ensar Yılmaz’ın “Yakup Kadrinin Romanlarında Toplumsal Değişim Süreci” adlı Birey Yayıncılıktan çıkan eserini Haksöz-Haber için arkadaşlarımız Münevver Sofuoğlu ve Zeynep Aydın değerlendirdi.

"Yakup Kadri'nin Romanlarında Türkiye'nin Toplumsal Değişim Süreci"

Cumhuriyet inkılâplarının ve ideolojisinin, Kemalizm'in, Türkiye'de gelişmesinde ve yerleşmesinde önemli katkıları olan edebi ve siyasi bir isimdir Yakup Kadri. Kemalizm'in temellerini güçlendiren yazıları nedense sadece edebi açıdan ele alınır. Yakup Kadri'nin siyasi yönü ise arka planda kalır.

Jön Türklerin elinden geçen ve Namık Kemal'in izlerini taşıyan Kadri, bir dönemde Çamlıca'da Bektaşi tekkesine gider. Buradan 'Nur Baba' romanı çıkar. Ama bu dönem Platoncudur ve kadercidir. Bu kaderci anlayış Yunus Emre'yle sonuçlanır.

Zihin bulanıklığı ve sürekli değişen eğilimler, Batılı düşünürler ve yazarlar, çağdaşları gibi ilham olur eserlerine. Yaşamının bir özeti olur Ergenekon kitabı. Milli edebiyatın temelleri atılır Yahya Kemal'le. Mustafa Kemal'in oklarının hedefinde Anadolu'da şekillenmiş bir aydın sınıfı vardır artık. Geriye kalan ise ehilleştirilmesi gereken Müslüman halk yığınlarıdır. Aydın bunlara öğretmelidir yaban olmadığını ve öğretmelidir Müslüman köylüye gerçek efendinin kim olduğunu.

Hayatta;  üç şey vardır artık Batı, Milliyetçilik ve Kemalizm. Böylece bir millet, bir halk ve bir vatan yaratılır romanlarda. Kemalist mitoloji kurulur 'Atatürk' adlı eserde. Ama en güçlü kadrolar bile, devrimleri yapan iktidara yaranamaz. Sürgün vakti gelmiştir artık. Doğru zamanda, doğru yerde olmak kurtarmaz olmuştur. Büyük bir amaç olan milli vatan sevgisi ayrılıkla, sürgünle neticelenir.

Ensar Yılmaz'ın "Yakup Kadrinin Romanlarında Toplumsal Değişim Süreci" adlı eseri Birey yayıncılıktan çıktı. Yüz kırk iki sayfa olup  2008'de basılan kitap iki bölümden oluşmaktadır. Bolca alıntıya yer verilen kitapta yer yer tasnif hataları da bulunmaktadır.

Yılmaz, Mustafa Kemal'in sofra arkadaşı olan ve "milli edebiyat"ı kurma görevini üstlenen isimlerden biri olan Yakup Kadri'ni romanlarını toplumsal değişim süreci açısından ele almıştır. Kitap; Sakarya Üniversitesinde akademisyen olan Yılmaz'ın,  ikinci çalışmasıdır. Yazarın ilk kitabı; "Çankaya Savaşları- Atatürk'ten Bugüne Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde Yaşanan İktidar Kavgaları"dır.

Kitabın giriş kısmında Türkiye'nin köklü bir değişim sürecinden geçtiğine değinen Yazar, bu değişim sürecinin sadece ordu ve siyasi yönden ele alınmasını ve öbür kurumlardaki değişimin arka planda kalmasını eleştiriyor. Ayrıca Yılmaz, Cumhuriyet'in kuruluşundan 1940'lara kadar olan süreçte devrimlerin siyasi, toplumsal hayata yansımalarını edebi bir dille işleyen ve bunu koruyan Kadri'nin romanlarının yayınlanma sırasına göre değil, anlatıldıkları devirleri dikkate alınarak okunması tavsiyesinde bulunuyor. Çünkü yapılacak böyle bir çalışmanın Türkiye'nin son yüz elli yıllık toplumsal değişim sürecini hikâyeleştireceğini vurguluyor.

