Vesayet altında bir demokrasi

Abdurrahman Dilipak

Çekirge bir sıçrar iki sıçrar.. Ve huzurlarınızda Post Modern Darbe’nin mimarı Çevik Bir. Tanık, “ ‘SİLAHLARI GÖM’ EMRİNİ ÇEVİK BİR’DEN ALDIM!” diyor..

Bir’in suçlandığı konular:

- Başbakan’a suikast,

- Teröre, terör örgütüne ve teröriste yardım ve yataklık, Öcalan’ın yakalanmasının engellenmesi, güvenlik bilgilerinin başka ülke ya da kaynaklara aktarılması

- Darbeye teşebbüs, bu amaçla silahlı örgüt kurmak, plan yapmak, insanları fişlemek, media ve siyaseti baskı altına almak..

Daha bitmedi, KKTC’de bir tatbikat sırasında çözülen ayakkabı bağını düğümlemek için eğildiğinde arkasında oturan albaya isabet eden kurşunun hesabı da Bir’den soruldu!

Bunlar bizim bildiklerimiz.. O zaman ortaya dökülen ses kayıtlarından iç savaş tahrikçiliğinden, askerli alımlardaki yolsuzluk ve usulsüzlüklere, yabancı ülkelerdeki bir takım örgütlerle kurulan karanlık ilişkilere kadar bir çok şey var..

Bana kalırsa Bir, 28 Şubat post modern darbesinin kara kutusudur..

28 şubat sürecinde “İhtilal yapıp eğer 2 milyon Müslüman öldürürsek, 50-60 sene bu İslâmi hareketi bastırmış oluruz” dediği öne sürülüyor..

Son iddia bunlara bir yenisini ekledi. Haber şöyle: “Ergenekon soruşturması kapsamında önceki gün sürpriz bir şekilde sorgulanan emekli Orgeneral Çevik Bir ile eski İstanbul MİT Bölge Başkanı Nuri Gündeş’in isimlerinin eski bir JİTEM’ci olan gizli tanığın ifadelerinde geçtiği öğrenildi. Gizli tanığın, Bursa’nın Gemlik ilçesinde bulunan ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik suikast girişiminde kullanılacağı ileri sürülen ‘silahları gömme’ emrini bizzat Çevik Bir’den aldığını iddia ettiği bildirildi.”

Hatırlarsanız, Ergenekon soruşturması kapsamında 6 Nisan 2009’da Bursa’nın Gemlik ilçesi, Engürücük köyünde bir evde yapılan aramada, 1 roketatar mermisi, 1 tabanca ve bu tabancaya ait 50 mermi ele geçirilmişti. Bunlarla Başbakan’a suikast planlandığı açıklanmıştı. Gizli tanığın ifadesine göre Erdoğan’ın uçağının, inişe geçtiği sırada füze ya da uçaksavarla düşürülmesi hedefleniyordu.”

Şuyuu vukuundan beter hadiseler bunlar..

Bu darbeciler hiç mi düşünmezler? Kenan Evren’in düştüğü hale hiç mi bakmazlar?

Başbuğ’un son konuşması gerçekten kime yaradı, hiç düşündünüz mü?

Türkiye’nin dış itibarını mı yükseltti, TSK’ya mı itibar sağladı, Hükümet’in elini mi güçlendirdi, toplumsal barış ve huzura mı katkı sağladı.

Hiçbiri! Ama sonuçta Borsa bile bu mesajı satın almadı.. Piyasa askerin bu fevri çıkışlarına alıştı..

En çok Ergenekon’un işine yaradı, TSK içindeki darbeci unsurlara moral ve cesaret verdi..

Ergenekoncular hâlâ direniyorlar..

YAŞ’da TSK’nın darbecilerden temizlenmesi, yani kapsamlı bir mıntıka temizliği yapılması beklentisi vardı.. Başbuğ bu talebi “cadı avı” olarak tanımladı ve böyle bir şey yapmayacaklarını söyledi.. Demokratikleşme taleplerine karşı adeta “bunlar içi boş, fasa-fiso şeyler” demeye getirdi sanki!

İşte beklenen ses buydu. Mesaj alındı.. Bana kalırsa bu fotoğraftan ve açıklamalardan çıkan en önemli mesaj bu..

