Yağmurdan Kaçarken Doluya Tutulmak!

Hükümet –Cemaat savaşı tam gaz sürerken, kavganın yargıya yansıyan yüzü giderek daha ilginç ve kritik görünümler almaya başladı.

HAKSÖZ-HABER

Ergenekon, Balyoz vb. davalarda ardı ardına tahliyelerle başlayan süreç yargının tepe noktalarında gerçekleşen seçimlerle sürüyor. HSYK’nın cemaat mensuplarından temizlenme işlemi diye adlandırılan sürecin nasıl bir görüntü ortaya çıkardığı en son olarak Yargıtay’da yapılan daire başkanlık seçimlerinde daha net görülmüş oldu. 8 daire başkanlığından 4’üne YARSAV mensubu adaylar başkan seçildi. Gidişatın vehametine dikkat çeken Ali İhsan Karahasanoğlu’nun yazısı üzerinde dikkatle durmaya değer. 

***

YARSAV tarih oldu; üyeleri başkan oldu!

Ali İhsan Karahasanoğlu / Yeni Akit

YARSAV diye bir dernek vardı. Hatırlar mısınız?

Yargıçlar-savcılar arasında kurulmuş..

Zırt-pırt AK Parti iktidarına posta koyuyordu..

“Şu olmaz..”

“Bu olmaz..”

“Aslında doğru bir şey ama, siz yaptığınıza göre, o da olmaz!”

Hayatları, AK Parti iktidarına itiraz etmekle geçiyordu.

Bakıyorduk, o tarih itibari ile 1600 civarında üyeleri vardı.

Ama HSYK ne zaman Danıştay’a, Yargıtay’a üye seçecek olsa.

Hemen hemen tamamını, bu derneğin üyelerinden seçiyordu.

Yani hakimler-savcılar arasında % 15 oranında bir üyeye sahip olan dernek, yüksek yargıya üye seçiminde, % 90 temsil kabiliyeti kazanıyordu.

İtirazlarımıza tek bir cevap veremiyorlardı.

Karşımıza geçip, “nanik” diyorlar, yollarına devam ediyorlardı.  

Gün oldu..

Devran döndü..

YARSAV’ın toplam yargı mensupları arasındaki gücü, 2010 yılındaki HSYK üyeliği seçimlerinde ortaya çıktı..

Dernek üye sayısı kadar oy aldılar, 11 bin hakim-savcı arasından.

“Üye olmaya çekinen, çok sayıda arkadaşımız var” savunmasının palavra olduğu ortya çıktı. 

“Elhamdülillah” dedik..

“Bundan sonra, yüksek yargıda herkes hakettiği oranda, temsil kabiliyeti kazanacak” dedik.

2010’dan sonraki ilk yüksek yargı seçimlerinde, YARSAV’dan bir-iki kişinin yüksek yargıya seçilmesi, aslında haksızlıktı ama..

Eski yıllardaki haksızlıkların telafisi için, birkaç yıllığına bu; zorunlu idi..

Gün oldu, tekrar devran döndü..

Alnı secdeli yüksek hakimlerimiz, fındık kabuğunu doldurmayan iddialarla, Hükümet-Gülen arasındaki kavgaya, “Biz okumuş adamlarız. Bir gruba bağlılığımız, körü körüne yanlışın peşinde gitmemizi de gerektirmez”diyerek taraf olmamaları gerekirken..

Gülen-Hükümet kavgasının, Yargıtay’a da sıçramasına zemin hazırladılar.

Hükümete posta koyan kararlara imza attılar..

Sonuç?

HSYK’da yeni birliktelikler..

Ve YARSAV’ın yüksek yargıda tekrar hakimiyet elde etmesi sonucunu doğurdu..

Bazı arkadaşlar, “Yok canım, daha neler” diyecekler..

Aynen böyle..

HSYK üyesi seçimlerinde bazı üyelerin YARSAV’dan seçildiğini hatırlatmıştım.

Hatta Akit’i susturmak için önyargılı kararlar alan bazı hakimlerin Yargıtay seçimlerinde tercih edildiklerini de hatırlatmıştım.

Ama dün, bu vahim hata, zirve yaptı..

8 yeni daireye seçilecek başkanlar belirlenirken..

Dört başkan, YARSAV üyelerinden seçildi..

YARSAV’ın 89 nolu üyesi.

Cumhuriyet gazetesinde başörtü yasağı lehine yazılar kaleme alan..

Tayyip Erdoğan’ın Siirt konuşmasının TCK 312’deki değişikliğe rağmen, yine suç olduğunu iddia eden ve böylece 2002 seçimlerinde milletvekilli adaylığını önleyen..

Şevki Yılmaz’ın bazı  resmi törenlere katılmadığını bahane ederek, açtırdığı soruşturmalar ile dindar siyasetçi karşıtlığını ortaya koyan.

Gazetemiz yazarlarının cezalandırılması için, onlarca ceza ve tazminat davası açan Hamdi Yaver Aktan, 18. Ceza Dairesi’ne başkan seçildi.

İyi ki, 8. Ceza Dairesi’ne başkan seçmemişler.

Öyle yapsaydılar. Hepten hapı yutmuştuk!

Daire başkanlığına seçilenler arasındaki YARSAV üyeleri, sadece Hamdi Yaver Aktan ile sınırlı değil..

YARSAV’ın 225 nolu üyesi Fahri Akçin, 8. Hukuk Dairesi’ne başkan seçildi.

YARSAV’ın 505 nolu üyesi İbrahim Şahbaz, 22. Ceza Dairesi Başkanlığı’na seçildi.

YARSAV’ın 652 nolu üyesi Ramazan Özkepir, 19. Ceza Dairesi’ne başkan seçildi..

Dört daire başkanı birden, YARSAV listesinden.

Oysa bu YARSAV’lıların, 2010 öncesinde, tüm hakim ve savcılar arasında, ancak yüzde 15 oranında bir temsil kabiliyetleri vardı..

Şimdi, 2014 yılında yapılan seçimlerde..

% 15’in de altına düşen bir temsil kabiliyeti olanlar, % 50 oranında başkan seçtiriyorlar..

Vah ki ne vah!

Dahası da var..

Gazetemiz açısından olaya bakarsanız.

21. Ceza Dairesi Başkanlığı’na seçilen Hüseyin Boyrazoğlu’nun da, gazetemize ceza davası açtıran bir yüksek yargı mensubu olduğunu dikkate alırsanız..

Halimizin nice olduğunu daha iyi anlarsınız..

Nerden geldik biz buraya?

Hükümet-Gülen kavgasından..

İki alnı secdeli insan kavga ediyor..

Aradan, başörtü yasakçıları sıyrılıp, makam-mevki sahibi oluyorlar..

Ne diyelim..

Allah her şeyi görüyor.

Allah her şeyi biliyor..

Bu yaşananlarda kim nefsine uymuşsa..

Allah müstehakkını versin.

Beddua etmiyorum..

Ama yaptıklarının karşılığını almaları gerektiğine inanıyorum ve istiyorum. 

Hükümete de bir not düşmeliyim.

Çıktıkları yolda, Gülen’den gelen arkadan hançerlemeye “Onlar alnı secdeli kardeşlerimizdi, inanmayıp ne yapacaktık” dediniz, biz de buna katıldık.

Peki, bu solcu arkadaşların sizi arkadan hançerlemeleri ihtimalinde, ne diyeceksiniz? 

Hiç düşündünüz mü?

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!