Vakit’e boykotta, patron yalakaları neredeler?

Ali İhsan Karahasanoğlu

Sivil toplum kuruluşları, meslek dernekleri, Başbakan TayyipErdoğan’ın, “Yalan haber yapan gazeteleri almayın” çağrısını yorumluyorlar!

TOBB Türkiye Medya ve İletişim Meclisi Başkanlık Divanı: “Sektör açısından son derece tehlikeli ve endişe verici.”
Basın Konseyi Başkanı: “Başbakan’ın bu çağrısının demokratik hiçbir toplumda eşini göstermek mümkün değildir.”
Parlamento Muhabirleri Derneği Başkanı: “Başbakan’ın ya da bir siyasetçinin bazı gazeteleri boykot çağrısı yapması, Anayasa’daki ‘basın hürriyeti’ ilkesine aykırıdır.”
Açıklamalar aynı tarzda devam ediyor.
Sonra merak ediyorum, şapkaları kaldırıyorum.
TOBB Türkiye Medya ve İletişim Meclisi Başkanlık Divanı şapkasının altından, Vahap Munyar çıkıyor! Patronun silahşörü!
Basın Konseyi şapkasının altından, Oktay Ekşi çıkıyor.. Patronun başyazar silahşörü..
Parlamento Muhabirleri Derneği şapkasının altından ise Göksel Bozkurt çıkıyor.. Patronun İngilizce yayın yapan gazetesi Turkish Daily News’teki silahşörü..
Görüyorsunuz değil mi şapkaları ve altından çıkanları!
Patron, silahşörlerini nasıl da yerleştirmiş meslek kuruluşlarına..
Siz açıklamaları okurken, “Vay canına bee. Sivil toplum kuruluşlarının hemen hepsi, Başbakan’a karşı çıkıyor. Demek ki yanlışlık Aydın Doğan’da değil, Başbakan’da!” diyorsunuz.
Ama “hepsi karşı çıkıyor” dediğiniz kuruluşların tamamının başındakiler, gidip patrona bağlanmışlar; tam da göbekten!
Evet, “göbeğini kaşıyan adam” diye halkı tahkir ediyorlardı ya..
Bunların hepsi, göbekten bağlılar patrona..
Başka şapkalarla çıksalar da karşımıza, altındakiler hep aynı.
Patronlarından kapmışlar, şapka altından iş götürmeyi..
Ne diyordu patron: “Benim iki şapkam var; işadamı ve medya patronluğu”.
Ve bu iki şapkadan; hangisinde tıkanırsa, hemen diğerini takarak işleri kotarıyordu.
“Medya patronu şapkası” ile piyasaya çıkıyor.. Bir bakıyorsunuz, Hilton işini takip edip 1’e 20 kazanmanın yollarını arıyor.. Sonra “işadamı şapkası” ile piyasaya çıkıyor, istediğini alamayınca, “medya patronu şapkası” ile tehditlerde bulunuyor..
Hazır kuvvet olarak da, meslek derneklerine yerleştirdiği adamlarını kullanıyor.
Başbakan, resmi toplantıda değil, parti toplantısında boykot çağrısı yapıyor..
Adamlar, sanki resmi toplantıda boykot çağrısı yapılmış gibi, rüzgar estiriyorlar. Demokrasiye aykırı imiş, falanmış filanmış.
Oysa demokrasi dediğiniz zaten; isteyenin istediğini yazması/yazmaması, savunması/savunmaması, alması/almaması, satması/satmaması değil mi?
Tabii muhabirseniz ve yalan yazıyorsanız cezasına katlanacaksınız. Bakkal dükkanı iseniz ve belli gazeteleri satmak istemiyorsanız, ekonomik kaybına katlanacaksınız.
Ama isteyen alacak, istemeyen almayacak. İsteyen aldıracak, istemeyen aldırtmayacak!
Yeter ki kamu gücü istismar edilmesin.
Başbakan da, en tabii demokratik hakkını kullanıyor.. “Almayın, yalan yazan gazeteleri” diyor..
Demokrasi de bu değil mi? Niye oturduğunuz koltuklardan 20 metre havaya zıplıyorsunuz ki?
Yukarıda küçük bir not düşmüştük.. “Yeter ki kamu gücü istismar edilmesin!”
Evet, Başbakan özel bir toplantıda, boykot çağrısı yapıyor. Hem de gazete ismi vermeden, genel olarak.. Yalan yazan tüm gazeteler için.
Peki şu patron yalakası olan gazetecilere sorayım, kamu gücünü elinde tutan bir otorite, gazetelerden bazılarına ayrımcılık uygulayıp, diğer gazetelerin satıldığı bir kamu alanında, bazı gazetelerin satılmasına yasak koyarsa, siz bu boykotu nasıl yorumlarsınız?
Başbakan’ın, özel toplantıda ve kamu gücü kullananlara değil, sivil partililere yaptığı çağrıya bile isyan ettiğinize göre, kamu alanında, kamu gücü kullananlar tarafından bazı gazetelere yasak konulmasına kıyameti kopartmanız lazım.
Değil mi?
Ama bu utanmaz sözde gazeteciler; Vakit’e, Zaman’a,Milli Gazete’ye, askeri kışlalarda konulan ambargoyu hep görmezlikten gelmişlerdir. Gidin bir askeri kışlaya; gazete satan kantinde Cumhuriyet vardır ama, Vakit yoktur.
Yasaktır çünkü.
Ve Başbakan’ın sivil insanlara yaptığı çağrıya kıyameti kopartanlar, kamu gücünü kullanan askerin gazete yasağına ses çıkartamazlar. Tam aksine destek bile verirler.
İşte onun içindir ki, patronun yalakalarına inanmayın. Onlar; basın özgürlüğü için değil, patronun menfaatleri için konuşuyorlar!

Vakit gazetesi