Ergenekon direnecek.. Eylül’ü bekleyecekler.. Sonra “topyekun bir savaş” başlatacaklar! Media, mafia, sermaye, siyaset, bürokrasi, STK, kim varsa, yedekleri de çağıracaklar.. Çıkartabiliyorsa ekonomik kriz, terör, irtica.. Neyi başarabiliyorsa. Üniversiteler, işçi, köylü, memur, sendikalar, Alevi-Sünni, Kürt-Türk, ulusalcılar, milliyetçiler..

Eğer bunda da başarılı olamazlarsa vay hallerine.

Hani bu kadar da göstere göstere, davul çala çala darbe girişimi hiç olmadı..

Hani iktidarın da eli armut topluyor değil herhalde.. Milletin de olacakları kabulleneceğini hiç sanmam.. Başarısız ya da bastırılacak bir darbe girişimi, bu işin bir defada toptan çözümü için aslında belki de en iyi çözüm!..

Hani başarsalar da, 2 gün sonra birbirlerine girerler.. Birbirine girmeseler de, halkla başedemezler, dünyaya kendilerini anlatamazlar. Hadi anlattılar diyelim, ilk seçimde giderler ve bu kez gelenler, bunlardan feci şekilde hesap sorarlar.. Kenan Evren’den beter olurlar!

Hangi ülke yenilecek olduğunu bildiği ata oynar. Bugün bunlara destek veren bir takım mihraklar, sadece bulanık suda balık avlamak, Türkiye’yi karıştırmak, kolay yutulur bir lokma haline getirmek isteyen, 3 mum yakıp olacak olanları seyretmek isteyenlerdir..

Bana kalırsa Başbuğ, son basın toplantısı ile, amaçladığı fayda ve korumaya çalıştığı değer, çevre kimse, neyse ona ağır bir şekilde zarar verdi. Askeri kariyerini riske soktu..

Bunlar askeri harekatı, psikolojik harekatı da böyle yönetiyorlarsa vay başımıza geleceklere.. Bu operasyon bana kalırsa bir çok yönden tam bir iletişim skandalıydı..

Sizin neyi anlatmak istediğiniz kadar, o sözlerden ve o fotoğraftan, basının ve toplumun ne anladığı, en az sizin anlatmaya çalıştığınız kadar önemli. O uslub, o ifade biçimi, o fotoğraf, hiç de amaca uygun şeyler değildi.. Sanırım bu işten sadece darbeci bir takım askerler ve basın, siyaset çevresi, yargı ve bürokrasideki, STK’lardaki Ergenekon lobisi memnun olmuştur, o kadar.. Daha sert mesajlar verilseydi, bunlar daha çok memnun olurlardı.. Ama göreceksiniz, bu sertlikteki bir mesaj bile, darbe karşıtı sivil çevreleri dayanışmaya geçirecek ve karşı tavır alınmasına sebep olacaktır..

Madem “o kağıt parçası” sizi tatmin etmedi, o zaman bekleyin, yeni, ıslak imza ile atılmış olanlar da gelir.. Başka ses kayıtları da..

Başbakan’ın “Mafia ve çetelere boyun eğmeyeceğim. Yaşadıkça çetelerle savaşırım” sözü beni heyecanlandırmadı değil.. Hadi, bir de şu petrol yolsuzluğunun, kaçakçılığının üzerine gidin.. EPDK bastırıyor, Taner Yıldız farkını bir görelim. Hadi MİT, Emniyet, Maliye Bakanlığı uzmanları. Şu vergileri aşağı çekelim.. Kaçakçılık biterse darbecilerin nefesi kesilir..

TSK, BBG evi gibi, baksanıza.. Sahi Başbuğ, GATA skandalından, bu işlerden niye hiç söz etmedi..

Her belge “kağıt parçası”, her roketatar “boru” değil paşam! Sevgili komutanım, “Darbe andıcının ele geçirildiği emekli Yüzbaşı Öztürk’ün yeşil renkli askeri çantasında bulunan 239 belgeden 60’nın TSK’ya ait olduğu ortaya çıktı. Askeri savcılık, TSK belgerini soruşturma dışında tuttu.” Bu habere ne diyeceksiniz?

Arzederim.

Not: Paşam, biz TSK’dan elimizi çekmeyeceğiz, ama siz lütfen siyasetten elinizi çekin! O parayı veren biziz ve orada bizim çocuklarımız askerlik yapıyor.. Bu işi içinize sindiremiyorsanız, sizi kimse orada zorla tutmuyor..

Selam ve dua ile..

VAKİT