Londra Queen Mary Üniversitesi Uluslararası Hukuk ve İnsan Hakları Hukuku Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gordon, çok sayıda bilim insanı, entelektüel ve akademisyenin, Alman hükümetine "Filistinlilerin yok edilmesini desteklemeyi bırakması" yönünde yazdığı açık mektuba imza atan isimlerin arasında yer aldı.
Gordon, aydınların Alman hükümetine gönderdiği mektup ve Almanya'nın İsrail'e koşulsuz desteğinin tarihi arka planı hakkında değerlendirmelerde bulundu.
"Hukukun temel ilkelerine karşı kayıtsızlık var"
Gordon, İsrail'in bir yılı aşkın süredir saldırılarını sürdürdüğü Gazze'de uluslararası hukukun tümüyle ihlal edildiğine dikkati çekerek, "Hukukun temel ilkelerine, sivillerin ve sivil yapıların korunması çağrısında bulunan prensiplere karşı kayıtsızlık var" ifadesini kullandı.
Dünyanın İsrail'in Gazze Şeridi'nde 18 bini çocuk binlerce kadın ve erkek sivili öldürdüğüne tanık olduğunu belirten Gordon, İsrail'in okulları, üniversiteleri ve hastanelerin büyük bir kısmını da yıktığını ve gıdayı savaş silahı olarak kullandığını söyledi.
"Almanya, İsrail'i eleştirenleri kriminalize ediyor"
İsrail'in en büyük iki destekçisinin ABD ve Almanya olduğuna işaret eden Gordon, Almanya'nın İsrail'e verdiği desteğin, İkinci Dünya Savaşı sonrası Holokost'un "Bir Daha Asla" ilkesine ters düştüğünü dile getirdi.
Gordon, "Alman hükümeti, İkinci Dünya Savaşı sonrası 'Bir Daha Asla' ilkesine bağlı olduğunu söylese de İsrail'e silah transfer ederek, İsrail'i uluslararası arenada, diplomatik ve hukuki alanlarda savunarak birçok açıdan soykırımsal şiddet uygulayan hükümeti destekliyor" dedi.
Almanya'nın, İsrail'i eleştirenleri birçok durumda kriminalize ederek bu desteği sürdürdüğüne dikkati çeken Gordon, Alman hükümetinin rotasını değiştirmesinin gerektiğine işaret etti.
"Almanya, sahada neler olduğuna bakmalı, kendi yasal yükümlülüklerini gözden geçirmeli. Uluslararası insancıl hukuku ihlal eden ülkeler veya oluşumlara silah ticaretine izin vermeyen yasal düzenlemelerini dikkate almalı" diyen Gordon, Alman hükümetinin İsrail'in soykırımsal şiddetine verdiği desteği durdurması, İsrail'e Gazze Şeridi'nden çekilmesi ve ateşkesi sağlaması için baskı yapmasının gerektiğini vurguladı.
Gordon, buna karşın, yakın gelecekte Almanya'nın İsrail politikasında değişikliğe gitmesini beklemediğini dile getirerek, bu nedenle Alman hükümeti üzerindeki baskının artırılmasının önemine işaret etti.
Gordon, akademisyenler ve entelektüellerin Alman hükümetine gönderdiği mektubun, hükümetin izlediği rotayı değiştirmesi için bir çeşit "baskı yolu" olduğunu söyledi.
Alman hükümetinin, Filistinlilere verilen desteği veya Filistin yanlısı aktivizmi kısıtlayan çok fazla politika yürüttüğüne dikkati çeken Gordon, bunun "son derece endişe verici" olduğunu dile getirdi.
Gordon, "Alman hükümetinin hangi Yahudilerin antisemitik olup olmadığını belirleyen hakem haline gelmesini ise son derece ironik buluyorum" dedi.
Alman hükümetinin, İsrail hükümetinin politikalarına sert eleştiriler yönelten herkesi antisemitik olarak suçladığı "antisemitizm tanımını" benimsediğini söyleyen Gordon, bunun yanlış ve son derece sorunlu bir yaklaşım olduğunu vurguladı.
"Alman hükümeti, faili yaptıklarına bakmaksızın savunuyor"
Gordon, Almanya'nın Gazze'de soykırım uygulayan İsrail'e verdiği destekten vazgeçmesinin gerektiğini söyledi.
"Alman hükümetinin, İkinci Dünya Savaşı'nda Yahudi halkına karşı korkunç bir soykırım gerçekleştirme konusundaki suçluluk duygusundan ötürü yönünü kaybettiğini düşünüyorum" değerlendirmesinde bulunan Gordon, şunları kaydetti:
"Alman hükümeti, 6 milyon Yahudi'nin katledildiği bu korkunç olaydan ders çıkarmak ve diğer soykırımları önlemenin yollarını öğrenmek yerine, İsrail'in ne yaparsa yapsın savunulması gerektiğine karar vermiş durumda. Bunun, İkinci Dünya Savaşı'ndan çıkarılması gereken yanlış ders olduğunu düşünüyorum. Faillerin veya mağdurların kimliğine değil eylemin doğasına odaklanmamızın gerektiğine inanıyorum. Eğer bir eylem soykırım niteliği taşıyorsa failin kim olduğu veya mağdurun kim olduğu fark etmeksizin buna karşı çıkmalıyız. Bunun gerçekleşmesine izin vermeyen politikalar geliştirmeli ve kararlılıkla bu tür eylemlerin karşısında durmalıyız."
Gordon, Alman hükümetinin ise hem failin ve mağdurun kimliğine baktığını hem de faili yaptıklarına bakmaksızın savunduğunu belirterek, bunun gelecekteki sorunları çözmek yerine daha büyük sorunlar teşkil edecek "yanlış yaklaşım" olduğunu dile getirdi.
Aydınlardan Alman hükümetine "İsrail'in suçlarına ortak olmayın" çağrısı
Dünya genelinde çok sayıda bilim insanı ve entelektüel, Alman hükümetine "Filistinlilerin yok edilmesini desteklemeyi bırakması" yönünde çağrıda bulunmuştu.
Aydınların hükümete gönderdiği mektupta Almanya'dan, Filistinlileri hedef alan İsrail'in suçlarına ortak olmaması ve desteğin kesilmesi istenmişti.
Mektupta, Alman hükümetinin İsrail politikasını değiştirmesi talep edilirken "Alman hükümeti, bir yılı aşkın süredir İsrail'e siyasi, mali, askeri ve hukuki destek sağlayarak Filistinlilerin öldürülmesine ve insanlıktan çıkarılmasına aktif olarak katılıyor. Almanya'nın İsrail'in zulmüne suç ortaklığı sona ermelidir" ifadeleri kullanılmıştı.
Alman hükümetine 27 Ekim'de gönderilen ancak kamuoyuna daha sonra yansıyan mektupta Birleşmiş Milletler Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'nin imzacısı olarak Almanya'nın, bu anlaşmaların yasakladığı vahşet suçlarını işlememe, yardım ve yataklık etmeme konusunda tarihi, etik, hukuki ve siyasi yükümlülüğünün bulunduğu hatırlatılmıştı.