Mustafa Özcan / Maarifin Sesi
Yabancı dil öğrenimi ne kadar lüzumlu?
Eğitimde yabancı dilin yeri ve önemi sürekli olarak tartışılıyor. Elbette bazı alanlarda yabancı dil öğrenmek gerekli ve kaçınılmazdır. Lakin bunun alanı, miktarı tartışma konusu olmaktadır. Kısaca ihtiyaç miktarının bir sınırı vardır ve dolayısıyla bu sınırı aşmanın ve ötesine geçmenin mahzurları da bir gerçektir. Öncelikli olarak yabancı dilin faydalı olduğu alanlara bir göz atalım.
Tanışma ve kaynaşma vesilesi: Kur’an-ı Kerim’in de ifade ettiği gibi dil taaruf/tanışma vesilesidir. Onun ötesinde ufuk açar. Başka milletlere açılmanın bir aracıdır. Bu nedenle insan kaç dil bilirse şahsiyetinin o kadar gelişeceği, çeşitleneceği ve taaddüt edeceği söylenmiştir. Bu durum ‘bir dil bir insan ‘ formülüyle anlatılmıştır. Zira dil insana yeni beceriler ve dostluklar kazandırmaktadır. Başkasını tanımak onunla ilgili düşmanlık dürtülerini de azaltır. Yunus Emre bunu çok güzel izah eder: Gelin tanış olalım, İşi kolay kılalım, Sevelim sevilelim, Dünya kimseye kalmaz.
Sosyal ve kültürel kaynaşma: Kur’an’da soy sop ve dillerin yaratılmasının hikmetini şöyle anlatılır: Sizi bir erkekle bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi soylara ve kabilelere ayırdık. Bu itibarla yabancı dil öğrenmek bu sınırlar içinde dolaşım imkanını sağlamaktadır. Çevrim içi olmaktır. Kültürel ve sosyal kaynaşma ve tanışmayı kolaylaştırır. Bununla birlikte İmam Gazali’nin deyimiyle her meselenin artıları olduğu gibi eksileri de vardır. Akültürasyon (müsakafe) diye bir kavram vardır bu başkalarının kültürüyle kültürlenme anlamına gelmektedir. İnsan kendi kültürüne hakim olmadan başka bir kültürün etkisine girerse Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olabilir. Diğer kültür kendi kültürüne racih gelir. Ağır basar. Bu da Erich Fromm gibilerinin ifadesiyle kendi zeminine yabancılaşmayı beraberinde getirir. Yabancı dil bilmek yerel sınırları aştığında bazen kozmopolit bir kültüre dönüşür. Kendi iklimine yabancılaşır.
Diplomasi alanı: Yabancı dilin önemli olduğu alanlardan birisi de uluslararası münasebetlerin üzerine oturduğu diplomasi alandır. Bu nedenle de Resulullah bazı sahabelere yabancı dil öğrenmesini emretmiştir. Peygamberimiz Medine’ye teşrif buyurduktan sonra başta civardaki Yahudilerden olmak üzere çeşitli milletlerden heyetler ve mektuplar geliyordu. Bu heyetlerin konuştuğunu anlamak, gelen mektuplara aynı dilden cevap vermek üzere vahiy kâtibi Zeyd bin Sâbit’e (r.a.) İbranice ve Süryaniceyi öğrenmesini tavsiye etmişti. İhtiyaç olduğu için Zeyd bin Sabit Süryanice de öğrenmişti. Bir gün Peygamberimiz Süryanice bir mektup almıştı. Resulullah (S.A.V.) Zeyd bin Sâbit’e, “Bana Süryanice yazılar geliyor. Sen Süryani lisanını güzelce yazabilir misin?” buyurdu. Zeyd, “Hayır, bilmiyorum” deyince, Peygamberimiz, “Öyleyse, bu dili öğrenmeye çalış” buyurdu. Hz. Zeyd Süryaniceyi 17 gün içinde öğrendi. Bu kadar kısa sürede öğrenmesi Peygamberimizin bir mucizesidir.
Selman-ı Farisi de zaten Fars kökenli olduğundan Farsça bildiği bilinen bir husustur. Hazreti Ömer döneminde İran fethinde yer almış ve Farsçaya hakimiyeti dolayısıyla bazı kalelerin teslim görüşmelerinde bulunmuş, yer almış ve lisanlarını bildiği ırkdaşlarını ikna etmesi zor olmamıştır. Selmân’ın Rumca ve İbrânîce öğrendiği, Farslar’ın, Romalılar’ın, yahudi ve hıristiyanların kutsal kitaplarını okuduğu rivayet edilmektedir. Bu sebeple onun hakkında “sâhibü’l-kitâbeyn” (Kur’an’ı ve Kitâb-ı Mukaddes’i iyi bilen) veya “önceki ve sonrakilerin ilmini öğrenmiş bitmez tükenmez bir umman” ifadeleri kullanılmıştır.
Selmân’ın Fâtiha sûresini Farsça’ya tercüme ettiği ve Resûlullah’ın bunu menetmediği kaydedilmektedir.
Casusluk faaliyetleri de yabancı dil bilmeyi zorunlu kılmaktadır. Yabancı dil bilmeden düşmanın içine sızmak ve bilgi toplamak adeta imkansızdır. Bu nedenle de diplomasi alanı gibi casusluk alanı da yabancı dil bilmeyi gerektirir.
Ticari ve sınai faaliyetleri yürütmek ve teknolojik gelişmeleri takip etmek de yabancı dil bilmenin gerekliliğini ortaya koyar. Özellikle de ihracat ve ithalat alanında dil bilmenin zorunluluğu inkar edilemez. Kısaca birçok stratejik alanda yabancı dil bilmenin lüzumu ortadadır. Lakin eğitim yoluyla yabancı dilin yaygınlaşması istenilen ve lüzumlu bir durum mudur?
Bunun cevabını da gelecek yazıda analiz edelim.