Ele aldığımız eserin birinci bölümünde yazar, "Toplumsal Değişim ve Türkiye'de Roman" konusunu yedi başlık altında işlemiş. Farklı yazarların görüşlerinden oluşan birinci bölümde, yazarın kendi analizlerine rastlamak mümkün değil. Toplumsal Değişmenin Dinamikleri, Kültürel değişme, Modernleşme- Batılılaşma- Değişim Sürecine Bakış konuları tamamen farklı yazarların alıntılarından oluşmaktadır.

Birinci bölümde işlenen diğer bir konu "Türkiye'ye Romanın Girişi". Türkiye'de yüz elli yıllık bir geçmişi olan romanın Tanpınar kaynaklı olarak tarihsel süreci aktarılmış. İlk, çevirisi yapılan hikâyeler, romanlar ve ilk yazılan yerli romanlar hakkında aktarılan bilgiler, okuyucunun bu dönemle ilgili fikir sahibi olması açısından iyi olmuş.

1923-1950 Cumhuriyet sonrası kitle iletişim araçlarının olmadığı bir dönemde, ideolojinin halka nüfuz etmesini sağlayacak en uygun silahtı roman. Siyasi, toplumsal ve ekonomik devrimler gerçekleşmiş gibi göstermenin yolu propagandadan geçiyordu. Mustafa Kemal'de bunu en iyi şekilde kullandı. Ama bu dönem aynı zamanda tek sesli bir dönemdir. Muhalefetin devre dışı bırakıldığı, farklı seslerin sürgüne gönderildiği, ya da idam sehpalarıyla seslerin kısıldığı bir süreçtir. İşte bu süreçte Yakup Kadri, Kemalist ideolojinin önündeki sorunların giderilmesi umuduyla yazmıştır romanlarını.

 Kadro Dergisi'nin yazarlarından olan Yakup Kadri'nin romanlarının ele alındığı ikinci bölümde Yılmaz, ilk "Hep O Şarkı roman"ını ele almış. Aslında ikinci bölümde hem tekrarların hem de alıntıların olması nedeniyle bir hayal kırıklığı oluşturuyor okuyucuda. Ama bu bölümde romanlardan aktarılan paragrafların arasında ara sıra da olsa yazarın görüşlerine rastlamak mümkün.

1840'lı yılların sonundan, II Abdülhamit döneminin sonlarına kadar uzanan sürecin anlatıldığı 'Hep O Şarkı' romanını bölümler halinde aktaran Yılmaz, 19.y.y. kadınının toplumdaki yeri ve Osmanlı kadınındaki zihniyet değişiminin yoğun bir aşk hikâyesi içinde verildiği tespitinde bulunuyor.

Kurgulu bir hayatın yaşandığı, Batılı kimliğe geçiş aşamasında, eğitimli aydın tipi modern hayat tarzıyla örnek teşkil ettiği bir süreçte yazıldı "Sürgün" romanı. Eserin ana karakteri olan Dr. Hikmet'i, aydınları temsil eden bir isim olarak simgeleştiren Yazar, Türk aydınının bu süreçte zihni olarak uluslaşma sürecini tamamlayamadığını belirtmiş.

1926 tarihli "Hüküm Gecesi" Yakup Kadri'nin bir zamanlar aynı safta yer aldığı İttihat ve Terakki Cemiyet'ine ve muhalefete eleştirilerini yönelttiği bir eseridir. Yılmaz'ın bu dönem de ki siyasi çalkantılarıyla ilgili güçlü bir değerlendirmesinden bahsetmek zor.

Üç kuşağın çöküşünün anlatıldığı "Kiralık Konak" ta ise ana fikir; Batılılaşmanın daha çok kadınlarda yarattığı çöküntüdür. Aynı şey "Sodom ve Gomore" de de görülür. Batı tarzı eğlence hayatının İstanbul'da giderek yayıldığı bir dönemi anlatır. İki roman, içerik olarak birbiriyle uyumludur. Ancak Cumhuriyet eliyle bu tarz yaşam, yukarıdan aşağıya Anadolu'ya da dayatılır. Yılmaz, Kiralık Konak için zihniyet değişmelerinin çatışmaya dönüştüğü ve toplumsal çözülmenin yaşandığı süreç derken, Sodom ve Gomore için bir toplumsal çözülmenin,'' Bir çürümenin romanıdır ve bu durum bir sonuçtur'' der.

