HAKSÖZ-HABER
Dün İstanbul'da bir otobüste meydana gelen hadise milliyetçilik ve vetanseverlik gibi söylemlerin aslında ne kadar sûni tartışmalar olduğunu gözler önüne seriyor.
İstanbul'da bir İETT otobüsüne binen yaşlı bir yolcu, kimsenin kendisine yer vermemesi neticesinde ön kapı mahalinde ayakta zor durduğu sırada fenalaşıyor.
Durumu fark eden duyarlı şöför önce yolculara yer vermek konusunda sitem ederken arkasından yolcuya sorular sorarak durumu öğrenmeye çalışıyor.
Cevap vermekte zorlanan yolcunun durumu karşısında da otobüsün diğer yolcuları sükunetini korurken yolcunun "Ne bakıyorsunuz biraz tutun oturtun amcayı" çıkışı ile mecburen birkaç yolcu duruma müdahil oluyor.
Devamında şöför otobüsü bir hastaneye götürüp yaşlı yolcuyu da acil müdahale ekibine teslim etse de maalesef kalp krizi geçirdiği öğrenilen vatandaş vefat ediyor.
Yaşlı yolcuya yer verilmesi onun hayatını kurtarır mıydı bilemeyiz fakat genel olarak boyundan çok büyük hamasi laflar eden toplumun bir otobüs koltuğunu bile paylaşamaması meselenin farklı bir boyutunu öne çıkarıyor.
Hassaten muhacirlerin Türkiye'deki varlığı konusunda üretilen söylemlerde "ekmeğimizi paylaşamayız" minvalinden çıkışlar yapılırken ekmeğin aslında "millet" içinde de paylaşılmak istenmediği görülüyor.
"Milliyetçilik" adı atlında ırkçı rüzgarın daha sert estiği şu günlerde en azından tutarlılık adına aynı "milletin" mensuplarının birbirine daha çok sahip çıkması beklenirken görünen o ki ortada herhangi bağlayıcı bir milliyet mefhumu da yok.
Şunu açıkça görmek gerekiyor ki esas mesele ırçılık gibi bir hezeyan değil; esas mesele insanların birbirine duyarsızlaştığı, tahammülsezliştiği, uyarmanın ve uyarılmanın şeytanlaştırıldığı, edepsizliğin ve ahlaksızlığın standart kabul edildiği bir toplum vasatıdır.
Şöförün olay sonrasında verdiği kısa demeç ise durumu özetliyor gibi: "Gençler duyarsız, eğer bu ülke bu gençlere kalacaksa yanmışız, ben 51 yaşındayım içim içimi yiyor, hepsi robotlaşmış."