Vakit Gazetesini Ne Yapmalı?

RIDVAN KAYA

İnternet ortamının keskinlikleri kolaylaştıran niteliğinin Selahaddin Eş ile Vakit Gazetesi arasında ortaya çıkan soruna ilişkin yorumlara da yansıdığını görüyorum. Bu sayfada Selahaddin Abi’nin açıklamasının altına değerlendirmelerini yazan bazı yorumcular abartılı ve sert değerlendirmeler sergiliyorlar. Oysa ihtiyacımız olan şey itidalli bir tarzda düşünmek, sorgulamak ve hak üzre tavsiyeleşmek olmalı.

Selahaddin Eş birikimiyle, çabasıyla, mütevazılığıyla saygın bir abimiz. Hassas ve onurlu duruşu tanıyan herkesin yakinen şahitlik ettiği vasıflarıdır. Vakit’in tutumu en azından bu saygınlığa denk düşmemiş bir hareket olması nedeniyle yanlış olmuştur. Bu açıdan rahatsızlık meydana getirmesi doğaldır. Gerek okuyucusu olarak, gerekse haksız bir muameleye maruz kaldığı düşünülen saygın bir Müslümana sahip çıkma duyarlılığına sahip insanlar olarak tepki duyulması tabidir.

Mamafih konuyu çok ötelere taşıyan tutumlara da set çekmek gerekir. Bazı yorumcuların işi Vakit’i toptan mahkûm etmeye, yayın çizgisini baştan sona karalamaya, okuyucu boykotuna kadar vardırmaları hoş olmamıştır. Sanki bazılarının içlerinde biriktirdikleri öfkeyi en şedid biçimde sergilemeye kalktıkları gözlemlenmektedir. Bu tavır adalete uygun değildir; sorumluluklarımızla çelişir.

Haksöz dergisinde geçmişten bugüne dek Vakit’i çeşitli gerekçelerle eleştirdik, hala da eleştirmeyi sürdürüyoruz. Niçin? Çünkü Vakit İslami kesimin yayın organı olarak bilinmekte ve Müslümanlara hitap etmekte. Eleştirmeyi, en azından kardeşlik sorumluluğunun bir gereği olarak da sürdüreceğiz. Biz eleştirinin gerek kamuoyuna açık biçimiyle, gerekse de bizzat iletme, yüz yüze diyalog biçimiyle hem bir hak, hem de sorumluluk olduğuna inanıyoruz.   

Peki, Vakit’i kıyasıya eleştiren kardeşler Vakit’in Müslümanlar açısından öneminin, gerekliliğinin farkındalar mı? Vakit’i değişik yayınları dolayısıyla eleştirenler, Vakit’in gerek Türkiye gündemiyle, gerekse de Ümmet bağlamında sayısız defalar ortaya koyduğu hesapsız, cesur, samimi tutumun hakkını veriyorlar mı?

Bu kirli bilgi ortamında ve yönlendirici medya düzeninde bizler Taraf gibi “kimliğimize yönelik çok ciddi riskler içeren” bir yayın organının bile yaşamasının gerekliliğini savunurken, Vakit gibi gerçekten de -eksikleriyle, zaaflarıyla- “inananların sesi” olan bir yayın organının sesinin kesilmesini, kısılmasını nasıl savunabiliriz?

Aboneliğini iptal ettiğini söyleyen kardeşler Vakit’in boşluğunu neyle doldurmayı düşünüyorlar acaba? Bir yandan “sevgililer günü” eki verip, öte yandan Hüseyin Üzmez’e çok sert çıkışıyla sükse yapmaya kalkan Yeni Şafak’la mı? Selahaddin Abi’nin tek bir yazısını bile sansürsüz yayınlaması mümkün olmayan Milli Gazete ile mi? Yoksa Müslüman müşterilere “liberal tezgah” sunan ve adeta mütemadiyen eşcinselliği pazarlayan Taraf ile mi?

Peki, Selahaddin Abi konusunda Vakit’in olumsuz tutumunu görmezden mi gelelim? Elbette hayır! Eleştirelim, uyaralım ama eleştirimiz, uyarımız iç dökmeye, öfke boşaltmaya değil, bir şeyleri tamire vesile olsun. En azından bundan sonra atılacak adımlara dair bir düzeltme işlevi görsün.

Bu vesileyle konunun sıcaklığının azalması ile daha sakin bir değerlendirme yapılabileceğine inandığımı belirtmek isterim. Vakit bugüne dek bir patron gazetesi olmadığını, sıradan bir ticari müessese olmadığını hep söyledi. Gerçekten de bu sözüne uygun hareket etti. Müslümanları savunurken gayet net, samimi bir tutumla ve çoğu zaman kendini riske sokma pahasına davranmaktan kaçınmadı. Bu olayda da umarız bu şekilde davranmayı başaracaktır. Başta Mustafa Karahasanoğlu Bey olmak üzere bu sorumluluğu üzerlerine almış yöneticilerin diğer Müslümanların hukukuna sahip çıkma, onları koruma tutumlarını bizatihi kendileriyle ilgili bu konuda da göstereceklerini ve Selahaddin Abi’nin incinmişliğini telafi etmek için konuyu yeniden değerlendirmeye alacaklarını umuyoruz.   

Bu konuda gerek Vakit’in gerekse de Vakit’i eleştiren Müslümanların daha duyarlı ve sorumlu bir tutum içine girmeleri gerektiğini hatırlatıyoruz. Lütfen daha az duygusallık ve biraz daha fazla sağduyu ile tutum belirlemeye çalışalım! Kendi ellerimizle kendi kalemize gol atmayalım, sonra skoru değiştirmek kolay olmuyor.