Wikileaks ve İhtiyat

Ahmet Varol

Bugünlerde uluslararası boyutta en çok gündemi oluşturan konu Wikileaks dokümanları. Bu kadar çok sayıda ve farklı konularla ilgili bilgi ve doküman piyasaya sürülünce onların içinden hem çok sayıda haber hem de çok farklı yorumlar çıkarılıyor. Doküman ve bilgilerin muhtelif devlet yönetimlerini, yöneticileri ilgilendirmesi, diplomatik ya da siyasi ilişkilerle ilgili perde arkası sözleri gündeme getirmesi sebebiyle ister istemez iddiaların dokunduğu yetkililer açıklamalar yapma, ya söylenenleri kabullenerek özür dileme veya izahatta bulunma yahut tamamen reddetme ihtiyacı duyuyorlar. Bütün bu açıklamalar da başlı başına haber ya da yorum konusu olabiliyor. Dolayısıyla medya gündeminin önemli bir kısmını işgal ediyor. Sonuçta ne dersek diyelim ABD merkezli bir medya bombasının patlatılması karşısında diğer konuların çoğu onun dumanları arasında kalıyor ve çok fazla fark edilemez hale geliyor. O dumanlar dağılıncaya, ortalık açılmaya başlayıncaya kadar da bu durum devam ediyor ve Kudüs’teki ev yıkımları, Müslüman ailelerin zorla evlerinin ellerinden alınıp eşyalarının sokağa savrulması, Mısır seçimlerinde polisin insanlara saldırıp can alması vs. gibi önemli olaylar dahi dikkatlerden uzakta kalıyor. Biz de ister istemez patlatılan medya bombasının dumanlarına bakarak görünenleri kendi açımızdan tahlil ihtiyacı duyuyoruz.

Değerlendirmelerde çok farklı yaklaşımlar olduğunu görüyoruz. Bazılarına göre bu bilgi ve dokümanlar ABD istihbaratının gizli hazinesine arka kapıdan girilmesi suretiyle elde edilmiştir. Dolayısıyla piyasaya sürülmesi onun isteği ve iradesi dışında gerçekleşmiş bu itibarla onu zor durumda bırakmıştır. Böyle bir sonucun doğması bilgi ve dokümanları piyasaya sürenlerin ABD’ye karşı, onun emperyalist politikalarının aleyhinde ve bu politikaların önünü kesme amaçlı olduklarını gösterir. Bazılarına göre ise bu tamamen ABD’nin işidir. Görünüşte onun sırlarını, istihbarat bilgilerini gün yüzüne çıkarıyor olsa da bunu onun hesapları için yapmaktadır ve piyasaya sürme işlemini de onun çizdiği sınırda tutmaktadır. Fakat bu işin devlet adına ve resmî ağızdan yapılması diplomatik teamüllere aykırı olduğundan böyle birilerinin bilgileri çaldığı süsü vererek yapmaktadır. Bu da mümkündür ve bazı tereddütler böyle bir ihtimali akla getiriyor. O durumda bilgi ve dokümanları piyasaya sürenlerin doğrudan ABD’nin ve ABD istihbaratının elemanı olmaları gerekir.

Bizce bu merhalede en uygun olan konuya ihtiyatlı yaklaşmaktır. İhtiyat her iki ihtimali de göz önünde bulundurmayı ve ortaya sürülenleri değerlendirmeden önce her iki açıdan da tahlil etmeyi gerektirir. İhtiyat aynı zamanda piyasaya sürülen bilgilerin doğruluk ve yanlışlık ihtimalini göz önünde bulundurmayı gerektirir. Bilgi bombasının patlatılması operasyonunun arkasında ABD olması bilgilerin tümüyle göz ardı edilecek, çöpe atılacak türden olduğunu göstermez. Yine de doğruluk derecesinin nazarı dikkate alınması ve gelişmelere ışık tutmada değerlendirilmesi yarar sağlar. Tersi de yüzde yüz doğruluğunu göstermez; hata yahut kasıtlı yönlendirme ihtimalinin gözden uzak tutulmaması gerekir.

Şimdiye kadar piyasaya sürülenlerin önemli bir kısmı zaten bilinen hususlara temas ediyor. Dokümanlar belki biraz daha ayrıntıya giriyor ama onlar da genel anlamda bilinenlerin alt başlıklarını oluşturuyor ve bazı isimleri, irtibatları, görüşmeleri açığa çıkarıyor.

İkinci olarak piyasaya sürülenlerin önemli bir kısmı isimleri zikredilenler ya da anlatılan hadiselerle irtibatlı kişiler tarafından onaylanmadığı yahut delil niteliği taşıyabilecek ikinci bir kaynakla desteklenmediği sürece hukuki ya da akli delil sayılamayacak iddialardan ibarettir. Yani kendilerinden söz edilenleri herhangi bir şüpheye mahal bırakmayacak şekilde teşhir eden, açığa çıkaran görsel malzemelerden yoksun olanlar belge değil sadece doğru ve yanlış olması ihtimali bulunan bilgidir. Şimdiye kadar piyasaya sürülenlerin önemli bir kısmının da bu nitelikte olduğu anlaşılıyor. Dolayısıyla “Wikileaks belgeleri” isimlendirmesini de isabetli bulmuyoruz. Belki “Wikileaks dokümanları” denmesi daha isabetli olacaktır.  Bu tür bilgilerle hükme varılması ve birileri hakkında kanaat oluşturulması doğru olmaz. Haksız bir şekilde mahkûm etme hatasına düşme ihtimali vardır.

YENİ AKİT