Kenan Alpay’ın konuyla yazısı şöyle:
Utanç verici çifte standartlı siyasetin, mide bulandıracak düzeyde ideolojik angajmana ve menfaate dayalı siyasal tutumun sadece Amerika ve Avrupa’ya mahsus olduğunu düşünecek denli saf kimse yoktur herhalde. Ahlaksızlığın belirli bir coğrafyası, çirkinliğin etnik veya ideolojik hiçbir sınırı bulunmuyor çünkü. Ne var ki profesyonel düzeyde örgütlenip işleyen propaganda ve psikolojik savaş süreçleri sömürgeciliği, emperyalizmi, işgal ve katliamları hemen neredeyse salt Amerika ve Avrupa’dan neşet eden, sadece onlarla kayıtlayan bir algıyı birey ve toplumun zihnine kazımak üzere durup dinlenmeksizin çalışmaktadır.
1998’den itibaren Hugo Chavez liderliğiyle birlikte Bolivarcı Cumhuriyet olarak adlandırılan Venezüella’da Nicolas Maduro hükümetini devirmek üzere muhalif kesimlere askeri darbe dâhil her türlü operasyon için açık destek bildiren Avrupa ve Amerika’nın rezil durumu ortada. İlk değil, son da olmayacağı besbelli bir rezillik geleneği. Ancak Venezüella üzerinden yaşanan tartışma esasen Amerika ve Avrupa’nın sergilediği saldırgan tutumdan ibaret değil. Aksine Amerika ve Avrupa’nın Venezüella üzerine sergilediği ve kökleri ülkenin petrol ve altın zenginliklerine el koyma planlarından neşet eden saldırgan politikalarına yapılan aşırı vurgularla örtülmek istenen temelde iki büyük mesele daha var: İlki yolsuzluk ve baskı politikalarıyla temayüz eden despotik yönetimler. İkincisiyse Rusya ve Çin’in emperyalist politikalarını meşrulaştırma girişimleri.
(…)