"Yaban"  Yakup Kadri'nin en çok baskı yapan ve aynı zamanda en çok yankı uyandıran romanlarındandır.1932 Türkiye'si tek sesin ve tek adamın hâkim olduğu bir yerdir. Komplo teorilerinin yazıldığı, yoklukla savaşan ve sindirilen halk artık insan değildir bu coğrafyada. O sadece bir engeldir muasır medeniyet seviyesine ulaşılması önünde. Batılı yaşam için "eski"yi mahkûm eden "yeni"den yana olanların seferberlik zamanıdır. Yakup Kadri bu seferberlikte Kemalist kadroya armağan eder Yaban'ı. Cumhuriyet inkılâplarının propagandasının adıdır Yaban. Artık Kiralık Konak  ile Sodoml ve Gomore'yi  unutmak veya bu romanlardaki tespitlerin üzerini örtmek zamanıdır.

Yaban romanında aydın – köylü ilişkisini işleyen Yakup Kadri'ye göre hiçbir insani özelliği olmayan köylüler ve din adamları Türkiye'nin gelişmesinin önünde engeldir. Kurtuluş ise aydınların öncülüğünde olacaktır. Türk aydınının devraldığı vatanı kurtarma görevi, köylüyü kurtarmanın adı olmuştur Yaban'da.

Yaban'ı çok masum bir dille değerlendiren yazara göre roman köylünün yaşam tarzını ve yalnızlıktan kurtulma mücadelesiyle Anadolu'da bir köye sığınan Türk aydınının psikolojisini anlatır.

En çok yankı uyandıran 'Ankara' romanı ise, ilerlemeci tarih anlayışından yola çıkarak rejimin önündeki engelleri işler. Gerici ve vurguncu kesim anlatılır. Zararlı unsurlardan dolayı duraklayan Cumhuriyet, sorun tespit edildikten sonra yine ilerlemeye devam edecektir. Bu hayalin ve özlemin ürünüdür Ankara.  Ama bu özlem ve hayalin yoldaşlarıyla ayrılığın adı olan 'Panorama' dönemi başlar Yakup Kadri için. Bir sorgulama dönemidir bu. Ama bu sorgulama ne Cumhuriyet'e nede laikliğe yöneliktir. Sadece plansız, teşkilatsız ve tekniksiz yapılanmaya bir itirazdır.

Yılmaz bu dönemi Batılılaşmanın yanlış anlaşıldığı, sadece günlük hayatın zevk ve eğlencesi olarak görüldüğü için yozlaşmaya yol açtığı şeklinde değerlendirmiş. Ayrıca Yakup Kadri'nin bu romanında kötünün yerine iyiyi, çirkinin yerine güzeli koyduğunu; ama bunun Türk toplumunun yaşadığı bir süreç olmadığını vurgulayan Yılmaz, ''Yakup Kadri"nin yaşanmasını istediği bir süreçtir'' der.

Kitabın sonuç kısmında birinci bölüm ve ikinci bölüm tekrarlanarak özetlenmiştir. Daha önce belirttiğimiz gibi aktarımlardan ziyade tespitlerdeki tekrarlar kitabın tamamını yayılmış gibidir. Kitabın içeriğinde Yakup Kadri'nin siyasi kimliğiyle ilgili ve romanların yazıldığı dönemde toplum sistemin tepeden inmeci kanunlarıyla ve darağaçların yardımıyla nasıl dönüştürülüp değiştirilmeye çalışıldığıyla ilgili bir sosyolojik değerlendirmeden bahsetmek mümkün değil. Kitap için Yakup Kadri'nin romanlarının toplu olarak tanıtıldığı bir çalışma denilebilinir. Kadri'nin romanlarını toplu olarak tanıma imkânı verdiği için bu kitap okuma konusunda tercih edilebilir bir çalışma..

Münevver Sofuoğlu - Zeynep Aydın / Haksöz-Haber

Kitap Haberleri

“Sâsanî’lerden Safevîler’e Kadar Şîa’nın Tarihi" kitabı çıktı
Wael Hallaq'ın Şeriat kitabı Ekin Yayınları etiketiyle çıktı
Norman Finkelstein’ın kaleminden Gazze direnişi
Ellinci yılında Filistin Şiiri antolojisi
Ümmetin gündemine katkı: Zeydîlikten Husîliğe Yemen