Vazifeli “basketbolcular” ve basketbol sahalarını aşan misyonlar!

İki basketbolcu, iki kirli misyon…

HAKSÖZ HABER

Toplumları ifsad etmek isteyen meşum çevreler algıları yönetmek için tarih boyunca provokasyona başvurmuştur. Bunun içinse her daim görünürlüğü ve meşruiyeti olan bir iş ile uğraşan aparatlar kullanılmıştır.

Bu bağlamda iki örnek üzerinden kullanışlı aparatların çalışma tarzını incelemek mümkün. Son aylarda muhalif medyada görünürlüğü artan Kemal Canbolat isimli rezil ile FETÖ’ye olan bağlılığını hiçbir zaman gizlemeyen Enes Kanter provokasyon konusunda en müstesna isimler olarak önümüzde duruyorlar. Fethullah Gülen’e bağlılığı dolayısıyla algı operasyonuna girişen Enes Kanter ile Esed’e bağlılığı sebebiyle propaganda makinesi gibi çalışan Kemal Canbolat arasında hiçbir fark yok!

Bu bağlılık aslında ideolojik bir bağımlılık ilişkisinden güç alıyor. Bu isimlerin ikisi de aslında basketbolcudan ziyade provokasyon ve algı operasyonu ile uğraşan utanmaz tipler… Bunların basketbol üzerinden kendilerine sağladıkları meşruiyetle zalimleri temize çıkarmak gibi bir sorumluluğu var. Bu noktada tek fark Kanter’in en azından bir basketbolcu olarak tanımlanabilecek hüviyete sahip olması. Gerçek bir müptezel olan Canbolat ise böyle bir konuma dahi sahip değil...

Misyonları basketbolla ilişkili olmayan bu iki isim de Nusayrilik ve Fethullahçılık örneklerinde olduğu gibi dehşet verici bir biat kültürüyle hareket ediyorlar. Yapılan zalimliklerin zulmün hiçbir önemi yok! Yeter ki lidere, ideolojik yönergeler ve çıkarlar sebebiyle bağımlılık ilişkisi kurulan nesneye zarar gelmesin…

Zalimler tarafından vazifelendirilen bu gibi isimlerin işi çok zor. Kendilerine yüklenen anlam bir yana bunların sağlam bir ideolojik duruşa sahip olduklarını söylemek de mümkün değil. Üç beş kuruş için yapmayacağı rezillik olmayan tiplere bel bağlayanların durumu ise içler acısı gerçekten.

Kemal Canbolat’ın yüklendiği misyon onu vazifelendirenlerin acziyetini gösteriyor özetle! Suriye yerle bir olmuşken milyonlarca insan Suriye’ye terk etmiş durumunda kalmışken “Suriye’de her şey normal” yalanını dillendirmekten utanmayan bir kimse ile karşı karşıyayız. Deniz Büstani merkezli bir manipülasyon çetesine bağlı olduğu görülen Canbolat paylaşımlarından anlaşılacağı üzere hiçbir derinliğe sahip olmayan bir kimse.

Rejimin hakim olduğu dar bir bölgede iki tane gece kulübünün videosuna çekerek “Suriye’nin normalleştiği” yönünde propaganda yapacak kadar düşkün bir provokatör. 15 Temmuz sonrasında dahi Gülen’in masumiyetini savunan Enes Kanter gibi Canbolat da bir zalimin zulmünü maskelemek için elinden geleni yapıyor ama nafile! Gerçekler ayan beyan ortada… Suriye Esed ve destekçilerin bombalarıyla yerle bir olmuş durumda! Binlerce kadına tecavüz edilmişken çocuk ve yaşlılar dahi katliama maruz kaldı...

Suriyeliler ise Kemal Canbolat’ın içerikten yoksun algı çalışmalarını gülerek izliyorlar. Esed rejiminin algı operasyonları için Canbolat gibilere mahkum olması ise halkına elektrik, su, akaryakıt dahi sağlayamayan rejimin nasıl rezil bir durumda olduğunun kanıtı!

Yorum Analiz Haberleri

Ekran karşısında beyni çürüyen bir nesil...
Mimaride insani saiklerin yerini; kârlılık ve verimlilik aldı...
Siyonist çeteye karşı direnişle geçen bir yıl...
“Devrimci zihniyet ahlâkını kaybederse her şeyini kaybeder”
Esed sonrası Suriye: Katar-Türkiye Doğal Gaz Hattı artık hayal değil