Ya “Sen Hangi Projenin Figüranıydın” Diye Sorulursa!

Siyasette proje takıntısına değindiği yazısında Akif Beki önceki seçimlerde Ekmeleddin İhsanoğlu’nu aday gösterdiğinde kendisine ne söylendiyse MHP’nin bugün karşıtlarına aynı lafları sıraladığına dikkat çekiyor.

Akif Beki’nin Karar’daki köşesinde yayınlanan konuyla alakalı bugünkü (26 Nisan 2018) yazısı şöyle:

‘Ortak Aday’ Yine de mi FETÖ Projesiymiş?

Erdoğan’ın ortak adaylığı etrafında birleşen ittifak cephesi, Erdoğan’ın karşısına bir ortak adayla çıkmak için birleşmeye çalışan muhalefet partilerine ‘karanlık projeci’ diyor.

O zaman sandığa niye gidildiğini, seçimin hangi mantıkla yapıldığını, iktidar değişikliği istemenin neden yasaklanmadığını, muhalefetin ne diye yarışa sokulduğunu sormayın.

İttifakı destekleyen dünkü manşetlerde, Erdoğan’ı seçtirmemek için kampanya yapmak, suçmuş gibi mi sunulmuyor...

Erdoğan karşıtı demokratik bir siyaset yürütmek, sanki antidemokratik bir müdahale hazırlığı, bir darbe girşimi, gayrimeşru ve karanlık bir kumpas olarak mı gösterilmiyor...

Demokrasiye tuzak kurulmasından mı bahis açılmıyor, milli iradeye kirli bir operasyon çekildiğine mi yorulmuyor...

Daha ortada fol yok yumurta yokken, Abdullah Gül’ün FETÖ tezgahına düştüğü karalamalarına kadar gidiyor yıpratma saldırıları.

Kılıçdaroğlu ile Akşener’in FETÖ’den aldıkları talimat üzerine harekete geçtiklerine, kirli bir tertip için kolları sıvadıklarına  dair desteksiz çığırtkanlıklar, propaganda gazetelerinde  arzıendam ediyordu dün.

Açın bakın kayıtlara, bin beteri, CHP-MHP ittifakının çatı adayı kontenjanından Erdoğan’ın karşısına çıkarıldığında Ekmeleddin İhsanoğlu için söylenmiş şeyler...

Pensilvanya’nın adayı olduğu şayiaları mı koparılmamıştı...

‘Paralel proje’ diye mi damgalanmamıştı...

“Kendi akılları değil, Kılıçdaroğlu ile Bahçeli’ye bu aklı FETÖ vermiştir, sokma akıl” aşağılamaları mı pompalanmamıştı...

CHP ile MHP’nin bir ihanet senaryosuna memur edildiği, perde arkasındaki kukla oynatıcısının FETÖ olduğu, rollerin okyanus ötesinden dağıtıldığı, sinsi ve zorlama bir plana alet olmayı içlerine nasıl sindirdikleri vesair yaygaraları mı basılmamıştı...

Şimdi İhsanoğlu’ndan boşalan ‘vurun abalıya’ kadrosuna, potansiyel ortak aday olarak Abdullah Gül oturtuluyor. Münhal bırakılmıyor hiç.

İşin garibi, bu ‘şeytanlaştır-taşlat’ kampanyasına dün hedef olan MHP, bugün taşlayan tarafta başı çekmesin mi!

***

Aslına bakarsanız, AK Parti de vaktiyle aynı itibarsızlaştırma repertuvarına maruz kalmış, aynı yerden az hırpalanmamıştı.

CHP, MHP ve ulusalcılardan çokça işittiği terör örgütleri ağzıyla konuşmak, bölücülerle işbirliği, hainlerle kol kola girmek, düşmana hizmet, emperyalist işgalin truva atı olmak ve benzeri belaltı sıkıştırmalar bir yana...

Rahmetli Erbakan tarafından da siyonist proje, dış güçlerin oyuncağı, emperyalist kumpasın saç ayağı ve sömürgecilerin maşası gibi daha ne ithamlarla vurulmamıştı ki!

İlk taşı atma hakkını kendinde bulacak kadar üstüne bu çamur seti sıçratılmamış parti yok anlayacağımız.

Tatmayan kalmadı aynı yıpratma çeşnisinden; hepsi sırayla payına, nasibine düşeni aldı.

Tavsadı, baydı, çok fena kabak tadı da verdi.

Fakat yine de rakiplerini gözden düşürüp sandığa gömmek için bu taklit silahı birbirlerine insafsızca çevirmekten vazgeçmiyorlar.

Mağduru olduğu, haksızlığına uğradığı kopya yakıştırmaları rakiplerine karşı kullanmakta beis görmüyor hiçbiri.

Ne diyelim, sınıf bilinci gelişmedi gitti partilerimizde, siyaset kurumu olarak bindikleri dalı kesmeye devam.

 

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!