Vural bey utanıp köşeyi bıraktı bakalım Rengin hanım utanacak mı?

Ali İhsan Karahasanoğlu

YargıtayBaşsavcılığı görevinde iken, Refah Partisi’nin kapatılması davasını açması ile tanıdığımız Vural Savaş, son zamanlarda Sözcü gazetesinde yazıyordu.

Geçtiğimiz günlerde bir de baktık ki, “Bırakıyorum” deyip, okurlarına veda etmiş!

Niye ki acaba?

Niyesini, Balyoz davasından tutuklanan generallerin, Genelkurmay’dan ziyaret edilmesi sonrasındaki açıklamalarda aramak lazım.

Öyle ya, Vural bey, Refah Partisi’ni kapattırırken, dönemin AdaletBakanı Şevket Kazan’a da şu suçlamayı yapıyordu: “RP’li Sincan Belediye Başkanı, Sincan’da düzenlediği Kudüs gecesinde salona İslami Terörist Örgütü liderlerinin (Böyle bir örgüt yok da.. Hadi var diyelim) büyükboy posterlerini astırdığı, aydınlarımıza ‘şeriat enjekte edeceğini’ söylediği için Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesince tutuklanmasından sonra, RP’li AdaletBakanı ŞevketKazan, mahkeme kararını protesto ettiği imajını yaratacak biçimde hapishanede kendisini ziyaret etmiştir.”

Şimdi söyler misiniz, ŞevketKazan, bir belediye başkanını cezaevinde ziyaret ettiği için “mahkeme kararını protesto ediyormuş” imajı oluşturuyor ise, tutuklu subayları askeri cezaevinde ziyaret geden Genelkurmay’daki generaller de aynı imajı oluşturmuş olmazlar mı?

En azından, Vural Savaş cephesinden, bu gerçek apaçık böyle değil midir?

Sadece ziyaretle de bitmiyor olay.

Şevket Kazan’ın ziyareti sonrasında, o günlerde hiç kimse, “Gururlandık.Bize sahip çıkılıyor. Bunun devamını diliyoruz” türünden açıklamalar da yapmamıştı.

Buna rağmen, Şevket Kazan suçlanmıştı.

Ama şimdi?

Şimdi generallerin eşleri, “Gurur duyduk. Ziyaret bizim için çok önemli. Bizim için teselli oldu. Sahipsiz olmadığımızı anladık” türünden açıklamalar yaptılar.

Böyle bir tabloda, ilkeli her insan, dün ne dediyse, bugün de aynı şeyleri tekrarlamak zorundadır.

Onun içindir ki, Vural bey kaçmış olmalı..

Birisi Vural Savaş’a sorsa, “Dün ŞevketKazan’ın cezaevinde bir tutukluyu ziyaretine bu kadar ağır ithamlarda bulunuyordunuz.Şimdi bir de değil, onlarca muvazzaf subay, yine bir kişi tarafından değil, Genelkurmay’daki birden fazla orgeneral tarafından ziyaret ediliyor.. Bu ziyarete de aynı tepkiyi gösterir misiniz?” diye, ne cevap verecekti acaba?

Tabii ki vereceği cevap yoktu.

Onun için bırakmış olmalı, yazarlığı Vural bey..

Tabii işin şakası bu..

Vural bey başka sebeplerle yazarlığı bıraktığını söylüyor ama, bence bu sebep çok daha mantıklı..

Tutuklu general eşleri, boş durmamışlar, dün de Anıtkabir’i ziyaret etmişler..

Hayırlı olsun, ne diyelim..

Ama, köpeği Tarçın’ı, bir Mehmetçiğe zimmetleyip, gezdirmesinden bilmem nesine kadar her şeyini, askerlik görevini ifa eden bir gence teslim eden Cem Gürdeniz paşanın eşinin sözlerini okuyunca şaştım kaldım..

Bakın ne diyor, Cem Gürdeniz’in eşi, Rengin Gürdeniz: “Bu hukuksuzluğu duyurmak adına kanunun bize izin verdiği her türlü organizasyonda yer almanızı istiyoruz. Duruşmaların televizyonda canlı yayınlanmasını talep ediyoruz.”

“Bu hukuksuzluk” denilen şey, ne olsa gerek acaba?

Köpeğini askere zimmetleyip gezdirmek mi?

Askeri aracı, kızının özel işlerinde kullanmak mı?

Çocuklarına, “Ezan sesinden uyuyamayacaksınız. Kaçın bu ülkeden kaçın..” demek mi?

Yoksa “Bu Türk halkı ne karaktersiz” demek mi?

Gerçekten, ben de istiyorum, şu Ergenekon davaları, televizyonlardan canlı olarak yayınlansın.

Bakalım, Cem paşa ne cevap verecek, köpeği Tarçın’ı gezdirmek için askere verdiği emrin gerekçesi kendisine sorulduğunda..

“Türk halkı için karaktersiz ifadenizin gerekçesi nedir?” diye sorulduğunda..

Rengin hanım da izlesin, Türk halkı da izlesin o soruları ve verilecek cevapları..

Tabii verecekleri bir cevap varsa..

“Bu isnatların, Balyoz davası ile ne ilgisi var” demeyin sakın..

Onlar, bu iddiaların cevabını versinler, Balyoz davasının cevabı da verilmiş olur..

Vatan savunması için askere gelen Mehmetçiğe, köpeği Tarçın’ın günde iki kez gezdirilmesi için emir veren general, bu rahatını sürdürmek için, darbe de yapar, başka şeyler de..

Değil mi Rengin hanım?

YENİ AKİT