Çocuklarının dağa kaçırılmasından HDP'yi sorumlu tutan Diyarbakır annelerinin, partinin il binası önünde 3 Eylül'de başlattığı oturma eylemi 87'nci gününe girdi.
5 yıl önce dağa kaçırılan oğlu Müslüm'e kavuşmak ümidiyle oturma eylemi yapan Songül Altıntaş, evlatlarını almadan parti binası önünden gitmeyeceklerini söyledi.
"Ya oğlumu alacağım ya da burada öleceğim"
AA’nın aktardığına göre Altıntaş şöyle konuştu:
"Ne kadar uğraştıysam HDP ve PKK çocuğumu vermiyor. Uğraştık, yalvardık, oğlumu vermiyorlar. Hangi kapıya gideceğimizi bilmiyoruz. Tek kelime söylüyoruz. Çocuğumuzu versinler. Biz de buradan kalkıp gidelim. 87 gündür buradayız, 87 yıl da olsa biz buradan kalmayacağız. İlk geldiğim gün de dedim ya oğlumu alacağım ya da burada öleceğim, başka çaresi kalmadı."
Artık dayanacak güçlerinin kalmadığını belirten Altıntaş, "Çocuğum bu soğukta, biz burada dayanamıyoruz. Oğlum kaç yıldır, mağaralarda, dağlarda, karlar üstünde, tipide şimdi ne hallerde? Buna yürek dayanır mı? Bunlar ne biçim insanlar? Anlamıyorum." dedi.
"Kürtler için bunlar ne yapmışlar? Kürtler için asla bir şey yapmamışlar. Kürtlere zarar vermekten başka bir şey yapmamışlar. Sadece, Kürtlere acı, gözyaşı vermişler. Annelerin yüreğini yakmışlar. En büyük acıyı Kürtlere yaşatıyorlar." diyen Altıntaş, örgütün kaçırdığı çocukların hayatlarını söndürdüklerini belirtti.
Altıntaş, "Ben oğlumu özledim. Oğlumun sesine, kokusuna, yürüyüşüne hasretim. Oğlum aklıma gelince yüreğim yanıyor. Artık ne yapacağımı bilemiyorum." ifadelerini kullandı.
"Bunların dini, imanı yok"
Oturma eylemindeki annelerden Sevdet Demir de oğlu Fatih'in 4 yıl önce Hani ilçesinde ekmek fırınında çalışırken dağa kaçırıldığını söyledi.
"Oğlumdan hayırlı haber gelene kadar, ölsek de buradan gitmeyeceğiz" diyen Demir, evladını istemekten vazgeçmeyeceğini dile getirdi.
Oğlunun zalimlerin eline düştüğünü, merhamet ve vicdanlarının olmadığını kaydeden Demir, şunları söyledi:
"Onlardan sadece çocuklarımızı istiyoruz. Ölse de cesedini de bize vermiyorlar. Bunların dini, imanı yoktur. Çocuklarımız şimdi bu soğukta açtır. Kuru ekmek ellerine düşüyor mu? Onlar gitsin çocuklarına kuru ekmek versin. Çocuklarımızın üzerinde elbise var mıdır? Onların çocukları markalı bot ve montlar giyiyor. Kim bilir ne haldeler... Allah onların belasını versin, onlar da çoluk çocuğundan hayır görmesin inşallah."