Her yıl Eylül ayının başında, normal mesaimize bir hız daha katmamız gerekiyor. Adli yıl açılışı ile birlikte, birikmiş dava dilekçelerine cevaplar, birikmiş mahkeme kararlarının temyizi için dilekçeleri hazırlamamız gerekiyor.
Bu Eylül’de de adet değişmedi...
Davalar, kararlar önümüzde..
Kimlerin dosyası var?
Mesela Prof. Dr. Celal Şengör’ün...
Hatırlıyorsunuz, “Bir generalle telefonda bile konuşsam, hemen hazırol konumuna geçerim” diyen bir bilim adamımızdı bu!
Nasıl bilim adamlığı ise..
Bu beyefendinin, öğretim üyeliği maaşı “tam mesai” üzerinden hesaplanırken, aynı zamanda bir anonim şirkette de yasak olmasına rağmen yönetim kurulu üyeliği yaptığını ortaya çıkartmıştık.
Tam o günlerde, Üniversitelerarası Kurul, bu Prof.’u YÖKüyeliğine seçmişti. Cumhurbaşkanı, gazetemizdeki haberi gerekçe göstererek, konunun incelenmesini istedi. YÖK,disiplin soruşturması açtı. Kendisi, suçunu bildiği için o anonim şirketin yönetim kurulu üyeliğinden alelacele istifa etti.
Bu arada, Vakit’e de “haber doğru olsa bile, ifadeler ağır” gerekçesi ile dava açtı..
Dava gıyabımızda bitmiş. 5 milyara mahkûm etmiş mahkeme bizi..
Ama Şengör’ün disiplin soruşturması henüz bitmedi!
Bu toplantı, öbür toplantı... Ertelenip duruyor. Maksat, zamanaşımına uğratıp, Şengör’ü cezadan kurtarmak!
Kanuna aykırı iş yapan Şengör.
Toplantılarda oyunbozanlık edecek olan Şengör’den,Vakit’in haberi ile kurtulan YÖK!
Tazminata mahkûm olan ise Vakit..
YÖK’e duyururuz, saygılarımızı da sunarız!
Başka ne dosya var elimizde?
Aydın Doğan’ın, “kağıt üçkağıdı örtbas mı ediliyor?” başlıklı haber sebebi ile açtığı 50 milyarlık tazminat davası.
Olayı uzun uzun anlatmamıza gerek yok.
Aydın Doğan, kağıt ithalinde, üretici firmadan direkt alım yapmamış, araya tabela şirketlerini sokmuştu. Böylece tabela şirketleri, personel bile çalıştırmadan para kazanmıştı. Bu arada Türkiye’de ödenmesi gereken vergi de azalmıştı. Oturduğu yerden para kazanan tabela şirketlerinin tamamen AydınDoğan’a ait olduğunu hatırlatmama, sanırım gerek yoktur!..
İşte o uyanıklığı haberleştiren gazetemize dava açıldı.. O davaya da şimdi, Vakit hukuk servisinde cevap hazırlanıyor!
Oysa bu olayda da SPK tarafından savcılığa suç duyurusu yapılmış, ceza davası açılması istenmişti.
SPK’nın savcılığa bildirim tarihi 2008 Ekim.. Bugün tarih 2009 Eylül.. Neredeyse tam 1 yıl oldu.. Dava açılmadı..
İstanbul Ekonomik Suçları Soruşturma Savcılığı, SPK’nın özel bir şikâyeti olmadığı gerekçesi ile dosyayı elinden çıkardı. SPK ise iki satırlık şikâyet dilekçesini aylardır yazamadı!
Öyle ise İstanbul Savcılığı’na da Sermaye Piyasası Kurulu’na da, kurulun yeni başkanı Ahmet Vedat Akgiray’a da buradan saygılarımızı sunuyoruz!..
Kağıt üçkağıdını yapan Aydın Doğan..
Toplayacağı vergisi azalan Maliye Bakanlığı..
Dosyayı hikâyeden sebeblerle bekleten İstanbul Savcılığı ve SPK..
Tazminat davası ile mağdur edilmek istenen Vakit gazetesi.
Hayırlı uğurlu olsun!
Başka ne davalar var?
Vakit’te dava çok.. Sincan Hakimi Osman Kaçmaz, arkasından Ergenekon tutuklusu MehmetHaberal.. Konya’da başörtülü doktorların açtığı tazminat davasını, “türban takan suçludur” mantığı ile reddeden hakim! Hepsi tazminat için sıraya girmişler!
Ha bir de, “Yazılardan dolayı gazetecileri mahkemeye vermek yavşaklıktır” diyen bir hergele var!
O da, “kendi yaptığı tanımı, kendisine lâyık bulmuş olmalı” ki, bir de değil, birkaç dava birden açmış! Ona da gerekli cevaplar hazırlanıyor!
İşte burası Türkiye.. Sizin önünüze çıktıklarında “Basın özgürlüğü” diyenler, Vakit’e dava üzerine dava açmış, susturmak için çalışıyorlar..
YÖK’üyle, savcısıyla, SPK’sıyla.. Bu ülkenin kurumları ise; ortadaki üçkağıtları, ortadaki suçları gereğince soruşturmayıp, Vakit’i susturmaya çalışanlara, dolaylı katkı sağlıyorlar!
Ama biz mücadeleye devam edeceğiz. Şengör ile birlikte, gerekirse; Şengör’ün suçunu zamanaşımına uğratmaya çalışan YÖK’le de.. Aydın Doğan ile birlikte, gerekirse; onun kağıt yolsuzluğunu zamana yayarak kapatmaya çalışan SPK ile de..
Biz mücadele için varız. Var olduğumuz müddetçe de, mücadeleye devam edeceğiz!
VAKİT